Milliyet Yazarı Tunca Bengin, bu haftaki yazısında Arifiye\'deki istasyon binasının çökmesinden bahsetti. Tunca, YHT inşaatının çökme nedeninin \'Yeterli önlem ve denetim olmadığı için\' yaşandığını söyleyerek işte bunları yazdı:
Korkulan oldu. Polis “Gezi’nin yıldönümünde yine çok sert müdahale etti, göstericiler yerlerde sürüklendi... Aslında buna, gösteriyi polis yaptı demek daha doğru. Çünkü Taksim’de her çeşit polis vardı. Kasklısı, kasksızı, yeleklisi, yeleksizi, sakallısı, sinek kaydı traşlışı... Orta yaşlı, göbekli trafik polisleri, dahası meydanda tek bir vatandaş olmamasına rağmen, simit, mısır ve su satıcısı gibi davrananlar bile oradaydı... Günün garipliği de bir bölmesinde su, diğerinde cop bulunan tek tip sırt çantalı sivil polislerdi...
Bugüne kadar sayısız toplumsal olay izledik, ama böyle karmakarışık bir polis kalabalığına ilk kez tanık olduk. Birinin “geç” dediğine, diğeri “dur” diyordu. Neyse ki can kaybı yaşanmadı, yoksa faili polis ise bulmak olanaksız ötesi olurdu.
Olayların nasıl başladığına gelince, onda da yine göstericilerden çok polis ön plandaydı. Bunun habercisi de İstiklal Caddesi’nden Taksim Meydanı’na yürürken, yolumuzu kesen polis şefiyle yaşadığımız diyalogtu:
-Geçemezsin kardeşim!
-Basın mensubuyum, arkanızda bir çok gazeteci var.
-Farketmez hepsini birazdan süpüreceğiz...
Sabotaja gerek var mı?
İstanbul- Eskişehir arasındaki Yüksek Hızlı Tren hattının açılmasını beklerken, gecikme haberi geldi. Nedeni sabotajmış... Savcılık şimdi bakanın açıkladığı “son iki haftada toplam 200 adet sinyalizasyon ve haberleşme kablosu ile 70 adet ray devresi bağlantı sisteminin kesilme” olayını soruşturuyor...
Hadi bunu anladık, peki Sakarya - Arifiye’deki istasyon binasının çökmesine ne diyeceğiz? Beton yığınlarıyla birlikte düşen altı işçi pisi pisine ölecekti. Niye? Yeterli önlem ve denetim olmadığı için. Tıpkı 3. köprünün bağlantı viyadüğündeki çökme ve Soma’da yaşandığı gibi...
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe’ye göre bu tür olayları tetikleyen bir başka neden de “daha hızlı daha hızlı” mantığı. Zamanından önce bitirilen işlerin siyaseten avantaj olarak görüldüğünü ve müteahhitlerin gaza getirildiğini belirten Gökçe şöyle diyor:
“Taşeronluk sistemi nedeniyle zaten yetersiz ve kalifiye olmayan eleman çalıştırıyorlar. Onlarda daha hızlı bitirmek çerçevesinde gerekli güvenlik önlemlerini almıyorlar, denetim mekanizması yeterince işlemeyince de bu tür kazalar mükerrer oluyor. Örneğin son olayı önlemek için sadece kalıp iskelelerini kontrol etmek yeterliydi.”
Varsa sabotaj olasılıklarını soruşturalım ama kusuru ve ihmali olanları da kulak arkası yapmayalım...
Soma’yı unutmamak
301 madencimizin öldüğü facianın üzerinden 20 gün geçti. Vekiller araştırma komisyonu kurulmasını nihayet kabullendi ama, asiller her gün Soma’da. Çünkü oradaki insanların maddi olduğu kadar manevi desteğe de ihtiyacı var.
İşte “Vardiya 2’den dönen yok” yazımız üzerine Köseler ve Elmadere köylerine gitmeye karar veren Pamukkale Turizm Finans Direktörü Engin Özvarol ve ekibinin 29 Mayıs tarihli izlenimleri:
“Hayatımızda çok özel bir gün yaşadık. Köylerdeki şehitlerimizin ailelerine tek tek ulaştık. Bizim gibi aynı amaçlarla gelip koşturan başka ekipleri de görmek yorgunluğumuzu azalttı. Gerçekten çok güzel bir ülkeye ve bütün çabalara rağmen hala bu toplumun bir parçası olduğuna inanıp ayrışmayan, özverili, pırıl pırıl insanlara sahibiz.
Faciadan çıkartılacak o kadar çok dram ve öykü var ki; bir kız babası olarak şehit olan babalar için mi yoksa geride kalıp başka insanların kendi kaderlerini yazacakları öksüz çocuklar için mi daha çok üzülmem gerektiğini bilemiyorum. O yazgıyı yaşamak zorunda kalan insanlarımız için yapmamız gereken çok şey var. En başta geleni de ilgi, sevgi ve yalnız bırakılmayacakları duygularının tatmin edilmesi...