10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Kalabalık, bir hakkın insan hakkı olarak nitelenebilmesi için temel haklardan olması, evrensel nitelik taşıması ve sınırlarının belirlenmiş olması gerektiğini söyledi.

Sakarya Valiliği tarafından Ahmet Faik Abasıyanık Kültür Merkezi'nde (AFA) Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla konferans düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak katılan SAÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Kalabalık, insan haklarının toplumda yaşayan bireylerin doğuştan sahip olduğu haklar olduğunu belirterek, insan haklarına başta devlet olmak üzere toplumun bütün bireylerinin saygılı olması gerektiğini kaydetti. İnsan hakları kavramının bazen karıştırıldığını ifade eden Kalabalık, "İnsan hakları kavramı bazen kişi hakları, bazen temel hak ve hürriyetler, bazen de temel özgürlükler yerine kullanılmaktadır. İnsan hakları dediğimizde uluslararası sözleşmelerde paket halinde yer alan hakları kastediyoruz. Bir hakkın insan hakkı olarak nitelenebilmesi için temel hak olması, evrensel olması ve sınırlarının belirlenmiş olması gerekiyor. İnsan haklarının kişilere tanıdığı fırsatlar nelerdir? İnsan hakları kişilere yetki verir. İnsan bir şeyi yapabildiği taktirde haklarının farkına varabilir. Haklarımızı kullanamıyorsak bunun bir anlamı yoktur. Devletin görevi insanlara haklarını kullanabilecekleri zemini oluşturmaktır" dedi.

Kalabalık, devletlerin yabancı devletlerin baskısıyla karşılaşmamak için insan hakları konusunda düzenlenen sözleşmelere imza attığını belirterek, "Neden devletler insan haklarını ihlal etse bile dünyanın neresinde sözleşme yapılsa hemen imzalıyor? Çünkü uluslararası toplumun baskısından kurtulmak istiyorlar. İnsan hakları kavramını Batı ortaya atmıştır. İnsan onurunu ve şerefini en çok ihlal eden Batı'dır, insana değer veren, onu yücelten ve yükselten yine Batı'dır. 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabulünün 61. yıldönümü. 1948 yılında bu bildirgeye hiçbir devlet çekimser kalamamıştır ve bildirge oy birliği ile kabul edilmiştir. Bu da insan haklarının evrensel olduğunu göstermez mi?" diye konuştu.

<p><font face="Arial" size="2">Kalabalık, devletlerin yabancı devletlerin baskısıyla karşılaşmamak i&ccedil;in insan hakları konusunda d&uuml;zenlenen s&ouml;zleşmelere imza attığını belirterek, &quot;Neden devletler insan haklarını ihlal etse bile d&uuml;nyanın neresinde s&ouml;zleşme yapılsa hemen imzalıyor? &Ccedil;&uuml;nk&uuml; uluslararası toplumun baskısından kurtulmak istiyorlar. İnsan hakları kavramını Batı ortaya atmıştır. İnsan onurunu ve şerefini en &ccedil;ok ihlal eden Batı'dır, insana değer veren, onu y&uuml;celten ve y&uuml;kselten yine Batı'dır. 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabul&uuml;n&uuml;n 61. yıld&ouml;n&uuml;m&uuml;. 1948 yılında bu bildirgeye hi&ccedil;bir devlet &ccedil;ekimser kalamamıştır ve bildirge oy birliği ile kabul edilmiştir. Bu da insan haklarının evrensel olduğunu g&ouml;stermez mi?&quot; diye konuştu. </font><font face="Arial" size="2"></font></p>
Vali Yardımcısı Muammer Aksoy ise, halkın dilde kullandığı insan hakları kavramıyla bilimsel literatürde kullanılan insan hakları kavramının birbirlerinden farklı kavramlar olduğunu ifade ederek, "İnsan hakları kavramını iki ayrı kapsamda değerlendirmeli. Birincisi dildeki kullanım şekli. İnsan haklarını ilk duyduğumuzda anladığımız her şey. İkincisi ise bilimsel şekli. İnsan hakları kavramının bilimsel yönü dilde kullandığımızla birebir örtüşmüyor. Bilimde insan hakları kavramına daha farklı özellikler yükleniyor. Bireylerin tek başına yetemediği imkanları sağlasın diye kurduğu devlet bireyin devrettiği hakları bireye karşı kullanır olmuş, bireye zarar verir hale gelmiş. Buna sosyal bilimciler 'canavar' diyor. Devlet canavarlaştı, ona karşı bizi koruyacak müesseseye ihtiyaç vardır. Bu noktada bilimsel olarak insan hakları kavramı ortaya çıktı. Bilimsel anlamda insan hakları, bireylerin devlete devrettiği yetkinin devlet tarafından bireye karşı istismar edilmesi noktasında, bireylerin hakkını koruyacak müessesedir" dedi.
<font face="Arial" size="2">Vali Yardımcısı Muammer Aksoy ise, halkın dilde kullandığı insan hakları kavramıyla bilimsel literat&uuml;rde kullanılan insan hakları kavramının birbirlerinden farklı kavramlar olduğunu ifade ederek, &quot;İnsan hakları kavramını iki ayrı kapsamda değerlendirmeli. Birincisi dildeki kullanım şekli. İnsan haklarını ilk duyduğumuzda anladığımız her şey. İkincisi ise bilimsel şekli. İnsan hakları kavramının bilimsel y&ouml;n&uuml; dilde kullandığımızla birebir &ouml;rt&uuml;şm&uuml;yor. Bilimde insan hakları kavramına daha farklı &ouml;zellikler y&uuml;kleniyor. Bireylerin tek başına yetemediği imkanları sağlasın diye kurduğu devlet bireyin devrettiği hakları bireye karşı kullanır olmuş, bireye zarar verir hale gelmiş. Buna sosyal bilimciler 'canavar' diyor. Devlet canavarlaştı, ona karşı bizi koruyacak m&uuml;esseseye ihtiya&ccedil; vardır. Bu noktada bilimsel olarak insan hakları kavramı ortaya &ccedil;ıktı. Bilimsel anlamda insan hakları, bireylerin devlete devrettiği yetkinin devlet tarafından bireye karşı istismar edilmesi noktasında, bireylerin hakkını koruyacak m&uuml;essesedir&quot; dedi. </font>
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü
14 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]
24afe67843efb41268b2819d96d37237@