Sakarya’daki 144. eylemde yasakçılar kınanırken, Başörtüsü İntifadası’nın Sakarya Adalet Girişimi ile birlikte yürütüleceği duyuruldu.
Sakarya Başörtüsü Platformu, 144 haftadır devam eden eylemlerini Sakarya Adalet Girişimi ile birlikte Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu adıyla yürüteceğini kamuoyuna duyurdu. Yasakçılara karşı adalet ve erdemi kuşanan herkesin mücadele safında buluşmaya çağrıldığı 144’üncü basın açıklamasını platform adına Kadrican Mendi okudu. Açıklamada Kevser Çakır ve Nuray Canan Bezirgan’a karşı yürütülen linç kampanyası “Din haline getirilen Kemalizm’e kamuoyu önünde iman etmeye zorladıkları, ortaçağ engizisyonları gibi seveceksin, iman edeceksin diye itip kakmaya kalkıştıkları kardeşlerimize, dürüst tavırları karşısında açılan soruşturma; gerçeklerin üstünü örtemeyecektir” şeklinde değerlendirilirken, yasak kararını eleştirdikleri için Vakit Gazetesi yazarlarına açılan soruşturma, haksızlıklara karşı tepki gösterenleri susturma girişimi olarak yorumlandı. Açıklamada ayrıca YYÜ’deki yasakçı uygulamaları protesto eden Van Hak ve Özgürlükler Platformu üyelerinin hukuksuzca gözaltına alınmaları şiddetle kınanırken; İçişleri Bakanı’nın platform üyelerine düşmanca tutumunu ısrarla sürdüren Van Emniyet Müdürü’nü görevden almaması eleştirildi.
Tevhide ve adalete saldıran her sistem yok olup gitmeye mahkûmdur. İktidar ve refah içinde şımaran egemenlerin çabaları ancak bu tükeniş sürecini geciktirebilir ama asla engelleyemez. Nitekim Türkiye’de başörtüsünü yasaklayanlar da ellerindeki tüm imkânlara rağmen kaybettiklerini görmenin paniğine kapılmışlardır. Başörtüsünü yasaklayarak dini sosyal ve siyasal hayattan uzaklaştırıp bireysel hayata sığdırabileceklerini zannedenler yanıldıklarını görmüşlerdir. Kışlalarda yürütülen toplum mühendisliği projeleri tutmamıştır, bundan sonra da tutmayacaktır. Bürokratik elit istediği kadar gizli toplantılar düzenlesin, yüksek yargı koridorlarında kulis yapsın fark etmez! Tevhid ve adalet için mücadele edenler var oldukça, her Firavun için bir Musa da elbette çıkacaktır!
Kardeşlerimizin özgürlükleri derhal iade edilmelidir Sakarya’dan Van’ın onurlu ve duyarlı insanlarına binlerce selam gönderiyor, direnişlerinde kendileriyle sonuna kadar dayanışma içinde olduğumuzu bildirmekten şeref duyuyoruz.
Basın Açıklamasının Tam Metni
Hiçbir baskı Başörtüsü İntifadası’nı engelleyemeyecek
Başörtüsü yasağının her alanı kuşattığı ve iyice azgınlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Yasakçıların hızını darbe anayasaları dahi kesemiyor. Kışladan alınan emirlerle hareket eden bürokratik elitler hiçbir hak ve hukuku tanımıyor. İnançlarımız, değerlerimiz ve kimliklerimiz yok sayılıyor. Halk üzerinde baskı ve şiddetle kurdukları düzenin çöküş dönemine girdiğini görenlerin yakalandığı bu çılgınlık haline karşı derhal tavır alınmalıdır.
Peş peşe ortaya çıkan gerçekler sistemin nasıl bir panik havasına kapıldığını göstermektedir: 28 Şubat’ı bin yıl yaşayacağı yalanına inanmış görünen Cumhuriyet Çalışma Grubu, Müslümanlara karşı gayri nizami bir harp yürütmeye çabalamaktaymış. Bazı üniversite rektörleri bu mücadelede sonuna kadar yer alacaklarmış. Halka karşı örgütlenen bu grup, başörtüsü yasakçılarının karnelerine iyi not vermekteymiş.
Diğer yandan başörtüsü değişikliği ve AKP’yi kapatma davaları öncesi Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt Orgeneral İlker Başbuğ ile gizli bir görüşme yapmış. Anayasa Mahkemesi de başörtüsünü yasaklayarak, başörtüsünün vereceği zararları(!) önlemiş. Bu arada dört bir tarafımız denizlerden önce cephanelik evlerle çevriliymiş! İstihbaratçı papazlar misyonerlik yapmaktaymış! Çok açık ki; bu tuzakları kuranların tek kaygıları kendi çıkarlarıdır. Halk ezilmiş, yoksullaşmış, yok sayılmış… Umurlarında değildir. Onlar ne Tuzla da ölen canları görür, ne de işkenceden ölenleri! Onlar Irak’ta, Filistin’de, Çeçenistan’da, Afrika’da, Uzak doğuda Müslüman kardeşlerimizi acımasızca katledenlerle aynı zihniyeti paylaşmaktadır! Ve bu köhne zihniyet elbette yitip gidecektir. Zulümle abâd olacaklarını zannedenler, şüphesiz büyük bir yanılgı içindedir. Kendilerini yüksek görenler, asıl yüksek mahkemenin Din Günü vereceği kararı iyi düşünmelidir!
Bürokratik elitin bu topluma din olarak biçtiği gömlek dikiş tutmamıştır. Nasıl ki Atatürkçü Düşünce Sistemi ya da Kemalizm adıyla kutsanan resmi ideolojiyi iktidarlarına kalkan yapanların “Ya sev, ya terk et” feryatları bugüne kadar beyhude çıkmışsa, kardeşlerimiz Kevser Çakır ve Nuray Canan Bezirgan’a karşı yürütülen linç kampanyası da beyhude çıkacaktır. Din haline getirilen Kemalizm’e kamuoyu önünde iman etmeye zorladıkları, ortaçağ engizisyonları gibi seveceksin, iman edeceksin diye itip kakmaya kalkıştıkları kardeşlerimize, dürüst tavırları karşısında açılan soruşturma, gerçeklerin üstünü örtemeyecektir. Aynı şekilde başörtüsü yasağını eleştirdiği için Vakit Gazetesi yazarları Abdurrahman Dilipak, Hasan Karakaya ve İhsan Karahasanoğlu hakkında soruşturma açılması da, haksızlıklara karşı tepki gösterenleri susturamayacaktır.
Bu vesile ile şunu da belirtelim ki; Müslüman halkımızdan beslenen ama ne zaman Müslümanlara yönelik bir linç kampanyası başlatılsa hemen egemenlerin yanında saf tutan, kraldan çok kralcıları da, “Allah ile aldatan” hokkabazları da çok iyi biliyoruz ve unutmayacağız.
Müslümanlara yönelik uygulanan baskı ve zulüm politikasının son örneği Perşembe günü Van’daki başörtüsü direnişçilerine yapılan hukuksuz muameledir. Yasakçı rektöre karşı onurlu bir mücadele sergileyen kardeşlerimiz, gece yarısı operasyonlarıyla gözaltına alınmıştır. Baskınların tek amacı ilkeli ve kararlı bir şekilde yükselen Başörtüsü İntifadası’nın önüne geçebilmektir. Van Hak ve Özgürlükler Platformu üyelerine karşı yürütülen bu sindirme operasyonunu şiddetle kınıyoruz. Daha öncede Van’da Müslümanlara yönelik sudan bahanelerle gözaltılar yapılmış, hatta savunma için gelen bir avukatta emniyette darp edilmişti. Bu düşmanca tutumunu ısrarla devam ettirmesine rağmen Van Emniyet Müdürü’nün nasıl halen görevde kalabildiğini de İçişleri Bakanı’na sormak istiyoruz.
Yaşanan son süreç, resmi ideoloji muhafızlarının yaşadıkları trajediyi daha çok baskı ve daha çok yasakla aşmaya çalışacaklarını gösteriyor. İyi bilinmelidir ki; hiçbir hak ve hukukun olmadığı, tüm değerlerin çiğnendiği ve her türlü kirli oyuna başvurulduğu bu hesap amacına ulaşamayacaktır. Müslümanlar, imanlarını hayatla sınamaktan ve zulme karşı Hakk’ın şahitliğini yapmaktan asla vazgeçmeyecektir. Zalimler nasıl tek saf ise adalet ve erdemi kuşanan Müslümanlar da mücadele safında buluşacaktır.
Bu umudun güzel bir örneği olmak üzere Sakarya Başörtüsü Platformu’nun, bundan sonraki mücadelesini Sakarya Adalet Girişimi ile birlikte yürüteceğini kamuoyuna duyurmak istiyoruz. Yeni ismiyle “Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu”, bugüne kadar olduğu gibi, vahyin mesajını ilke ve değerlerinden taviz vermeden hayata taşımaya devam edecektir. Türkiye ve dünyada yaşanan gelişmelere kayıtsız kalmayacak, küresel zulme karşı yürütülen Küresel İntifada’ya, Sakarya’dan yükselen Başörtüsü İntifadası ile destek olacaktır. Sakarya’nın ve Türkiye’nin tüm duyarlı insanlarını, mazlumların yanında yer almaya, zalimlere karşı verdiğimiz kesintisiz bir tevhid, adalet ve özgürlük mücadelesinde buluşmaya davet ediyoruz.
Zulmün karanlığına karşı vahyin aydınlığında buluşanlara selam olsun!
Yalnız Allah için yaşayıp, O’nun için direnenlere selam olsun!
Resullerin örnekliğini meydanlara taşıyanlara selam olsun!
Başörtüsü mücadelesi verenlere binlerce selam olsun!