6 yıl sonra "İftira attım" dedi ama 30 yıllık ceza değişmedi

Sakarya’da yaşı küçük 2 kıza cinsel tacizde bulunduğu öne sürülen şahıs, mağdurların ‘samimi beyanları’ doğrultusunda mahkeme heyeti tarafından 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Şahsın aldığı cezayı olaydan 6 yıl sonra duyan ve vicdan azabı çekerek iftira attığını beyan eden genç kadının ifadesi ise, mahkeme tarafından kabul edilmedi.

2008 yılında Sakarya’da 16 ve 14 yaşlarındaki iki kız çocuğuna tacizde bulunduğu öne sürülen Yaşar M., iki farklı adli tıp kurumunun “kızlarda ne önceden ne de yeni fiili livataya ve psikolojilerinin bozulduğuna dair emareye rastlanmamıştır” raporuna rağmen 30 yıl hapis cezası aldı. Yaklaşık 3 yıl süren mahkeme sonrası karar, Yargıtay tarafından da onandı. Mağdurlardan biri ise tam 6 yıl sonra Yaşar M.’ye iftira attığını söyledi ve davanın yeniden görülmesini istedi.

Yaşar M. rüyasına girince, ifade vermeye gitti

Yaşar M.’nin 30 yıl hapis cezası aldığını duyduğunda olayın rüyalarını girdiğini ve çok pişman olduğunu belirterek, Sakarya Cumhuriyet Savcısına olayın aslını anlatan Ç. B. dilekçesinde şu ifadeleri kullandı:

“2008 yılında Hızırtepe Yetiştirme Yurdunda kalıyordum. Arkadaşım N. Ş. İle birlikte yurttan ayrılıp Sabri isimli şahsın sahibi olduğu markete gitmiştik. Daha önceden de Sabri isimli şahsın marketine gidiyorduk. Bu markete toptancı olarak mal veren pazarlamacı Yaşar M.’yi buradan alışveriş yaptığımız için tanıyorduk. Olay günü Yaşar M.’nin arabasından N. ile birlikte kalem pil almıştık ancak Yaşar abi bizi yakaladı. Pilleri geri alarak beni ve N.’yi tokatladı. Biz de yurda geri döndük. Bu olay sebebiyle Yaşar Muti bizi müdür anneye şikayet edecek diye korktuk. Bunun üzerine N. ile birlikte Yaşar M.’ye iftira atmaya karar verdik. Yaşar M.’nin bizi dükkana götürüp tecavüz etmeye çalıştığına dair beyanları müdür annemize söyledik. Bunun üzerine mahkeme açıldı. Ben ve N. mahkemede aynı şeyleri söyledik. Ben daha sonra N. adlı arkadaşımdan ayrılarak yurttan kaçtım. Bartın iline taşındım. Annem babam oradaydı. Gayri resmi olmayan bir evlilik yaptım. Eşim hala cezaevinde. Yaklaşık 2 buçuk ay önce Meryem isimli arkadaşım bana Yaşar M.’nin cezaevinde olduğunu ve 30 yıl hapis cezasına çarptırıldığını söyledi. Ben bunun üzerine çok pişman oldum, üzüldüm, psikolojim bozuldu. Bu olay rüyama girdi. Neye mal olursa olsun bana ne ceza verilirse verilsin durumu açıklamaya karar verdim. N.’nin nerede olduğunu bilmiyorum. Onun da benim gibi itiraf edip etmeyeceğini bilmiyorum. Ama ben cezaya razıyım. Bu durumun düzeltilmesini istiyorum. Yaptığımdan pişmanım.”

Ç.B.’nin savcıya verdiği ifade ise savcı tarafından ciddiye alınarak mahkemeye sunuldu. Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi ise genç kadının iftira attığını dilekçe ile açıklamasına rağmen dilekçeyi kabul etmedi.

"Ananas cumhuriyeti mi burası?"

Yaşar M.’nin kuru bir iftiraya kurban gittiğini söyleyen kardeşi Ali M. ise, “Yaşar M.’ye güzel bir komplo hazırlandı ve 30 yıl ceza aldı. Dava 32 ay sürdü. Bir insanı nasıl 32 ayda yargıladılar bende merak ediyorum. Bir insanın suçlu olup olmadığı 32 ayda anlaşılamıyor mu? Mahkeme kızları önce İzmit adli tıp kurumuna gönderdi. Adli tıp bizim lehimize karar verdi. Mahkeme hızını alamadı bir de İstanbul adli tıp kurumuna gönderdi onlar da hiçbir ize rastlayamadılar. Hiçbir delil olmadan bu insan 30 yıl ceza aldı. El insaf yazık günah. Hepimiz Türkiye Cumhuriyetinde yaşıyoruz. İnsana sorarlar hangi devlette yaşıyorsun ananasta mı, muzda mı kivi devletinde mi diye. Buradan başbakanımızdan yardım istiyorum. Çok yerlere gittim. Çalmadığım kapı kalmadı ama bütün kapılar sözde suç yüz kızartıcı olunca yüzümüze kapandı. Herkes bizim haklılığımızı görmezlikten geldi” dedi.

Abisine iftira atan kızlardan birinin bu durum karşısında etkilediğini ve iftira attığını mahkemeye giderek söylediğini kaydeden Ali M. şunları söyledi:

“Abime iftira atan kızlardan bir tanesi Adapazarı’na geliyor ve abimin 6 yıldır cezaevinde olduğunu ve 30 yıl hapis cezası aldığını öğreniyor. Bunun üzerine vicdan azabı çekerek, Savcıya gidip nasıl komplo kurduklarını nasıl iftira attıklarını ve Yaşar M.’nin suçsuz olduğuna dair dilekçesini veriyor. Günlerce uyuyamadığını ve rahatsız olduğunu belirtiyor. Savcılık bunu Sakarya 2. Ağır ceza mahkemesine veriyor ve mahkeme iftira atan kişinin ifadesini de kabul etmiyor. Bize iftira atan kızın ‘Ben bu suçla ilgili alacağım cezaya razıyım’ demesine rağmen mahkeme bu durumu ciddiye almamış ve kanun maddelerini reddetmiş ve geri çevirmiştir. Bu insanın suçsuzluğu ispatlandığı halde 30 yıla mahkum edildi.”

"Kendimizi mi yakalım ?"

Yaşar M.’nin masum olduğunun her türlü ortaya konmasına rağmen suçsuz yere hapis yatmaya devam etmesine tepki gösteren Yaşar M.’nin kardeşi Ali M., “Daha ne olması bekleniyor. Bu insanın evinde özürlü bir çocuğu var. Ailesi bu özürlü maaşıyla geçiniyor. Ben buradan yetkililere sesleniyorum böyle ciddi bir hukuk skandalını böyle mağdur olmuş bir ailenin hayatıyla oynamaya kimin hakkı var. Gidip kendimizi Türkiye Büyük Millet Meclisinin önünde benzin döküp yakalım mı? Kendimi trenin altına atıp bir mektup mu bırakayım ya da köprüye çıkıp 60 metreden denize atlayayım. Bir ailenin yok olmasını mı bekliyorsunuz. Sesimizi bu şekilde mi duyacaklar? Bir Ali M.’nin yok olmasını mı, bir insanın ölmesini mi bir ailenin yok olmasını bekliyorsunuz bu durumu çözmek için. El insaf. Başbakanımızın bu konuya el atmasını istiyoruz” diyerek kanunların hiçe sayıldığını ve davanın yeniden görülerek masum olduğu her türlü kanıtlanan Yaşar M.’nin serbest bırakılmasını istedi. Muti, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan da yardım istedi.

"İftira attılar çünkü..."

Yaşar M.’nin yargılandığı davada mağdurların yanında tanıklık eden Meryem K. ise, yaşananların tamamen bir komplo olduğunu ve Yaşar M.’nin bir iftira sonucu hapis cezası aldığını ifade etti. Meryem K., şunları belirtti: “Ç. ve N. benim yurt arkadaşım. Yaşar ağabeyin arabasından bir şey çaldıklarını söylediler ve iftira attıklarını söylediler. 30 yıl ceza aldığını öğrendim. Bunu öğrendikten sonra Yaşar abinin bir akrabasına giderek olup biten her şeyi anlattım. İftira attılar çünkü sürgün gideceklerinden korktular. O yüzden gerçekleri söyleyemediler. Ben üzüldüm. Böyle bir şey olacağını hiç tahmin etmedim. Uzun süre ceza alacağını zannetmiyordum. Bizim kızlar yurttan sürgün olmaktan korktular ve iftira attılar. Yaşar ağabeyin bir kötülüğünü görmedim ne bana karşı ne de çevremdekilere karşı o iyi bir insan. Ondan zarar gelmez. O gün kızlarla konuştum. \'Yaptığınız iyi bir şey değil dedim. Adamı çoluk çocuğunuzdan ettiniz’ dedim.”

“Mahkeme hata yapmıştır”

Sakarya Barosu avukatlarından Vecdi Kemal Bengisu ise, TCK’nın ilgili maddesine göre hükümlünün durumunu değiştirecek yeni bir kanıt ortaya çıktığını, bu yüzden kızın ifadesini kabul etmemekle mahkemenin hata yaptığını söyledi. Bengisu, “Mahkeme kesinlik kazandıktan sonra mağdurelerden birisi vicdan azabıyla ilgili mahkemenin yapılmış olduğu Sakarya Cumhuriyet Savcılığına müracaat ederek ifade vermiş. Sanığın aslında suçsuz olduğunu ve hırsızlık suçundan korktukları için bu suçun doğru olmadığı konusunda kendi iradesiyle beyanda bulunuyor. Cumhuriyet savcısı bir iddianame ile CMK’nın 311. maddesine dayanarak hükümlü lehine yeniden yargılanması konusunda \'b\' bendinde yer alan ‘Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa’ demiş. Buna göre iadeyi muhakeme talebinde bulunmuş olması gerekir. Yani eski kararının tam tersi bir karar vermiş olması gerekir. Adli tıp kurumu da iddia edilen suça rastlamamış. Şimdi burada doğrudan doğruya davanın kabul edilip yeniden yargılama yapılması gerekirken yapılmamış. Ancak burada eğer iddianamede usul eksikliği varsa bu tamamlanır, yoksa mahkeme bunu kabul etmesi gerekir. Mahkeme iddianameyi kabul etmemiş. Bu takdirde yapılacak şey usulen Sakarya Ağır Ceza Mahkemesinin veya Cumhuriyet Savcısının itirazına rağmen Kocaeli Ağır Ceza Mahkemesi\'ne itiraz mümkün. Bunun itirazen incelenmesi gerekir. Bu yapılmamışsa bu usulen bir eksiklik ve haksızlıktır” dedi. Bengisu açıklamasını şöyle tamamladı:

“Mahkemenin kesinleşmesinin ardından yaşanan aşama çok önemli. Burada hiçbir baskı altında kalmayan biri, niçin gerçeklere aykırı ifade verdiğini, gerçek açıklıkla irade serbestisi ile verdiğini beyan ediyor. Savcı bunu iddianamesinde belirtip mahkemeye arz ettiğinde mahkemenin yeniden yargılamaya gitmesi gerekirdi diye düşünüyorum. Bu çok önemli çünkü burada haksız yere yatan ve cezalandırılan biri var. Dolayısıyla yargının iadesi mutlaka yapılmalıydı.”
10 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]
01ac2b38ff44a73eeb358e72703a7a98@