İki çocuk ve üç torun sahibi Serin, küçük yaştan beri resme ilgisi olduğunu, 46 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra kendisini denemek için girdiği üniversite sınavından 288 puan aldığını ve sonra yetenek sınavlarına girmeye karar verdiğini söyledi.
Eşinin rızasını aldıktan sonra son sınava ayın 13'ünde girdiğini anlatan Serin, "13 numaralı soru çıktı, 13 numaralı masada oturuyordum ve resim bölümünü 13. olarak kazandım. Geçen yıl da 13. Ekim Geçidi sergisine katıldım. Ben uğura inanmam ama 13'ün bende bir etkisi olmuştur" ifadelerini kullandı.
Kendisinin okuması için daha çok gelinlerinin destek verdiğini belirten Serin, 4 yıllık eğitim sürecinde eşinin çok büyük katkısının olduğunu ifade ederek, "Kocaeli'nin Eşme Mahallesi'nde oturuyorum. Beni her sabah okula götürdü, akşam da eve getirdi. Bir eksiğim olduğunda gitti evden getirdi. o nedenle eşime çok şey borçluyum" diye konuştu.
Üniversiteyi kazandığının ilk yılında fakültedeki öğrencilerin bazılarının okumasını gereksiz görüldüğünü ancak zamanla tanıştıkça hepsiyle dost olduğunu anlatan Serin, şöyle konuştu:
"Onlar benim torunlarım yaşındaydı. Hepsine torun gözüyle baktım. Hepsiyle çok iyi arkadaşlıklar kurdum. Hepsi iyi insanlardı, hepsine hayatta başarılar diliyorum. Hocalarımdan, arkadaşlarımdan büyük saygı gördüm. Ben de öğrenci olmayı başarabildim. Çok çaba gösterdim. İyi duygularla ayrılıyorum okuldan. Bundan sonra resim yapacağım. Resim yapmayı çok seviyorum. Hocalarımın derslerine misafir öğrenci olarak katılabilirim. Bol bol kitap okuyacağım. Elimde 85 sulu boya resmi, 10 yağlı boya tablom var. Bunlarla bir sergi açmayı düşünüyorum. Çini ve minyatür gibi ilgi alanlarım var, bunlarla ilgilenmeye devam edeceğim."
Gençlere tavsiyelerde bulunan Serin, öncelikle disiplinli çalışmanın önemli olduğunu vurgulayarak, "Eğlenceyi, çalışmayı ve dinlenmeyi dengelemeleri gerekir. Onlar okurken ailelerinin çalıştığını ve katkısını düşünmeliler. Düzenli bir çalışmayla zamanında okullarını bitirmeliler. Hedeflerini iyi belirlemeliler. O hedefe göre planlı bir çalışma uygulamalılar" şeklinde konuştu.
Serin, astım rahatsızlığını okulda unutmaya çalıştığını belirterek, atölyede bazen rahatsızlandığını ancak arkadaşlarının da desteği ile rahatsızlığını unuttuğunu ifade etti.
Gülöz Serin'in eşi Ali Serin ise gelinlerinin ısrarı üzerine eşinin okuma talebini kabul ettiğini belirtti. Eşinin astım rahatsızlığı bulunduğunu anlatan Serin, "Okulun konumunun yüksek olması ve gençlerle belli bir hedef için uğraşmasının rahatsızlığı için iyi geleceğini düşündüm. Neticede eşim hem hastalığını yenmeyi bildi hem de aile yaşamında hiçbir şeyi eksik bırakmadı. Evinin temizliğini yemeğini her zaman hazır etti, ihmal etmedi. Kendisini kutluyorum. Demek ki zor başarabiliyormuş. Ben elimden gelen desteği kendisine vermeye çalıştım ama esas başarı onun" ifadelerine yer verdi.
Bölüm ve fakülte birincisi üniversite ikincisi
SAÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Besim Dellaloğlu da 71 yaşındaki Serin'in çok başarılı bir öğrenci olduğunu ve kendisine hep tam not verdiğini vurguladı.
Serin'in, dirayetli, çalışkan ve iyi odaklanmış bir öğrenci olduğunu ifade eden Dellaloğlu, "Ben 22 yıllık hocayım Güloz hanımın okuması meslek hayatımın çok ilginç bir tecrübesi oldu. Eşi de her sabah Güloz hanımı okula getiriyor, her akşam da alıp götürüyordu. Bu nedenle ona da sembolik bir hediye takdim ettik" dedi.
Dellaloğlu, öğrencisi Serin'in, resim bölümü ve güzel sanatlar fakültesi birincisi ve aynı zamanda üniversite ikincisi olduğunu anımsatarak, "Güloz hanımın 3,99 ortalaması var, yani bütün derslerden 'A' almış, bir tek dersten 'BA' almış. Bu da çok özel bir durum. Üniversite eğitimi 18 ila 24 yaş arası alınır diye bir kural yok. İnsan üniversite okumaya 40 yaşında da karar verebilir. Hayatının koşullarını düzene koyabiliyorsa insan her yaşta eğitim almalıdır. Gülöz hanımın öyküsünü çok büyük örnek olarak görüyorum. Sınıfta Güloz hanım 100 tam not alıyor, ondan sonra gelen not 85. Güloz hanım derste not alıyor, kitap özetleri çıkartıyor ve sistematik çalışıyordu" şeklinde konuştu.