Sakarya’nın Karasu ilçesi Darıçayırı beldesinde yaklaşık 300 dönümlük alan üzerinde kurulması için izin verilen entegre çimento fabrikası ve malzeme ocakları ile ilgili tartışma bitmek bilmiyor.
En büyük tartışma ise ‘ÇED\'e olumlu rapor verilmesi konusunda yaşanıyor. Kurumların aynı karar metninde birbirleriyle çelişen ve kafa karıştıran raporları tartışmaları ateşliyor. Örneğin Orman Bölge Müdürlüğü’nün raporunda “İzin sahası civar yerleşim yerlerinin su kaynağına zarar verebilecek durumda olmayıp, halk sağlığına etkileri olabilecektir.” denilirken yine Tarım İl Müdürlüğü’nün “… Toprak Koruma Kurulu’nda gerekli değerlendirme yapılmıştır. Bölge tarım arazilerine ve çevreye vereceği zarar sebebiyle oy çokluğu ile reddine karar verilmiştir… Toprak koruma projesi hazırlanması şartıyla istenilen amaçla kullanılmasının uygun görüldüğü bildirilmiştir” gibi çelişkili ifadeler yer alıyor.
"Hukuk Mücadelesi Başlattılar"
Kurumlardan zorlama metinlerle ‘ÇED Olumlu’ raporu verildiğini düşünen Darıçayırlılar, raporun iptali için hukuk mücadelesi başlattı. Yürütmeyi durdurma kararı aldırmak için Sakarya İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Ancak süre aşımı sebebiyle dava reddedildi. Darıçayırlılar, kararı temyiz için Danıştay’a götürdü.
Belde halkından Şükrü Aksoy, Sezai Aşık, Birol Aksoy, Mehmet Aşık, fabrikanın yerleşim alanlarına sadece 150 metre, içme suyu kaynağına ise 100 metre mesafede olduğunu belirterek tepkilerini şöyle dile getiriyor: “Fabrikadan çıkan zehirli atıklar, bizi, tarlalarımızı ve hayvanlarımızı zehirleyecek. Burası yaşanmaz hale gelecek. Zorlama ve çelişkili raporlarla fabrika için ‘ÇED olumlu’ raporu verilmiş. İtiraz etmememiz için ÇED raporlarını bizden uzak süre saklamayı başardılar. Bu rapor gerçeği yansıtmıyor. Hukuk mücadelemiz sürecek. Biz sanayiye karşı değiliz. Gitsinler fabrikayı daha uzak ve verimsiz topraklar üzerine kursunlar.”
"AB ve ABD\'de Artık Kurulmuyor"
Türkiye Çevre Platformu Koordinatörü Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, kanserojen atıklar oluşturması ve kanser hastalıklarında artışlar sebebiyle 1994 yılından bu yana AB ülkeleri ve ABD’de çimento fabrikaların kurulmadığını vurguluyor. Bu devletlerin cazip ortaklıklara kendi ülkeleri dışında üretip hazır mamulü aldıklarını kaydeden Uyar, çimento fabrikalarında endüstriyel atıkların yakılması sebebiyle insan ve çevre sağlığını tehdit ettiğini dile getiriyor ve ekliyor: “Bu fabrikalarda endüstriyel atıklar yakılıyor. Toksit kimyasallarla çevre zehirleniyor. Çimento fabrikası yatırımı yaptığınızda yanına en büyük kanser hastanesini de kurmanız gerekiyor.”
Bu fabrikaların azotoksit, kükürkoksit, karbondioksit, ayrıca arsenik, kurşun, civa, demir, bakır, çinko, krom, selenyum, katmiyum gibi dioksinler saldığına dikkat çeken Uyar, "Arsenik rezil bir şey. Cilt hasarı ve kansere neden oluyor. Bronşit, sarılık, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarını bozuyor. Katmiyum kansere sebep oluyor ayrıca böbreklerde işlev bozukluğu ve karaciğer hasarına neden oluyor. Civa el kol, bacakta titreme, hafızada bozulma, his, görme, duyma, işitme kaybı, konuşma kalp ritim bozukluğuna, kaslarda koordinasyon kaybına neden oluyor. Kurşun akciğerleri dalağı, kalbi, beyni ve kasları etkiliyor. Say say bitmez. Ayrıca tarımsal verim azalıyor, bitki hastalıklarında artış yaşanıyor ve biyoçeşitlilik azalıyor. 1 ton çimento üretmek için havaya bir ton karbondioksit salınıyor. Dolayısıyla bütün bunlar göz önüne alındığında verilen ’ÇED Olumlu’ raporunun mantığı yok" diye konuşuyor.
Nuryol Çimento Sanayi A.Ş ise resmi evraklarının tamam olduğunu, hiçbir eksikliklerin olmadığını belirtiyor.