Prof. Dr. Naci Bostancı, Erzurum Savcısı Osman Şanal'a "militan" diyen avukat Turgut Kazan'ın asıl militan olduğunu söyledi.
AK Parti Gençlik Kolları tarafından Ticaret Borsası toplantı salonunda düzenlenen toplantıya konuşmacı olarak Prof. Dr. Naci Bostancı katıldı. Bostancı, tutuklanan Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in avukatı Turgut Kazan'ın özel yetkisi HSYK tarafından alınan Erzurum Savcısı Osman Şanal için "militan" dediğini belirterek, "Asıl militan olan avukat Turgut Kazan'dır" dedi.
Türkiye'nin idari ve siyasi yapısı hakkında konferans veren Prof. Bostancı, "Son günlerde avukat Turgut Kazan'ın konuşmalarını dinliyorum. Savcı için militan, dosya kaçırıldı gibi ifadeler kullanıyor. Bir kimse ne düşünüyorsa kendi yapacağını düşünüyordur. Yani militan olan kendisidir ve dosyayı da kendi kaçırmak istemiştir. Avukat Turgut Kazan 80 öncesi namı yürüyen arkadaştı" diye konuştu.
Bostancı, Türkiye'nin derin bir değişim içinde olduğunu belirterek, "Türkiye, modern, demokratikleşen, halkı daha rahat bir şekilde yaşayan
ülkeler arasında girmektedir. Her ülke gençliğine değer verir. Onu hayat süzgecinde çeşitli sınavlardan geçirir. Ama her ülkenin gençliğinin gücünü, bilgi ve becerisini tartma şekli farklıdır. Örneğin Afrikalılar gençlerinin cesaretini ölçmek için onlara bangi camping yaptırırlar. Cesaretli gençlere dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de de ihtiyaç vardır. Ancak bu cesaret güç gösterisi şeklinde değil bilgi ve irfanla olmalıdır" dedi.
Daha aydınlık bir gelecek için gençlere tavsiyelerde bulunan Bostancı, insanların ortak tarihine saygı duyulması gerektiğini vurguladı. Sümerlerin bulduğu yazının insanın en büyük ortak değerlerinden biri olduğuna dikkat çeken Bostancı, "Öncelikle yazıya saygımız olmalıdır. Yazı, bilginin kaynağıdır. Az bilgisi olan 'ben her şeyi biliyorum' diyebilir. Ama bildiği bir şey yoktur, ışığı kapalıdır. İnsan öğrendikçe ne kadar bilgisiz olduğunun farkına varır" diye konuştu.
Bostancı, "Gençler olarak görevimiz bu başı belalı topraklarda kendimizi iyi bir şekilde yetiştirmektir. En kutsal görev, birey olarak kişinin kendisini, çevresinde ne olup bittiğini kavrayabilecek bir kapasiteye sahip olarak kendisini yetiştirmesidir. Aksi halde başkalarının amacına ulaşmakta kullandığı birer araç oluruz" dedi.
Türkiye'nin siyasi ve idari yapısı üzerine de değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Naci Bostancı, siyaseti insani olan her şeyi içine alan geniş bir kavram olarak tanımladı. Türkiye'nin siyasi ve idari yapısının iyi öğrenilmesi gerektiğine dikkat çeken Bostancı, "Siyasi yapı denilince Osmanlı'dan günümüze tarihin resmini gözümüzde canlandırmalıyız. Her insan az çok ne yaşadığını bilmelidir. Çünkü bugünkü kavgaların temeli oradadır" şeklinde konuştu.
Siyasetin ikiyüzlü bir kavram olduğunu ve bu nedenle siyasete olan yaklaşımın da kişiden kişiye değişiklik gösterdiğini ifade eden Bostancı, "Siyaset en soylu ve en soysuz sanattır. İnsanın her ikisini de yapması mümkündür. Siyasetin bir yüzü yaz diğer yüzü kıştır. Bir yüzü yalancı, menfaatçi, soyguncu, diğer yüzü ise adil ve müreffehtir" dedi.
Kişinin kendisini bilmesinin önemini vurgulayan Bostancı, "Kişi kendini bilirse, dünyayı bilebilir, tarihi bilebilir. Bu dünyada ne olup bittiğini bilebilir ve nihayet rabbini bilebilir. Demek kendini bilebilmek rabbini bilebilmenin de bir ön şartı. Kendini bilmeyen hiç bir şey bilmez. Kendimizi bilmek evde tek başına bir odada oturup ben neyim kimim diye sorgulamakla olmaz. Kendinizi bilmenizin yolu kesinlikle dünyayı bilmekle, geçmişteki insanların neler yaşadıklarını bilmekle, yaşadığınız coğrafyayı tanımakla ve başka insanların hikayelerinden geçiyor. Türkiye'nin idari ve siyasi yapısı da kişinin kendisini bilmesine hizmet edecek, yardım edecek bilgilere sahip" şeklinde konuştu.