Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı ve Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kemal İnat, 1980 sonrası Türkiye’nin ekonomik olarak büyümeye geçtiğini belirterek; "Son 30 yıllık büyümeye rağmen maalesef halen daha Amerikan ekonomisinin 20’de biriyiz’ dedi.
SAÜ Akademik ve Sosyal Gelişim Merkezi (SASGEM) tarafından düzenlenen “Dünya Politikasının Dönüşümü ve Türkiye” konferansında konuşan Prof. Dr. İnat, Batı’nın dünya politikasında son 200 yıllık bir dönemde üstün olduğunu kaydetti. \'Bugünün dünyasına baktığımızda maalesef hala Batı\'nın üstünlüğündeki dünyadan bahsetmemiz gerekiyor\' diyen İnat, şunları söyledi; "
Batı 2. Dünya Savaşı\'ndan sonra kendi içerisinde işbirlikçi politikayı keşfettikten sonra dünyada ki diğer bölgelere son dönemde aşırı müdahaleci ve işbirliğini arka plana iten politika içinde olduğunu görüyoruz. Bugünün dünyasına baktığımızda maalesef hala Batı\'nın üstünlüğündeki dünyadan bahsetmemiz gerekiyor. Biz Batı dünyasının parçası değiliz. Keşke biz daha fazla dünya politikasında öne çıkan bölge olsaydık.
Batıya karşı ilk meydan okumanın Japonya tarafından ekonomik ve askeri anlamda olduğunu fakat 2. Dünya Savaşı’nda büyük tahribata uğradığını, şimdi ise Çin Halk Cumhuriyeti, Brezilya, İran ve Hindistan’ın Batı dünyasını rahatsız eden büyüme içinde olduğunu belirtti. 1980 sonrası Türkiye’nin ekonomik olarak büyümeye geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Kemal İnat; "Son 30 yıllık büyümeye rağmen maalesef halen daha Amerikan ekonomisinin 20’de biriyiz’ diye konuştu.
1980 sonrası Özal dönemine kadar Türkiye’nin Amerika’nın ağırlığı olan bir dış politika izlendiğini anlatan İnat, Özal döneminde Türkiye\'nin Amerika’ya sırtını dönmeden, çok boyutlu bir dış politika stratejisi geliştirdiğini Avrupa Birliği, Rusya ve İslam ülkeleri ile de ilişkilerini geliştirmeye çalıştığını dile getirdi. İnat, AK Parti Hükümeti\'nin de bu yolda devam ettiğini Türkiye için tehdit olarak gözüken İran ile Kuzey Irak Yönetimi ile iyi ilişkiler geliştirerek, ekonomik ve güvenlik anlamında olumlu adımlar atıldığını belirtti.
"Eksen kayması baskısına maruz kalan hükümet..."
2011 yılının başlarında Türkiye\'nin Ortadoğu ülkelerinin çoğuyla arasının bozulduğunu öne süren İnat, bu durumun diğer ülkelerle ilişkileri de dolaylı olarak olumsuz etkilediğini söyledi. İsrail\'in Gazze\'ye saldırısı sonrasında Türkiye, önemli bir tepki gösterdiğini anlatan İnat, şunları kaydetti; "Türkiye, izlediği politikayla, kendi politik ilkeleriyle İsrail\'in bu saldırgan politikasına karşı çıkma ihtiyacı hissetti. Bunun bize yansıması, eksen kayması yönündeki eleştiriler oldu. Eksen kayması baskısına maruz kalan hükümet, bazı noktalarda geri adım atmak zorunda kaldı."
NATO\'nun savunma politikaları çerçevesinde Türkiye\'nin radar üssüne ev sahipliği yapmayı kabul etmesinin İran ile ilişkileri olumsuz etkilediğini ifade eden İnat, Malatya\'nın Akçadağ ilçesine bağlı Kürecik nahiyesinde Türkiye\'nin kurmak zorunda olduğu radar üssüne aşırı tepki vermesi ve ilişkilerin giderek bozulmaya başlamasının İran\'ın yanlışı olarak görmek gerektiğini söyledi.
Türkiye-İran ilişkileri olumsuz atmosferde gelişirken, Arap Baharı yaşandığının altını çizen Prof. Dr. Kemal İnat, ‘Arap devrimleri, bölgede hiçbir ülkenin hazırlıklı olmadığı gelişmelerdi. Batılı ülkeler de Arap devrimlerine hazırlıklı olmadıklarını gösterdi. Bu, Türkiye\'nin bölgedeki ülkelerle kurduğu işbirliği temelli ilkelerin bozulmasına yol açtı. Bu gelişmelerde Türkiye dış politika ilkelerini terk etmedi. Türkiye, son dönemde konumunu iyileştirdi’ şeklinde konuştu.
Konuşmasının sonunda Türkiye’nin, ekonomik, askeri ve diplomatik olarak çok ilerleme kaydetmesine rağmen, geldiği noktada hala Amerika Birleşik Devletleri ya da diğer batılı ülkelerle karşılaştırdığında kapasitesi sınırlı bir ülke olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kemal İnat, ‘Türkiye\'den beklentilerin de kapasitesinin sınırlı olması gerekir’ dedi.