Sakarya ve Kocaeli\'de sanayi ile yerleşimin yoğun olduğu bölgeler ve kırsal kesimde emziren annelerin sütlerinde yapılan ağır metal araştırmasında annelerin içini rahatlatacak sonuçlar çıktı.
Anne sütündeki kurşun ve kadmiyum oranının tehlike düzeyinin altında olduğu belirlendi. Kırsal kesimde yaşayan annelerin sütünde ki ağır metal oranı, sanayileşmenin yoğun olduğu bölgede yaşayan annelerin ki ile aynı oranda çıktı. Uzmanlar, ağır metal kirliliğinin hava akımlarıyla kırsal bölgelere kadar gidebildiğini belirtti.
90 anneden süt numunesi
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü ile Sağlık Yüksekokulu\'nda görevli akademisyenler, Bilimsel Araştırma Projesi (BAP) çerçevesinde anne sütünde ki ağır metaller ile beslenme için mutlak gerekli mikroelementleri araştırdı. Kocaeli ve Sakarya bölgelerinde kirlilikten farklı düzeylerde etkilenmesi muhtemel sanayi bölgesi, kentsel bölge ve kırsal bölgeler seçilerek anne sütünde ki kadmiyum, kobalt, krom, bakır, demir, kurşun, çinko, nikel ve magnezyum oranları incelendi. Üç ayrı bölgede doğumunun üzerinden bir ay geçmiş 90 anneden alınan süt numunelerindeki mineral ve ağır metal analizleri, akredite sahibi laboratuvarda yaptırıldı. Çalışmada kullanılan anne sütü örnekleri etik kurul izni alındıktan sonra süt verme konusunda gönüllü ve aynı zamanda resmi izin veren annelerden alındı. Çalışmanın sonucunda anne sütünde ki esansiyel elementlerden demir, çinko gibi minerallerin yeterli seviyede olduğu, sağlık açısından risk oluşturmadığı tespit edildi. Sağlık açısından risk oluşturan kurşun, kadmiyum gibi elementlerin ise toksik seviyenin çok altında olduğu gözlendi. Çalışma Bosna Hersek\'te ki uluslararası bir dergide yayınlandı.
"Anne sütü, çevre kirliliğinden en az etkilenen en güvenli besin kaynağı"
Çalışmaya katılan akademisyenlerden SAÜ Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Saim Özdemir, çalışmanın sonucunda anne sütünün temiz çıktığını söyledi. Anne sütünün çevre kirliliğinden en az etkilenen en güvenli besin kaynağı olduğunu kaydeden Özdemir; "Modern yaşam biçimi hayat standardımızı yükseltirken, çevre kalitemizi de düşürüyor. Enerji tüketimi, yoğun hayat biçimi yaşadığımız çevreye verdiğimiz her türlü atık miktarının yükselmesine neden oluyor. Ürettiğimiz atık ürünler artık kalıcı atıklar haline geldi. Dünya kapalı bir sistem olduğu için bu atıklar, soluduğumuz hava, yediğimiz gıda ve içtiğimiz su ile bize geri dönüyor. Hatta en güvenli gıda ürünü olan anne sütüne bile geçebiliyor. Yürüttüğümüz çalışma, küresel kirliliğin boyutunu anne sütünde ağır metal seviyesini araştırarak ortaya koymak için planlandı. Araştırmanın sonunda anneleri rahatlatacak sonuçlar çıktı. Özellikle en tehlikeli olan kurşun ve kadmiyum oranı düşük. Anne sütünün halen en temiz ve güvenilir gıda kaynağı olmaya devam etmesi çalışmanın sevindirici sonucunu göstermesi açısından önemli" diye konuştu.
"Atmosferik kirlilik her yere yayılabiliyor"
Kırsal kesimde yaşayan annelerin sütünde ki ağır metal oranı, sanayileşmenin yoğun olduğu bölgede yaşayan annelere göre yüksek çıktığını anlatan Özdemir, şunları dile getirdi: "Dünya genelinde süt örneklerinde en fazla takip edilen kurşun elementinin varlığı çevre kirliliğinin en yoğun olduğu bölge ile en az çevre kirliliğinin olması beklenen kırsal bölgede aynı seviyede bulundu. Bu sonuç bölge ayırt etmeksizin kirliliğin lokal değil artık küresel ölçekte olduğunu gösterdi. Kurşun olarak değerlendirirsek kurşun hava yoluyla dağılıyor. Kilometrelerce uzağa gidebiliyor. Kişi \'Köyde yaşıyorum. Temiz hava\' diye düşünmemeli. Atmosferik kirlilik her yere yayılabiliyor. Geçtiğimiz günlerde çamur yağdı. Tozlar bize Libya\'dan geldi. Kurşun kirliliği de kilometrelerce öteye gidebiliyor. İzmit\'ten kalkan bir kirlilik hava akımlarıyla Anadolu\'nun içlerine kadar gidebilir. Kırsal bölgelere taşınabilir."