Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Rektörlüğü tarafından Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Sosyo kültürel açıdan Atatürk ve din" konulu konferansta konuşan Kılıç, Atatürk'ün gerek çocukluk, gerek gençlik yıllarında dinle iç içe olduğunu belirterek "Atatürk'ün İslam dinine olumsuz bakması, problemli olması mümkün mü?" ifadelerini kullandı.
Atatürk'ün bütün konuşma ve yazışmalarında dini terimlerin sık sık kullandığını ifade eden Kılıç, Atatürk'ün İslam dini ile ilgili güzel düşüncelerini her fırsatta dile getirdiğini kaydetti. Atatürk'ün anne ve babasının dindar bir aile olduğunu ve Atatürk'ün de mahalle mektebinde dini eğitim aldığını dile getiren Kılıç, Atatürk'ün 30 sene sonra mahalle mektebinin ilk gününü özlemle andığını ve hayatının hiçbir döneminde dine olumsuz yaklaşmadığını anlattı.
Atatürk'ün Allah'a ve İslam dinine inancının tam olduğunun, inancını gösteren yüzlerce konuşması bulunduğunun altını çizen Kılıç şu örnekleri verdi: "Atatürk Çanakkale'de kazanılan zaferini söylediği unutulmaz sözleriyle inancın günce bağlıyor. 1923'lü yıllarda bazı aydınlar Avrupalıların yaptığı gibi İslam'da reform yapalım mı, diye konuşuyorlar. Bazıları İslam'dan acaba büsbütün mü vazgeçsek, görüşünü belirtiyor. Bu hararetli tartışmaları Atatürk izliyor. Atatürk, İzmir'de yaptığı bir konuşmada bütün bunlara cevap veriyor. İslam dinini savunarak şu ifadeleri kullanıyor: Bizim dinimiz en makul ve tabii bir dindir. Bundan dolayı da son din olmuştur. Bir dinin tabi olması için akla, bilme, fenne, mantığa tekabük etmesi lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen mutabıktır."
Bir Fransız gazetecinin 29 Ekim 1923'te Atatürk'le mülakat yaptığını ve bu gazetecinin İslam dinine karşı Atatürk'ten birkaç söz almaya çalıştığını ifade eden Kılıç, Atatürk'ün gazeteciye şu cevabı verdiğini anlattı: "Siyasetemizi dine mügair olmak şöyle dursun, din noktai nazarından eksik bile hissediyoruz. Yani biz daha dindar olmamız lazım. 'Bütün sadeliğiyle dini yaşamamız gerekir' demiştir. Atatürk ateizme karşı çıkmış, insanların dinsiz olmasının mümkün olmayacağını kaydetmiştir. Dinsiz milletlerin devamında imkan olmayacağını belirtmiştir. Dinin bütün sadeliğiyle hurafelerden arındırılmış olarak yaşanmasını istemiştir. Kendisi de dua etmiştir."
Kılıç, Atatürk'ün içki içtiğini ve bunu gizlemediğini, ancak mübarek gün ve gecelerde Çankaya Köşkü'nde içki içmediğinin bilindiğini sözlerine ekledi.