"Atatürk Ağzı Dualı Bir İnsandı"

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç.Dr. Ahmet Faruk Kılıç, Atatürk'ün İslam dini ile ilgili sorunu varmış gibi gösterilmesinin doğru olmadığını belirterek, "Atatürk ağzı dualı bir insandı" dedi.

1923'lü yıllarda bazı aydınların Avrupalıların yaptığı gibi 'İslam'da reform yapalım mı', bazılarının 'İslam'dan acaba büsbütün mü vazgeçsek' görüşünü dile getirdiğini hatırlatan Kılıç, Atatürk'ün bu hararetli tartışmaları bir süre izlediğini ve İzmir'de yaptığı bir konuşmada İslam dinini savunduğunu vurguladı.

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Rektörlüğü tarafından Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Sosyo kültürel açıdan Atatürk ve din" konulu konferansta konuşan Kılıç, Atatürk'ün gerek çocukluk, gerek gençlik yıllarında dinle iç içe olduğunu belirterek "Atatürk'ün İslam dinine olumsuz bakması, problemli olması mümkün mü?" ifadelerini kullandı.

Atatürk'ün bütün konuşma ve yazışmalarında dini terimlerin sık sık kullandığını ifade eden Kılıç, Atatürk'ün İslam dini ile ilgili güzel düşüncelerini her fırsatta dile getirdiğini kaydetti. Atatürk'ün anne ve babasının dindar bir aile olduğunu ve Atatürk'ün de mahalle mektebinde dini eğitim aldığını dile getiren Kılıç, Atatürk'ün 30 sene sonra mahalle mektebinin ilk gününü özlemle andığını ve hayatının hiçbir döneminde dine olumsuz yaklaşmadığını anlattı.

Atatürk'ün Allah'a ve İslam dinine inancının tam olduğunun, inancını gösteren yüzlerce konuşması bulunduğunun altını çizen Kılıç şu örnekleri verdi: "Atatürk Çanakkale'de kazanılan zaferini söylediği unutulmaz sözleriyle inancın günce bağlıyor. 1923'lü yıllarda bazı aydınlar Avrupalıların yaptığı gibi İslam'da reform yapalım mı, diye konuşuyorlar. Bazıları İslam'dan acaba büsbütün mü vazgeçsek, görüşünü belirtiyor. Bu hararetli tartışmaları Atatürk izliyor. Atatürk, İzmir'de yaptığı bir konuşmada bütün bunlara cevap veriyor. İslam dinini savunarak şu ifadeleri kullanıyor: Bizim dinimiz en makul ve tabii bir dindir. Bundan dolayı da son din olmuştur. Bir dinin tabi olması için akla, bilme, fenne, mantığa tekabük etmesi lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen mutabıktır."

Bir Fransız gazetecinin 29 Ekim 1923'te Atatürk'le mülakat yaptığını ve bu gazetecinin İslam dinine karşı Atatürk'ten birkaç söz almaya çalıştığını ifade eden Kılıç, Atatürk'ün gazeteciye şu cevabı verdiğini anlattı: "Siyasetemizi dine mügair olmak şöyle dursun, din noktai nazarından eksik bile hissediyoruz. Yani biz daha dindar olmamız lazım. 'Bütün sadeliğiyle dini yaşamamız gerekir' demiştir. Atatürk ateizme karşı çıkmış, insanların dinsiz olmasının mümkün olmayacağını kaydetmiştir. Dinsiz milletlerin devamında imkan olmayacağını belirtmiştir. Dinin bütün sadeliğiyle hurafelerden arındırılmış olarak yaşanmasını istemiştir. Kendisi de dua etmiştir."

Kılıç, Atatürk'ün içki içtiğini ve bunu gizlemediğini, ancak mübarek gün ve gecelerde Çankaya Köşkü'nde içki içmediğinin bilindiğini sözlerine ekledi.

<p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2">Atat&uuml;rk'&uuml;n b&uuml;t&uuml;n konuşma ve yazışmalarında dini terimlerin sık sık kullandığını ifade eden Kılı&ccedil;, Atat&uuml;rk'&uuml;n İslam dini ile ilgili g&uuml;zel d&uuml;ş&uuml;ncelerini her fırsatta dile getirdiğini kaydetti. Atat&uuml;rk'&uuml;n anne ve babasının dindar bir aile olduğunu ve Atat&uuml;rk'&uuml;n de mahalle mektebinde dini eğitim aldığını dile getiren Kılı&ccedil;, Atat&uuml;rk'&uuml;n 30 sene sonra mahalle mektebinin ilk g&uuml;n&uuml;n&uuml; &ouml;zlemle andığını ve hayatının hi&ccedil;bir d&ouml;neminde dine olumsuz yaklaşmadığını anlattı. </font></p><p><font size="2"><font face="arial,helvetica,sans-serif">Atat&uuml;rk'&uuml;n Allah'a ve İslam dinine inancının tam olduğunun, inancını g&ouml;steren y&uuml;zlerce konuşması bulunduğunun altını &ccedil;izen Kılı&ccedil; şu &ouml;rnekleri verdi: <font color="#333399">&quot;Atat&uuml;rk</font><font color="#333399"> &Ccedil;anakkale'de kazanılan zaferini s&ouml;ylediği unutulmaz s&ouml;zleriyle inancın g&uuml;nce bağlıyor. 1923'l&uuml; yıllarda bazı aydınlar Avrupalıların yaptığı gibi İslam'da reform yapalım mı, diye konuşuyorlar. Bazıları İslam'dan acaba b&uuml;sb&uuml;t&uuml;n m&uuml; vazge&ccedil;sek, g&ouml;r&uuml;ş&uuml;n&uuml; belirtiyor. Bu hararetli tartışmaları Atat&uuml;rk izliyor. Atat&uuml;rk, İzmir'de yaptığı bir konuşmada b&uuml;t&uuml;n bunlara cevap veriyor. İslam dinini savunarak şu ifadeleri kullanıyor: Bizim dinimiz en makul ve tabii bir dindir. Bundan dolayı da son din olmuştur. Bir dinin tabi olması i&ccedil;in akla, bilme, fenne, mantığa tekab&uuml;k etmesi lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen mutabıktır.&quot; </font></font></font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2">Bir Fransız gazetecinin 29 Ekim 1923'te Atat&uuml;rk'le m&uuml;lakat yaptığını ve bu gazetecinin İslam dinine karşı Atat&uuml;rk'ten birka&ccedil; s&ouml;z almaya &ccedil;alıştığını ifade eden Kılı&ccedil;, Atat&uuml;rk'&uuml;n gazeteciye şu cevabı verdiğini anlattı: <font color="#333399">&quot;Siyasetemizi dine m&uuml;gair olmak ş&ouml;yle dursun, din noktai nazarından eksik bile hissediyoruz. Yani biz daha dindar olmamız lazım. 'B&uuml;t&uuml;n sadeliğiyle dini yaşamamız gerekir' demiştir. Atat&uuml;rk ateizme karşı &ccedil;ıkmış, insanların dinsiz olmasının m&uuml;mk&uuml;n olmayacağını kaydetmiştir. Dinsiz milletlerin devamında imkan olmayacağını belirtmiştir. Dinin b&uuml;t&uuml;n sadeliğiyle hurafelerden arındırılmış olarak yaşanmasını istemiştir. Kendisi de dua etmiştir.&quot;</font> </font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2">Kılı&ccedil;, Atat&uuml;rk'&uuml;n i&ccedil;ki i&ccedil;tiğini ve bunu gizlemediğini, ancak m&uuml;barek g&uuml;n ve gecelerde &Ccedil;ankaya K&ouml;şk&uuml;'nde i&ccedil;ki i&ccedil;mediğinin bilindiğini s&ouml;zlerine ekledi.</font></p>
15 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]
d5f42c82072884dc599c0dc5d7bb0c8a@