Atatürk, İslam'a Karşı mıydı?

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ahmet Faruk Kılıç, ülkemizde aydın geçinen bazı kişilerin 'Hangi Atatürk?' sorusunu gündeme taşıyarak Atatürk'ün dinle ilgili olumlu görüşlerini sulandırma gayreti içerisinde olduklarını söyledi.

Kılıç, yaptığı açıklamada, ülkemizde Atatürk'le ilgili yapılan yorumlarda 'Hangi Atatürk? sorusunun çok anlamsız olduğunu ifade etti. Atatürk'ün birbirine taban tabana zıt özellikler taşıyan bir çok karakteri olmadığını belirten Kılıç, "Bazılarınca iddia edildiği gibi bir insanın bu kadar farklı özellikler taşıması insan psikolojisi ve sosyolojisi açısından mümkün değildir. Atatürk de bütün insanlar gibi belli oranda değişmiş ve gelişmiştir. Fakat bu değişim O'nu bambaşka bir insan ya da insanlar haline getirmemiştir." dedi.

Atatürk Ağzı Dualı Bir İnsandı

Atatürk'ün içinde değişmeyen bir öz hep var olduğunu, bu özün dini seven ve saygı gösteren bir öz olduğunu vurgulayan Kılıç, bu tarz soruların ve yorumların Atatürk'ün dinle ilgili yüzlerce olumlu referansını sulandırma gayreti taşıdığını kaydetti. Atatürk'ün gerek çocukluk, gerek gençlik yıllarında dinle iç içe olduğunu, İslam dinine olumsuz bakmasının mümkün olmadığını ifade eden Doç.Dr. Ahmet Faruk Kılıç, Atatürk'ün İslam dini ile ilgili sorunu varmış gibi gösterilmesinin doğru olmadığını vurguladı. "Atatürk ağzı dualı bir insandı." diyen Kılıç, hatta Büyük Millet Meclisi'nde iki defa milletvekillerini ayağa kaldırmak suretiyle onlara vefat etmiş milletvekilleri ve şehitler için Fatiha duasını okuttuğunu hatırlattı.

Çanakkale Zaferi = İman Gücü

Atatürk'ün konuşma ve yazışmalarında dini terimleri sık sık kullandığını ifade eden Kılıç, Atatürk'ün İslam dini ile ilgili güzel düşüncelerini her fırsatta dile getirdiğini kaydetti. Atatürk'ün anne ve babasının dindar bir aile olduğunu ve Atatürk'ün de Mahalle Mektebi'nde dini eğitim aldığını dile getiren Kılıç, Atatürk'ün yıllar sonra Mahalle Mektebi'nin ilk gününü özlemle andığını belirtti. Atatürk'ün hayatının hiçbir döneminde dine olumsuz yaklaşmadığını ifade eden Kılıç, "Atatürk'ün Allah'a ve İslam dinine tam bir inancı vardı. O inancını gösteren yüzlerce konuşma yapmıştır. Bu bağlamda şu örneği verebiliriz. Atatürk Çanakkale'de kazanılan zaferi Türk askerinin iman gücüne bağlamıştır."

'Bizim Dinimiz En Makul ve Tabii Bir Dindir

Atatürk'ün İslam Dini'ni her platformda savunduğuna dikkat çeken Kılıç; şunları söyledi: "1923'lü yıllarda bazı aydınlar Avrupalıların yaptığı gibi İslamda reform yapalım mı? diye konuşuyorlar. Bazıları İslam'dan acaba büsbütün mü vazgeçsek mi görüşünü belirtiyor. Bu hararetli tartışmaları Atatürk izliyor. Atatürk İzmir'de yaptığı bir konuşmada bütün bunlara çok manidar bir cevap veriyor. Atatürk İslam dinini savunarak 'Bizim dinimiz en makul ve tabii bir dindir. Bundan dolayı da son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, bilime, fenne, mantığa tetabük etmesi lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen mutabıktır.' demiştir."

İslam Bütün Sadeliğiyle Yaşanmalıdır

Bir Fransız gazetecinin 29 Ekim 1923'te Atatürk'le mülakat yaptığını ve bu gazetecinin İslam dinine karşı Atatürk'ten birkaç söz almaya çalıştığını ifade eden Doç. Dr. Kılıç, Atatürk'ün gazeteciye verdiği cevabı şöyle aktardı: "Atatürk, gazeteciye, 'Siyasetemizi dine mügayir olmak şöyle dursun, din noktai nazarından eksik bile hissediyoruz. Yani biz daha dindar olmamız lazım. Bütün sadeliğiyle dini yaşamamız gerekir' demiştir. Atatürk ayrıca ateizme karşı çıkmış, insanların mutlak manada dinsiz olmayacağını kaydetmiştir. Atatürk'e göre dinsiz milletlerin de devamına imkan yoktur. O'na göre İslam bütün sadeliğiyle hurafelerden arındırılmış olarak yaşanmalıdır."

15 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]
3c5b65050ccae740ec75df62c117af5e@