Anayasa Mahkemesi, 2004 yılında Pamukova'da yaşanan "Hızlandırılmış" tren kazası yargılamasının "sürüncemede" bırakıldığına hükmetti. Yüksek Mahkeme eşini kaybeden Serap Sivri'ye 50 bin TL tazminata ödenmesine karar verdi. 41 kişinin öldüğü 89 kişinin yaralandığı faciayla ilgili dava zaman aşımından düşmüştü.
İstanbul/Haydarpaşa-Ankara seferini yapan yolcu treni, 22 Temmuz 2004 tarihinde Pamukova ilçesi Mekece Mahallesi yakınlarında raydan çıktı. Soruşturma kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunda, olay yerinde maksimum saatte 80 kilometre hızla gitmesi gereken trenin kaza sırasında 130 kilometre hızla gittiği tespitine yer verildi. Raporda, makinist F.K. ve ikinci makinist R.S. ile tren şefi K.C. kusurlu bulundu. Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı, üç isim hakkında dava açtı.
2004 yılında başlayan dava, 2019 yılına kadar yedi kez Yargıtay ile yerel mahkeme arasında gidip geldi.
2008 yılında ilk kararını açıklayan Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi, K.C’nin beraatine karar verirken, F.K.’yı 2 yıl 6 ay hapis, R.S’yi ise 1 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum etti.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, bir yıl sonra bu kararı usulden bozdu.
Davayı 2012’de yeniden ele alan mahkeme, sanıklara isnat edilen suçun "tedbirsizlik veya meslek ya da sanatında tecrübesizlik, nizam ve emir ile kaidelere riayetsizlik neticesi olarak demir yolu üzerinde kazaya neden olma" olduğun belirterek, zamanaşımının dolması gerekçesiyle davanın düşmesine karar verdi.
Yargıtay ikinci kez bozdu
Yargıtay, itiraz üzerine suçun "dikkatsizlik ve tedbirsizlik neticesi birden fazla kişinin ölümüne ve birçok kişinin yaralanmasına sebebiyet verme" kapsamında olduğuna karar vererek, yerel mahkemenin kararını bozdu.
2014’te davayı karara bağlayan yerel mahkeme, sanık R.S’nin 1 yıl 15 gün hapis, sanık F.K’nın ise 3 yıl 1 ay 15 gün hapisle cezalandırılmasına hükmetti.
Yargıtay’dan üçüncü bozma
2018'de gerekçeli kararda eksiklikler tespit eden Yargıtay, kararı yeniden bozdu. Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 2019 tarihinde yaptığı son duruşmada, F.K’nın 15 bin 784 TL adli para cezasıyla, R.S’nin ise 47 bin 352 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar vererek, bu cezaları 20 eşit taksitte ödemelerine hükmetti. Ancak bu karar da ertelendi.
Temyiz istemi üzerine davayı aynı yıl yeniden görüşen Yargıtay 12. Daire, dava zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle sanıklar hakkındaki kamu davasının düşmesine hükmetti.
ANAYASA MAHKEMESİ’NE BAŞVURDU
Kazada eşini, eşinin kardeşini ve iki yeğenini kaybeden Serap Sivri Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Yakınlarının ölümüyle sonuçlanan olay hakkındaki yargılamanın makul bir süratle yürütülmediğini ve bu sebeple olayın sorumlularının cezalandırılmadığını belirterek yaşam hakkının ihlal edildiğini savundu.
Yüksek Mahkeme, Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna hükmederek 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
Anayasa Mahkemesi kararında; "Yargılamanın bütününde yapılan işlemler ve bozma kararlarının içerikleri dikkate alındığında davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesinin sebebi davanın sürüncemede bırakılmış olmasıdır. Bu bakımdan yargılamanın makul bir özen ve süratle yürütüldüğü söylenemez.
Sanıkların bir cezasızlık nedeni olan dava zamanaşımından istifade etmesine neden olacak surette makul bir özen ve süratle yargılama yapılmaması nedeniyle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
Ancak Anayasa’nın 38. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca suç için sonradan yürürlüğe giren kanunda öngörülen daha uzun dava zamanaşımı süresi geçmişte işlenen suç yönünden uygulanamadığı için kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi mümkün görülmemiştir" değerlendirmesinde bulundu.