Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, yakın coğrafya da mezhep farklılıkları üzerinden Müslümanı Müslümana düşürüp kırdırmaya çalışanlara dikkat çekti.
İşler “ Din farklılıkları üzerinden asırlarca aynı sokağı, aynı şehri, aynı mahalleyi paylaşmış Müslümanları, Hristiyanları, Sünnileri, Şiileri, Nusayrileri birbirinden ayırmaya çalışmaktadır. Bugün İslam dünyası, meydana getirilmeye çalışılan mezhep kavgaları ile zulüm, savaş, çatışma, insan hakları ihlâlleri, cinayetler, terör, ekonomik sıkıntılar, fakirlik, cehalet ve geri kalmışlığın pençesine itilmeye çalışılmaktadır." dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı 3.Yurt Dışı Din Hizmetleri Konferansı Sapanca Güral Otel’de başladı. 4 gün sürecek olan konferansta, ‘Ortak Akıl Hedef Eylem ’ konuları ele alınacak. Konferansa katılarak bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, Türkiye’nin bugün gelinen noktada bütün projelerini küresel ölçekte düşünmek zorunda olduğunu belirtti. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dünyanın her bölgesinde yurt dışı hizmeti veren bir kurum olduğunu belirten İşler, “Dolayısıyla bu görevi icra eden sizler, söz konusu hizmetleri etkileyebilecek siyasî, sosyal,ekonomik ve teknolojik pek çok değişim ve gelişmeyi de yakinen bilmek ve takip etmek durumundasınız.” diye konuştu.
Batı’da İslâm korkusu
Türk medeniyetinin, kültürünün bir barış kültürü olduğunu ifade eden İşler, son dönemlerde, özellikle 11 Eylül sonrasında İslamı terörle ya da aşırılıkla özdeşleştirmeye çalışanların, Diyanet İşleri Başkanlığı\'nın ortaya koyduğu hizmetlerin sonuçlarını gördüklerinde ne kadar vahim bir hata yaptıklarını fark edeceklerini söyledi. İşler şunları kaydetti: “11 Eylül 2001’de Amerika’da yaşanan terör saldırısı sonrasında Batı’da İslâm korkusu olarak ifade edebileceğimiz İslamofobia diye bir hastalık zuhur etti. Bu korku neticesinde olumsuz bir Müslüman ve Hz. Muhammed (sas) imajı oluşturuldu. Ayrıca ayrımcılık, ötekileştirme ve ırkçılık bütün yönleriyle siyaset kurumlarına kadar sirayet etti. Öte yandan entegrasyon kavramı da salt bir güvenlik problemi olarak ele alınmaya başlandı. Asimilasyon politikaları başvurulan bir yol ve yöntem olarak açıkça ortaya çıkmaya başladı . Medeniyetler çatışması gündeme getirildi. Oysa Küreselleşen dünyada farklıkları reddeden, yakınlıklara kuşkuyla bakan, fanatik yaklaşımlar değil; mutlaka ve mutlaka barış, bir arada yaşama ve dayanışma kazanacaktır. Nihayetinde medeniyetlerin çatışması tezi değil, ittifakı dünyaya hâkim olacaktır. Biz buna inanıyor ve bunun için gayret sarf ediyoruz.”
Aynı şekilde Avrasya coğrafyasının soğuk savaşın ardından bir devletleşme ve kimlik sorunu ile karşı karşıya kaldığını vurgulayan İşler, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu oğrafya Bir taraftan Müslüman kimliğini yeniden inşa etmek diğer taraftan geleneksel dinî dokusuna ve anlayışına yabancı yorumlarla baş etmek durumunda kalmıştır. Yüzyıllar boyunca hem maddî hem de manevî açıdan sömürülen Afrika, adeta açlık, kıtlık ve sefalete terkedilmiştir.”
Mezhep kavgaları
Yine yakın coğrafya da mezhep farklılıkları üzerinden Müslümanı Müslümana düşürüp kırdırmaya çalışanlara dikkat çeken İşler “ Din farklılıkları üzerinden asırlarca aynı sokağı, aynı şehri, aynı mahalleyi paylaşmış Müslümanları, Hristiyanları, Sünnileri, Şiileri, Nusayrileri birbirinden ayırmaya çalışmaktadır. Bugün İslam dünyası, meydana getirilmeye çalışılan mezhep kavgaları ile zulüm, savaş, çatışma, insan hakları ihlâlleri, cinayetler, terör, ekonomik sıkıntılar, fakirlik, cehalet ve geri kalmışlığın pençesine itilmeye çalışılmaktadır. Rahmet Peygamberinin takipçileri olarak bizlere düşen çok önemli görevler bulunmaktadır. Bizlerin, bütün mezhepleri kuşatan, her birine saygıyla yaklaşan, hiçbir mezhep çatışmasını mazur görmeyen anlayışımızıbölgede egemen kılmamız gerekmektedir. İnsanlara merhamet diliyle konuşmak durumundayız. “ şeklinde konuştu.
İşler, Bütün dünyada objektif bir İslâm algısı oluşturmak için var güçle çalışılması, İslâm ve Müslüman imajı konularında yapılan çalışmaları değerlendirilmesi gerektiğini dile getirerek “ Böylece İslâm dininin doğru bir şekilde anlaşılmasına ve öğrenilmesine katkı sağlamalıyız. Unutmayın sizler birer aynasınız. Karşıdan gelen tüm tepkilerin sizlerin yansımalarının bir sonucu olduğu idrakiyle hareket etmelisiniz. “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. Birbirinizle iyi geçinin; ihtilâfa düşmeyin!” düsturuyla hareket etmeyi asla ihmal etmeyiniz.” İfadelerini kullandı.