Açıklamada ilk olarak; Fatih 1. İcra Mahkemesi nin Naciye Sönmez isimli bir çarşaflı bayana “Sizin Allah'ınız ve Allah'ınızın kanunları burada geçmez.” diye bağırarak çarşafını çıkarmaması durumunda davayı erteleyeceği tehdidinde bulunduğu, bu uygulamaya karşı çıkması üzerine, Sönmez’i hakaretler eşliğinde mahkemeden kovma küstahlığını gösterdiği haberi verildi.
Gündemdeki mayınlı arazi tartışmaları üzerine de "
AK Parti
Hükümeti, bu girişimi ile, birçok soru işaretini de gündeme getirdi. Henüz birkaç hafta önce İsrail Büyükelçisi’nin Şanlıurfa’ya yaptığı ziyareti de göz önüne alırsak; bu toprakların İsrailli firmalara peşkeş çekilmesi olasılığının hiç de az olmadığı tahmininde bulunabiliriz.
Tüm bu tartışmalar ekseninde, son olarak da Obama’nın Mısır ziyaretine vurgu yapmak istiyoruz. Kahire’den İslam Dünyasına seslenerek, aslında son derece sempatik bir başkan olduğunu kanıtlama çabası içerisine giren Obama, olaylara ferasetli bakma noktasında sorun yaşayan Müslümanların heyecanlanmasına sebebiyet verdi. İslami kavram ve ritüellere vurgu yaparak, konuşmasının ilk anlarında kimi Müslümanların gönüllerini fetheden Obama, konuyu politik mevzulara getirdiğinde gerçek kimliğini saklamaktan aciz kaldı.
İsrail’in yaptığı zulümleri görmezden gelirken, Filistinlilerin attığı füzeler sonucunda İsraillilerin yaralanmasının tamamen insanlık suçu
olduğunu belirterek, aslında kendisini gülünecek bir konuma soktu vurgusu yapıldı.
Açıklamada zulme karşı omuz omuza ,zalimler Allaha hesap verecek,kahrolsun amerikan emperyalizmi sloganları,başörtüsü Allahın emri müslüman kadının kimliğidirpankartı,yasakçılar yenilecek direnenler kazanacak,örtüne inancına kimliğine sahip çık,yasak sürüyor duyuyormusun dövizleri taşındı.
Haftalardır, burada başörtüsüne düşmanlık sergileyenlerin farklı farklı uygulamalarından bahsediyoruz. Ama öyle görünüyor ki, zulmün
taraftarları, içlerinde besledikleri kinden bir an bile vazgeçmiyorlar. Geçtiğimiz hafta, Fatih 1. İcra Ceza Mahkemesi'nde bir hâkim, Naciye
Sönmez adlı çarşaflı bir bayana, “Sizin Allah'ınız ve Allah'ınızın kanunları burada geçmez.” diye bağırarak çarşafını çıkarmamasıdurumunda davayı erteleyeceği tehdidinde bulundu. Bu uygulamaya karşı çıkması üzerine, Sönmez’i hakaretler eşliğinde mahkemeden kovma
küstahlığını gösterdi. Hemen hemen aynı günlerde, Çapa Tıp Fakültesi'nin acil servisinde bir hastaya, annesi "çarşaflı" olduğu gerekçesiyle bakılmadı. Yüksek ateşli olan hasta, 6 buçuk saat bekletildiği için beyin ölümü gerçekleşti ve üstüne üstlük ambulans şoförü, çarşaflı hasta yakını ve başörtülü kızı taşıdığı için azarlandı. Artık, bu tarz olaylar gayet normal bir hal almış gibi, haber gündemlerine dahi girmemeye başladı. Sanki, ortada ne de bir zulüm var; ne de zalim… İşte bu noktada son derece hassas olmalıyız. Bu tarz alışılmış karelerin sürekli olarak tekrarlanması, bizim bu zulme karşı var olan duruşumuzu etkilememelidir. Bilincimizi, basiretimizi her an diri tutarak, Müslümanlar olarak üzerimize düşen sorumlulukları ertelemeden yerine getirme zorunluluğumuz olduğunu unutmamalıyız. Ve elbette başkalarına da unutturmamalıyız. Ama görünen o ki, haftalardır bu zulmün sona erdirilmesi için defalarca uyarılarda bulunduğumuz AK Parti Hükümeti, esas gündem maddeleri ile ilgilenmek yerine, birilerine peşkeş çekmek adına stratejik gündem maddeleri ile ilgileniyor.
Son icraat olarak, kamuoyunda ortaya çıkan büyük tepki ve kuşkulara rağmen AK Parti hükümetinin ısrarıyla "mayın tasarısı" mecliste kabul edildi. Bilindiği üzere Suriye sınırı boyunca yerleştirilmiş mayınların temizlenmesi konusu günlerdir yoğun tartışmalara konu olmuş, hükümete yönelik olarak söz konusu arazinin İsrailli firmalara peşkeş çekileceğine dair iddialar, suçlamalar dillendirilmişti. Tüm bu
iddialara, suçlamalara karşı hükümetin cevabı ise kuşkuları daha da artırıcı yönde cereyan etmiş ve halkı tatmin edici açıklamalar yerine
Başbakan polemik yapmayı tercih etmişti. Ve şu anda, yasanın kabul edilmesinin neticesi olarak, Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi işi uluslararası ihale yoluyla gerçekleştirilecek ve karşılık olarak ihaleyi alacak firmaya mayından arındırılacak topraklar, tarım
faaliyeti yapmak üzere 44 yıllığına kiralanabilecek.
AK Parti Hükümeti, bu girişimi ile, birçok soru işaretini de gündeme getirdi. Henüz birkaç hafta önce İsrail Büyükelçisi’nin Şanlıurfa’ya yaptığı ziyareti de göz önüne alırsak; bu toprakların İsrailli firmalara peşkeş çekilmesi olasılığının hiç de az olmadığı tahmininde bulunabiliriz. Daha derinlemesine düşündüğümüzde ise, bu hamlenin, Ortadoğu’daki güç dengelerini değiştirmeye yönelik bir girişim olduğunu öngörüyoruz. Tam olarak neyin amaçlandığını bilmemekle birlikte, sınırdaki bu toprakların İsrail’e açılması neticesinde, Ortadoğu’daki kutuplaşmada Suriye’yi nötr hale getirmenin hedeflendiğini düşünüyoruz. Bu bağlamda, bu yasanın böyle bir fonksiyona hizmet etmesi demek, başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, AK Parti Hükümeti kurmay ve milletvekillerinin Allah katında ciddi bir vebal üstlenecekleri anlamına gelir. Aylar önce, Tayyip Erdoğan’ın Davos çıkışı ile ilgili bu meydandan bir uyarıda bulunmuştuk. Demiştik ki, gösterilen bu tavır takdire şayandır; fakat, eğer ki bu tavrın devamı gelmez ise, gösterilen bu duruş hiçbir değere sahip olmayacaktır. İşte, maalesef, aylar önce dillendirdiğimiz bu uyarı bugün karşılık buluyor. Müslüman bir birey, hayatının sadece bir anında değil, her anında Rabbine kul olarak yaşamanın farkında olarak hareketlerini belirlemelidir. Dolayısıyla, buradan Hükümeti bir kez daha uyarıyoruz: Eğer ki, bu yasa ile birlikte Filistin’de ve dünyanın dört bir yanında Müslüman kardeşlerimize zulüm eden Siyonist İsrail’e birtakım stratejik topraklar hediye edilecekse; o vakit, ne bu dünyada ne de ahirette bu sorumluluğun altından kalkamazsınız. Unutulmamalıdır ki, zalime yardımcı olmak, zulme ortak olmaktır…
Tüm bu tartışmalar ekseninde, son olarak da Obama’nın Mısır ziyaretine vurgu yapmak istiyoruz. Kahire’den İslam Dünyasına seslenerek, aslında son derece sempatik bir başkan olduğunu kanıtlama çabası içerisine giren Obama, olaylara ferasetli bakma noktasında sorun yaşayan Müslümanların heyecanlanmasına sebebiyet verdi. İslami kavram ve ritüellere vurgu yaparak, konuşmasının ilk anlarında kimi Müslümanların gönüllerini fetheden Obama, konuyu politik mevzulara getirdiğinde gerçek kimliğini saklamaktan aciz kaldı. İsrail’in yaptığı zulümleri görmezden gelirken, Filistinlilerin attığı füzeler sonucunda İsraillilerin yaralanmasının tamamen insanlık suçu olduğunu belirterek, aslında kendisini gülünecek bir konuma soktu. Bu noktada, Müslümanları bir kez daha feraset ve basiret ışığında hareket etmeye davet ediyoruz. Bu zamana kadar gördüğümüz bütün tablolar, bize şu gerçeği gösterdi ki; ister radikal olsun ister daha ılımlı olsun, Amerikan başkanları, bir sistemin ürünüdür. Ve bu sistem, her daim kendi çıkarlarını düşünen müstekbir bir yapıdır. Dolayısıyla, birtakım göz boyamalara kanmadan basiretli tavırlar sergilemeliyiz. Aksi halde, hala var olan zulümlerin muhatapları olmaya devam edeceğiz.
O halde, herzaman vurguladığımız bir gerçeklik bir kez daha karşımıza çıkıyor: Müslümanlar olarak, haklarımızı, birilerinin ağzından çıkacak sözlerden medet umarak değil; kendi kimliğimiz ile ortaya koyduğumuz duruşumuz ve direnişimiz ile elde edeceğiz. Gelin, biz direnişin yolunu seçelim… İzzetli bir duruş ile çekeceğimiz sıkıntılar, zillet dolu bir tavır ile kazanacağımız sahte kazanımlardan çok daha evladır.