Başörtüsü Platformu üyeleri, geçen yılın Türkiye’de geniş bir kesim için sosyal adaletsizliğin, emek sömürüsünün ve hak ihlallerinin devam ettiği bir yıl olduğunu bildirdi.
Bir grup platform üyesi Adapazarı Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamayı gurup adına Beytullah Önce okudu. Dünyayı, yaşadığı ülkeyi ve şehri, güç ve iktidar sahiplerinin medyasına bakarak okuyanların, kendilerine sunulanların, kendilerinden çalınanların kaçta kaçı olduğunu elbette öğrenemediğini dile getiren Önce “Büyüme, kalkınma, ilerleme ideolojisinin neye mâl olduğunu yine sorgulayamadı. Büyük rakamlarla, koca manşetlerle gözden kaçırılan küçük insanların hikâyelerini gazete sayfalarında bulamadı, ekranlarda göremedi. Oysa o hikâyelerde, kapitalist dünya düzeninin ölecek kadar çok çalıştırıp, ölmeyecek kadar yaşattığı insanların acıları vardı” dedi.
Önce, bir yılın daha geride kaldığını, maalesef akıp giden zamanın yine hüsranla dolu olduğunu vurguladı. 2013’ün Türkiye’de geniş bir kesim için sosyal adaletsizliğin, emek sömürüsünün ve hak ihlallerinin devam ettiği bir yıl olduğunu dile getiren Önce “ Bölgemizde ve dünyada ise acının, katliamların, mezhep kavgalarının, idamların ve darbelerin hüküm sürdüğü bir yıldı.” diye konuştu.
2013 yılının Türkiye’de kamu ve diğer kesim çalışanları için de maalesef kayıp yıl olduğunu ifade eden Önce, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Toplu görüşmeler, tam bir rezalete ve hayal kırıklığına dönüştü. Emeğimize karşılık verilen zam, kamu çalışanlarının ve emeklilerin yoksulluk sınırı altında yaşadığı gerçeğini değiştirmedi. Birçok ek ödeme ve sosyal yardımda herhangi bir artış da söz konusu olmadı. Kamuda, güvencesiz ve kadrosuz çalışma devam etti. 4/C statüsündeki, yardımcı hizmetteki ya da akademideki çalışanların sorunları ise gündeme dahi gelmedi. “
2014 zor geçeçek
2014 yılının sadece kamu çalışanları ve emekliler için değil, asgari ücrete mahkûm edilen milyonlarca çalışan için de yine zor geçeceğine dikkat çeken Önce,” Çünkü yılın ilk 6 ayı için 846 lira, ikinci ay içinse net 891 lira olarak belirlenen asgari ücret, kölelik düzeninin devam edeceğini ortaya koydu. Oysa ki yine bir devlet kurumu olan Türkiye İstatistik Kurumu dahi en düşük ücretin 1205 lira olması gerektiğini söylüyor. Yoksulluk sınırının 3 bin, açlık sınırının 1200 lira olduğu bir zamanda 6 milyondan fazla asgari ücretliye 846 lira verilmesi utanç vericidir! Şunu unutmayalım ki; büyük şirketlerin, fabrikaların 846 liraya çalıştırdığı insanların bu kazancını, aileleriyle birlikte yaklaşık 20 milyon kişi tarafından bölüşüyor.” diye konuştu.
Maaşlara zam, zamlarla geri alındı
Sömürü düzenin sadece çalışanları değil, çok daha geniş bir kesimi dibe doğru çektiğini savunan Önce, üstelik yağmur gibi gelen zamların, kamu çalışanlarına, emeklilere ve asgari ücretlilere verilen zamları daha şimdiden fazlasıyla geri aldığını söyledi.