Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Üreticilerimizin bu girdi fiyatlarına dayanması mümkün değildir. Bu artışlar üretimin sürdürülebilirliğini ciddi manada tehdit ediyor” dedi.
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, eylül ayı üretici ile market arasındaki fiyat farklılıklarını ve girdi fiyatlarını değerlendirdi.
Eylül ayında üretici ile market arasındaki fiyat farkının yüzde 252,9 ile en fazla maydanozda görüldüğünü belirten Bayraktar, maydanozu marul, domates, limon ve elmanın takip ettiğini ifade etti.
Ürünlerin üreticideki satış fiyatıyla market satış fiyatının arasındaki uçuruma dikkati çeken Bayraktar, eylül ayında markette 37 ürünün 27’sinde fiyat artışı, 10’unda fiyat azalışı, üreticide ise 28 ürünün 22’sinde fiyat artışı, 6 üründe fiyat düşüşü görüldüğünü belirtti.
“Arz fazlalığı patates ve kuru soğan fiyatlarını düşürdü”
Üretici ile market arasındaki fiyat değişimlerinin sebebini açıklayan Bayraktar, “Arz fazlalığı patates ve kuru soğan fiyatlarını düşürdü. Havuç fiyatındaki düşüşe talepteki azalma sebep oldu. Kuru kayısı arzındaki artış fiyat düşüşüne neden oldu. Sivri biber, domates, salatalık, patlıcan, kabak, marul ve taze fasulyede arzdaki azalma ürünlerin fiyatlarını yükseltti. Elma ve pirinçteki yüksek fiyat, ürünün yeni sezona ait olması ve maliyetlerinin artmasından kaynaklandı. Yeni sezonun başlaması ve TMO’nun açıkladığı alım fiyatı piyasada kuru üzüm fiyatlarını yükseltti” ifadelerini kullandı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) temmuz ayı için yayımladığı Girdi Fiyat Endeksi’nde yer alan mazot, gübre, elektrik, tohum, ilaç ve yem fiyat endekslerinin önemli ölçüde artış gösterdiğini vurgulayan Bayraktar, bu artışların, eylül ayında yüzde 158’i bulan üretici fiyat artışlarının sebebine işaret ettiğini belirtti.
“Üreticilerimizin maliyetlerini düşürmeden tüketicilerin ucuz gıdaya ulaşması mümkün değildir”
Mevcut girdi fiyatlarının üreticiyi sıkıntıya soktuğunu, bu fiyatlarla tüketicinin ucuz gıdaya ulaşmasının mümkün olmayacağını dile getiren TZOB Genel Başkanı Bayraktar, “Girdi fiyatlarının yüksekliği tüketicilere de yansıyor. Artan üretim maliyetleri fiyatları şişiriyor, bu da enflasyon olarak geri dönüyor. Üreticilerimizin maliyetlerini düşürmeden tüketicilerin de ucuz gıdaya ulaşması mümkün değildir. Avrupa’da ciddi bir gıda krizi baş gösteriyor. Onlar da bizim kapımızı çalmaya başladı. Gıda ürünlerinin ihracatını yasaklayarak sorunu çözemeyiz. Tarımsal üretici fiyatlarındaki artışların çok üzerinde seyretmeye devam eden tarımsal maliyetlerdeki artışlar, çiftçilerimizin gelirlerinin düşmesine sebep oluyor ve sürdürülebilir değildir. Bunu tersine çevirmek zorundayız. Kaldı ki, üreticilerimiz de maliyet artışlarını fiyatlara yeterince yansıtamıyor. Tüketiciye ucuz gıda ulaştırmanın, enflasyonu azaltmanın yolu üreticilerimizin desteklenmesinden geçiyor. Üreticilerimizi destekleyerek, morallerini yüksek tutalım. Üretimden kopmalarına izin vermeyelim” dedi.
Son bir yılda gübre fiyatlarında fazla artış olduğunu söyleyen Bayraktar, aynı artışın mazot, yem, elektrik ve zirai ilaç fiyatlarında da yaşandığını ifade etti.
“Üreticilerimizin bu girdi fiyatlarına dayanması mümkün değildir”
Bayraktar, şöyle devam etti:
“Üreticilerimiz yakında kışlık ekimlere başlayacak. Temel ürünlerimiz olan buğday, arpa ve kırmızı mercimek gibi ürünlerin üretiminde önemli ölçüde mazot ve gübre kullanılıyor. Üreticilerimizin bu girdi fiyatlarına dayanması mümkün değildir. Bu artışlar üretimin sürdürülebilirliğini ciddi manada tehdit ediyor. Mazot ve gübre desteklerinin ekim zamanı ayni ödenmesi doğru bir yaklaşımdır. Diğer yandan, mazot için fiyatın yarısı destek olarak verilse de, özellikle gübre için verilen destek yeterli değildir. Bu nedenle gübre desteklerinin gözden geçirilerek, önemli ölçüde artırılması gerekiyor. Üreticilerimizin geleceği görmelerini, üretimde kalmalarını sağlamak için girdiler makul fiyatlardan üreticilere ulaştırılmalı, girdi destekleri artırılmalı, ekimden önce destekler açıklanmalı ve en kısa sürede üreticilerimize verilmelidir.”