Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İktisadi İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mahmut Bilen kredi derecelendirme kuruluşlarının güvenilirliklerini zedelediklerini söyledi.
Son zamanlarda sık tartışılmaya başlayan uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları konusunda SAÜ İktisadi İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mahmut Bilen açıklamalarda bulundu. Küreselleşme denilen süreçle birlikte, sermaye piyasalarının serbestlik kazanması ve kambiyo kontrollerinin kaldırılmasının yanı sıra kredi derecelendirme kurumlarının öneminin artığını hatırlatan Doç. Dr. Bilen, zamanla ülke ekonomilerinin ve küresel piyasaların güveninin denetlemesi ve izlenmesi görevi bu kurumlara verilmiş gibi görünmektedir diyerek şöyle devam etti: “Bu kurumların nesnel kriterler çerçevesinde hiçbir çıkar çatışması ve çakışmasından uzak bir şekilde ekonomik ve politik riskleri dikkate alarak ülke ve küresel piyasaları izledikleri kabul edilmektedir. Bu kurumlar uzun tarihi geçmişleri içinde zaman zaman tartışılır hale gelmişlerdir. 2008 krizini öngörülememesi iktisatçılar arasında önemli bir tartışma konusu olmuştur ve kendi çıkarlarını bir tarafa koyup bütünüyle objektif kriterlerle kurumların ve ülkelerin kredi notunu tayin ettiklerine ilişkin bakış açısı tartışılmıştır.”
Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında bu kuruluşların bir biri ardına yaptıkları açıklamalarla gündeme geldiklerini hatırlatan Doç. Dr. Mahmut Bilen, Fitch, Standard and Poor’s ve Moody’s kuruluşlarının Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası “Türkiye’nin siyasi belirsizliği devam ediyor” mealindeki açıklamalarının şaşırtıcı olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası sürecin demokratik bir ülkede olması gerektiği gibi ilerlediğini belirten Doç. Dr. Mahmut Bilen, sanki olağanüstü bir belirsizlik varmış ve bu belirsizliğin ekonomide kalıcı etkileri olacakmış gibi tamamen genel geçer politik spekülasyonlarla bir ülkenin politik gündemi üzerinde belirleyici olma gayretlerinin, bu kurumların güvenilirliğini tartışma konusu yaptığını vurguladı. Son birkaç günlük gelişmelerin ve yeni başbakanın belirlenme sürecinin, bu kurumların dikkat çektiği politik riskler meydana gelmeden demokratik mekanizmalar işletilerek yeni kabine ve ekonomi yönetiminin belirleneceğini gösterdiğini söyleyen Doç. Dr. Bilen, borsada meydana gelen kayıplar ile dövizin yukarı yönlü hareketlerine gereğinden fazla anlam yüklenmekte olduğunu ifade etti. Doç. Dr. Bilen, “Türkiye’nin yakın çevresindeki jeopolitik riskler, Avrupa ekonomisinin içinde bulunduğu durum dikkate alındığında Türkiye ekonomisindeki istikrar ve büyüme başarısı ile kredi notunu olumsuz etkileyecek bir durum söz konusu değildir” diye konuştu.