Sakarya'da 17 Ağustos Marmara depremi sonrasında bir türlü yıkılmayan orta hasarlı binalar büyük tehlike oluşturuyor.
Marmara depreminden sonra Adapazarı merkezinde çok sayıda bina yıkılırken, ayakta kalan ve orta hasar raporu verilen binalar ise depremin üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen yıkılamıyor. Sakarya İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Hüsnü Gürpınar çok sayıda orta hasarlı ve çok katlı binanın bulunduğu Adapazarı Tığcılar mahallesine giderek incelemelerde bulundu. Orta hasarlı binaların kolonlarını, demir bağlantılarını ve inşaat özelliklerini yerinde gören Gürpınar, esnaf ve vatandaşlarla da görüştü.
Orta hasarlı binalar konusunda açıklamalar yapan Gürpınar, yıkılmayan orta hasarlı binaları muhtemel bir depremde patlayacak bombaya benzetti. Gürpınar, "Depremden sonra hasar tespitleri yapıldı. 3 tür görsel olarak yapılan hasar tespiti var. Bunlar ağır, orta ve az hasarlı şeklinde. Ağır hasarlı binalar deprem sonrası yıkıldı. Orta hasarlı binalar maalesef depremin üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen bir türlü yıkılamadı. Birer yıllık periyotlarla süreleri uzatılarak bu sorun 10 yıldır ilimizde devam ediyor. Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü'nden aldığımız verilere göre şu anda ilimizde bin 678 tane orta hasarlı daire var. Bunun 413 tanesi bu yıl içinde ruhsat almış. Yani geriye bin 250 tane çözümsüz bina var. 7269 sayılı afet kanunu bu binalarda iskana müsaade etmiyor. Bunlar, ancak onarım ve güçlendirme yapıldıktan sonra oturulmasına müsaade edilmelidir denen binalar. Ama biz ilimizde maalesef bu binaların 10 yıldır kullanımına müsaade ettik ve halen kullanılıyor. Bu binalar, önümüzdeki günlerde olabilecek bir depremde patlayacak bombadır" şeklinde konuştu.
Gürpınar, orta hasarlı binanın ötesinde bir de Sakarya'da asıl büyük problemlerden birisinin depremden önce yapılmış, depremi hasarlı veya hasarsız atlatmış çok katlı yapılar olduğunu belirterek söz konusu binaların muhtemel depremde büyük bir felakete sebep olacağını ileri sürdü. Gürpınar, "Bugün ilimizde 2007 yılında yürürlüğe giren mevcut deprem yönetmeliğine göre yeterli güvenliği olmayan binalar var. Bunlar birinci derece deprem bölgesinde olan ilimizde önümüzdeki günlerde büyük tehlikedir. Bu binaların mevcut deprem yönetmeliğine uygun, güvenli hale getirilmesi gerekir. Aksi takdirde önümüzdeki tarihlerde meydana gelebilecek bir depremde bu binalarda büyük bir felaket yaşayacağız. Bu anlamda genel idare ve belediyelerin bu binaların güçlendirilmesi ve mevcut deprem yönetmeliklerine uygun hale getirilmesi için yeterli desteği vermesi gerekir. Vatandaşlarımıza gerekli bilgilendirme yapılmalı ve önümüzdeki depremlerde güvenli bir şehirde oturmak adına bu yapıların bir an önce onarım ve güçlendirmesi yapılmalıdır" dedi.
Yasak olmasına rağmen insanların orta hasarlı binalarda oturduğunu, söz konusu binaların depreme hazır hale getirilmesi gerektiğini belirten Gürpınar şunları söyledi: "Orta hasarlı binalarda oturmak yasak. Maalesef oturanlar da var. Az hasarlı ve hasarsız dediğimiz binalar bunlar. Eğer güvenli bir şehir istiyorsak, bu binaların önümüzdeki tarihlerde olabilecek depremlere hazır olması gerekir. Hazır olması için de mevcut yürürlükteki deprem yönetmeliği şartları sağlanacak şekilde onarım ve güçlendirme gerekir. Aksi takdirde bu tür binalar potansiyel tehlikedir. Bu anlamda bizim bina bazında 3 bin, 4 bin adet binamız vardır."
Gürpınar, çözüm konusunda gelişmiş ülkelerin örnek alınması gerektiğini ifade ederek, "Çözüm inşaat sektörüdür. 2004 yılında bizim bir deprem şuramız toplandı. Deprem şurasında güvenli yapı yapma konusunda güzel kararlar alındı. Bu kararların uygulamaya geçmesi gerekir. Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Gelişmiş ülkeler depremle ilgili hangi yasaları nasıl çıkarıp yürütüyorlarsa aynılarını bizim de yapmamız lazım. Bizim inşaat sektöründe mühendisliğinden yapı sürecine kadar bir başıbozukluk var.
Depremden sonra bir yapı denetimi yasası çıktı. Yapı denetimi yasası 19 pilot ilde uygulamaya geçti. Fakat bu yasanın aksaklıkları görüldü. Maalesef aksaklıklar giderilmiyor. Yasa bütün ülkeye yayılmıyor. Şimdi eğer uygulama pilot ise belirli bir süreçte 10 yıldır bir pilot uygulama olmaz. Bir de müteahhitlik sektörünün bir yasal platforma oturtulup disiplin altına alınması gerekir diye düşünüyorum. Ülkemizde maalesef önüne gelen 300-500 TL kayıt ücreti vererek müteahhitlik yapıyor. Bunun önüne geçilmeli.
Yetkin mühendislik yasasının bir an önce meclisten çıkarak uygulamaya geçilmesi gerekir diye düşünüyorum" dedi.
Eski Belediye Meclis üyesi İmdat Akgünler ise orta hasarlı binalar konunda belediyelerin elinden bir şey gelmediğini öne sürdü. Akgünler, "Orta hasarlı binaların süre uzatımı söz konusu. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın kontrolünde olduğu için buna belediye olarak bir şey yapamıyoruz. Süre uzatımı sona erdikten sonra bu orta hasar onarımını yapmayan kişiler ya kendileri yıkması lazım ya da belediyelerin yıkması beklenmeli. Şu anda bu yetki belediyelerde değil. Belediyelerin burada eli kolu bağlı. Binayı görüyorsunuz. Benim karşısında yazıhanem var. Biz tedirginiz, herkes tedirgin, vatandaş geçerken tedirgin. Yani Allah korusun yarın herhangi bir depremde orası yıkıldığı zaman buradaki kişilerin mağduriyetlerini kim karşılayacak? Ben süre uzatımına karşıyım. Bunun bir an önce çözülmesi lazım. Deprem geçeli 10 yıl oldu" dedi.
Vatandaşlar da depremin üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen oturulan ve oturulmayan orta hasarlı binaların sürekli tehlike oluşturduğunu belirterek, "Depremi geçireli 10 yıl oluyor. Yolumuzun başında bir bina var. Polis, itfaiye herkes bıkmış durumda. Tinercisinden, şarapçısına kadar tutun heskes orda. Sadece sokağı değil, bir semti mahveden bir bina. Buna bir çözüm bulunması gerekiyor. Oturanlar var, oturmayanlar var binalarda. Bıktık bu enkaz yığınlarından. Allah göstermesin aynı bir deprem bir daha olursa Adapazarı diye bir şey kalmaz. Hala oturuluyor orta hasarlı binalarda. O zaman tam olur, kökten çözüm olur" şeklinde konuştu.