Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Teknoloji Fakültesi tarafından hazırlanan proje ile güvenlik güçlerinin bulunduğu bölgelerde insan hatalarından kaynaklanan aksaklıklar ortadan kalkacak.
SAÜ Teknoloji Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cüneyt Bayılmış’ın yürüttüğü proje üniversite - sanayi işbirliği ile hayata geçirilecek.
Etkili bir sistem tasarlanacak
Günümüzde bir bölgenin, yerleşkenin veya binanın güvenliğini sağlamak amacıyla geliştirilmiş birçok ileri teknoloji ürünü sistemler mevcut. Ancak gerek ekonomik şartlar gerekse sistemlerin etkinliği göz önüne alındığında özellikle askeri güvenlik bölgelerinde güvenliğin sağlanması için insan unsurundan vazgeçilemiyor. Halen askeri bölgelerin güvenliği yaygın biçimde askeri personel tarafından icra edilen nöbet sistemi ile sağlanmakta. Geliştirilen proje ile askeri güvenlik bölgeleri başta olmak üzere, güvenliği personelin icra ettiği nöbet sistemi ile sağlanan yerlerde nöbet görevinin daha etkin biçimde yürütülmesini sağlayacak yüksek güvenlikli, özgün ve maliyet-etkin bir sistem tasarlanıp uygulanacak.
Güvenliğin sağlandığı her yerde kullanılabilecek
Sistemin sadece askeri güvenlik bölgeleri ile sınırlı olmadığını vurgulayan Doç. Dr. Cüneyt Bayılmış şunları ifade etti, “Askeri güvenlik bölgeleri öngörülse de bu sistem kampüslerde, üniversitelerde, şirketlerde, kısacası güvenlik personeliyle güvenliğin sağlandığı her yerde kullanılabilecek bir sistem. Her yerde nöbet tutan güvenlik güçleri var. Nöbet anında yatabilir, uyuyabilir, bölgenin dışına çıkabilir, saldırı gerçekleşebilir. Bunları önlemek için gerçekleştireceğimiz bir teknoloji olacak. Bu iş için kullandığımız sensörleri daha önce yurtdışından temin etmiştik. Tanesini beş yüz liraya aldığımız sensörleri biz kendimiz yüz liraya üreteceğiz. Bu açıdan özgün ve çok daha uygun maliyetli bir teknoloji olacak” dedi.
Kişinin hareketlerini algılayabilecek
Gerçekleştirilecek sistem ile nöbetçi personelin bulunduğu konum, pozisyon, sağlık durumu ve ortam şartları uzaktan izlenebilecek. Böylece herhangi bir olumsuz durumda merkezdeki yönetici personel uyarılarak gerekli tedbirlerin alınması ve acil durum prosedürlerinin işletilmesi sağlanacaktır. Örneğin, nöbet esnasında en sık rastlanan olumsuzluk olan nöbetçi personelin uyuyakalması durumu ile karşılaşıldığında, bu durum nöbetçinin nabız sayısından ve pozisyonundan algılanarak gerekli işlemler yapılabilecek. Aradaki haberleşme şifreli olarak sağlanacağından dışarıdan herhangi bir girişim olmasına izin verilmeyecek. Üzerine takıldığı kişinin tıbbi bilgilerinin kayda geçirilip sürekli takip altında tutulabileceğini belirten Doç. Dr. Bayılmış, üzerine takılabilecek farklı algılayıcılarla ortam sıcaklığını, kişinin yürüyüp yürümediğinin de belirlenebileceğini söyledi.
Sistem, 3 temel üründen oluşacak
Kurulacak sistemin kullanıcı üzerinde ekstra bir ağırlık yapmayacağını söyleyen Bayılmış, “Üzerinde ağırlık olarak sadece iki adet kalem pil olacak. Nöbet tutanların da kısa süreli değişimleri sayesinde iletişim kopukluğu yaşanacağını düşünmüyoruz” diye konuştu.
Önerilen sistemin gerçekleştirilebilmesi için özgün donanımsal ve yazılımsal ürünler tasarlanarak bir araya getirilecek. Sistemin üç temel üründen meydana gelmesi düşünülüyor. İlk olarak nöbetçi üzerine yerleştirilecek portatif ve hareket kısıtlaması getirmeyen, istenen değerleri algılayarak baz istasyonuna radyo frekans haberleşmesi ile kablosuz olarak gönderecek özgün bir Kablosuz Algılayıcı Düğüm (KAD) tasarlanacak. Baz istasyonu KAD’dan gelen bilgileri merkeze iletecek. Son olarak da baz istasyonundan gelen bilgilerin algılanıp değerlendirildiği ve durumların görsel olarak izlenebildiği bir Merkezi İzleme Ünitesi (MİÜ) üretilecek. Yeni ve farklı özelliklerin de kolayca entegre edilebileceği bir yapıda tasarlanacak olan sistem farklı çevre ve ortam koşullarında çalışabilecek.