Celente: Türkiye'nin Geleceği Çok Parlak

ABD'de tahmin ve analizlerine çok itibar edilen Trend Araştırma Enstitüsü'nün kurucusu Gerald Celente ülkemizin geleceğiyle ilgili de tahminlerde bulundu. Ona göre, Türkiye'nin geleceği çok parlak. Büyük bir kültürel birikime yaslanması da Türkiye'nin en önemli şansı.

Amerika'nın en önemli trend tahmincilerinden biri olan Gerald Celente, kahve zincirleri henüz kurulmamışken "gurme kahve" trendini öngörmüş ve sosyal ağların yapacağı patlamaya daha 1993 yılında işaret etmişti. 1987 Borsa krizi öncesinde, 1991'de SSCB yıkılmadan önce, 1997'de Asya krizi ve 2007'de tut-sat krizi patlamadan önce de herkesi uyaran o olmuştu. ABD'de tahminlerine ve analizlerine en çok itibar edilen trend tahmincilerinden biri olan ve Trend Araştırma Enstitüsü'nün kurucusu Gerald Celente, yeni milenyumda değişecek trendler ve Türkiye'nin gelecekteki konumuna ilişkin soruları cevapladı.

Geçtiğimiz yıllarda henüz kahve zincirleri fikri bile ortada yokken, siz Starbucks gibi kahve zincirlerinin başarılarını öngörmüştünüz. Ekolojik ve organik ürünler için de benzer bir tahmininiz vardı ve bu ürünler de şu an pazarda önemli bir yere sahip. Peki ya önümüzdeki on yıllarda, 2000'li yılların yıldızı parlayan ürünleri veya alanları ne olacak sizce?

Hiç şüphesiz alternatif enerji olacak. Ama rüzgar, güneş, jeotermal ya da biyolojik yakıt değil. Bence çok daha devrim niteliğinde bir şey olacak, mesela sıfır nokta enerjisi ya da soğuk füzyon. Ben çok büyük bir enerji atılımı bekliyorum. Bence 21. yüzyılın gerçek 'oyun değiştiricisi' bu atılım olacak. Hatta ancak bu şekilde Ortadoğu'da bir durulma ihtimalinden söz edebileceğiz. Çünkü bu atılım gerçekleşirse insanların petrol için savaşmalarına gerek kalmayacak. Petrol artık eski önemini yitirdiğinde, işte en büyük değişiklik o zaman yaşanacak. Yeni bir Büyük Buhran'ı engellemenin tek yolu da bana kalırsa böyle bir değişimin gerçekleşebilmesi.

Geçen hafta Amerikan siyasi analiz şirketi Stratfor bir rapor açıkladı. Buna göre Ortadoğu'daki istikrarsızlık ve Afganistan'daki çatışmaların on yıl içinde hafiflemesi ve İran'ın da kontrol altına alınması öngörülüyor. Ama siz Ortadoğu ve Afganistan konusundaki öngörülerinizde en azından kısa vadede onlar kadar iyimser değilsiniz galiba.

Şu an Ortadoğu'da geçmişe oranla pek çok açıdan daha sert bir şiddet hüküm sürüyor. Afganistan'daki savaş da gittikçe alevleniyor ve Pakistan'ı da etkiliyor. Bu şartlar altında, devam eden bir savaş ve artan bir şiddetin içinden ileriye dönük olumlu öngörüler nasıl yapabiliriz? Bana kalırsa önümüzdeki yıl Ortadoğu ve Pakistan için durum gittikçe kötüleşecek.

Peki ya İran konusunda gelişmeler nasıl olabilir? Geçtiğimiz günlerde İran uranyum zenginleştirme programını başlattı biliyorsunuz.

İran, kimse için bir tehdit değildir. İran en son ne zaman bağımsız bir ülkeyi işgal etti söyler misiniz? Uranyum zenginleştirme programlarına gelince, neden başlatmasınlar ki? Diğer ülkelerin de uranyum zenginleştirme programları var.

Trend Dergisi'nin yeni sayısında dünya ekonomisinin geleceğine ilişkin pek de iyimser olmayan tahminlerde bulunuyorsunuz. 2010 yılında ekonomik iyileşmeden söz etmek mümkün olmayacak mı?

2010 yılında büyük bir ekonomik çöküş bekliyorum. Şu an örneğin ABD'de yüzde 10,6'lık bir bütçe açığı var. Alınan önlemler geçici çözümler, gerçek sorunu çözmüyor. Ekonomik iyileşme söylemleri sokakların gerçeğinden çok uzakta.

Peki, Türkiye, bu gelişmelerden nasıl etkilenir?

Herkes eşit oranda etkilenecek bana kalırsa. Ama şu var: Türkler ve Avrupalılar bireyler olarak zor zamanları nasıl atlatacakları konusunda deneyimliler. Ellerindekiyle geçinmeyi bilirler, geçmişteki tecrübelerinden dolayı. Amerikalıların ise bu konuda inanın bana hiçbir fikirleri yok. ABD'de kişi başına düşen borç miktarı çok yüksek. Bu borçları ödemenin de pek yolu yok gibi görünüyor.

AB ülkeleri için durum nedir peki, son dönemde Yunanistan'da yaşananları da düşünürsek?

AB üyesi ülkelerinin Euro'yu bırakıp kendi ulusal dövizlerine geri döndüğünü görebiliriz yakın gelecekte. Şimdi bu yavaş yavaş konuşulmaya da başlanıyor zaten. Biz Euro'ya geçiş süreci başladığından beri bunu söylüyoruz.

Ama "tek para birimi" AB entegrasyonunun en önemli öğelerinden biri. Bu durumda birliğin geleceği sizce tehlikede mi?

AB kim, biraz da ona bakmak gerekiyor. Bence AB öncelikle Fransa ve Almanya demek. Ama genişledikçe sorunları da artıyor. Euro dışında da sorunları var AB'nin. Jeopolitik sorunları örneğin ve bu çerçevede en önemli sorunlardan biri de sınırların kaldırılmasının etkileri. Afrikalı göçmenler konusunda geçen aylarda İtalya'da yaşananları gördük. Bana kalırsa sadece AB'de değil, gelişmiş ülkelerin tümünde büyük bir göç karşıtı hareket yaşanacak gelecek yıllarda.


Türkiye'nin AB üyesi olma ihtimalini nasıl görüyorsunuz peki?

Bunu yıllardır konuşuyoruz. Bu savaş özellikle Fransızlara karşı veriliyor yıllardır. Ama hâlâ gerçekleşmedi. Türkiye çok önemli bir güç. Bu, AB'yi korkutuyor elbette.

Türkiye'yi önümüzdeki on yıllarda küresel arenada nasıl konumlandırıyorsunuz?

Türkiye'nin geleceğini çok parlak görüyorum. Bunun en önemli nedeni de bence eski bir kültürü olması. Türkiye'nin ülke olarak hayata ilişkin, paradan daha önemli olan bazı şeyleri kavradığını düşünüyorum. Oysa Batı kültürüne bakalım örneğin, her şey sadece paranın etrafında dönüyor. Bu noktada medeniyet devreye giriyor. Asıl mesele medeniyet, sanat ve maneviyat olmalı.

Türkiye, bu neden le hâlâ zengin. Unutmayalım ki dünyanın en büyük imparatorluklarından birinin mirasçısı. Bu miras bir yere gitmedi. Hâlâ bu ülkenin sistemini zenginleştirmeye devam ediyor. Türkiye'nin devraldığı mirası önemsiyorum. Ve elbette aile değerleri, cemaat geleneği, bunlar da unutulmamalı. Geçmişi geleceğe taşımak, ondan kopmamak çok önemli bir vasıf. Bir toplumun asıl geleceği işte bunlarda yatıyor. Türkiye'nin kültürel çeşitliliği ve bu özelliğine sahip çıkması da gelecekte yıldızının parlaması açısından bence kayda değer bir etken.

Yani Türkiye'nin geçmişini geleceğe taşıyarak bu büyük ölçüde olumsuz olarak çizdiğiniz tablonun içinde parlayabileceğini düşünüyorsunuz.

Bir tür Rönesans'la diyelim. Yeniden doğma yani, geçmişin azametini alıp onu geleceğe taşımak. Ama maalesef dünyada zihniyetler o kadar para odaklı oldu ki artık, yaşamın temelleri, esasları unutuluyor. Bu nedenle kültür mirasını korumak bence gelecek için en büyük zenginlik olacak. Maddiyat üzerine oluşturulan kültürler çok daha kolay çökecekler bence.

Türkiye'nin uluslararası siyasi bir aktör olarak rolü hakkında ne söylersiniz?

Türkiye, Ortadoğu barışı konusunda önemli arabuluculuklar yaptı. Elbette bir arabulucu rolü oynayabilir. Türkiye'nin Ortadoğu gibi uluslararası sorunların çözümü açısından çok önemli bir rol oynayabileceğini düşünüyorum ve buna çok da ihtiyaç var. Zaten Ortadoğu sorunu gibi konularda Batı pek de dürüst bir aracı sayılmaz bana göre.

Gelecekte bizi neler bekliyor?

21. yüzyılın yıldızı alternatif enerji olacak. Petrol gelecekte önemini kaybedecek, petrol için yapılan savaşlar bitecek. Önümüzdeki yıl Ortadoğu ve Afganistan'da durum daha da kötüleşebilir. 2010 yılında ekonomik çöküş bekliyorum. İran, kimse için bir tehdit değildir. En son ne zaman bağımsız bir ülkeyi işgal etti? Önümüzdeki yıllarda gelişmiş ülkelerin çoğunda büyük bir göç karşıtı hareket yaşanacak. AB üyesi ülkeler Euro'yu bırakıp kendi ulusal dövizlerine geri dönebilirler.

Türkiye'nin geleceğini çok parlak görüyorum.

Türkiye'nin uluslararası sorunların çözümü açısından çok önemli bir rol oynayabileceğini düşünüyorum ve buna çok ihtiyaç var. ZAMAN

14 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]
67fd6bfdc110920ae8d02101818d8166@