Sakarya Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi 10.sınıf öğrencilerinden Oğuzhan Kaplan, Bursa Osmangazi Belediyesi’nin düzenlediği Liselerarası Mevlânâ Şiir Yarışması’nda Türkiye birincisi oldu.
Okuyan, yazan ve düşünen bireyler yetiştirmeye devam eden Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi’nin öğrencileri bir başarıya daha imza attı. 70 ilden toplam 470 kişinin katıldığı yarışmada rumuzla gönderilen eserler arasında Oğuzhan Kaplan’ın “Yakînâ” başlıklı şiiri birinci seçildi ve 5000TL ödüle lâyık görüldü.
Bursa Osmangazi Belediyesi’nin düzenlediği ödül töreni öncesinde ney dinletisi yapıldı. Dereceye giren öğrenciler ödüllerini şehrin önde gelen şairlerinden, yazarlarından ve yöneticilerinden aldı.
Dereceye giren öğrenciler:
Birinci – Oğuzhan Kaplan – Sakarya
İkinci – Ayşenur Taşdibek – Ankara
Üçüncü – Büşra Yavuz – Kastamonu
Mansiyon – Selvanur Demircan – Bursa
Mansiyon – İlknur Karahalil – Kastamonu
Mansiyon – Merve Taşkıran - Batman
Osmangazi Belediyesi Özel Ödülü – Açelya Bilgihan – Giresun
Mevlânâ Derneği Özel Ödülü – Melike Büşra Demiryürek – Ankara
Mevlânâ Derneği Özel Ödülü – Selin Şaşma – Karaman
Yarışmaya katılan 470 şiir arasından jürinin seçtiği 53 eser kitaplaştırılarak Türk edebiyatına kazandırıldı. Ödül töreninde dereceye giren tüm öğrencileri kutlayan Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, aynı zamanda tüm katılımcılara teşekkür etti. Tüm eserlerin bir emeğin ve düşüncenin eseri olduğunu ifade eden Dündar, “öğrencilerimiz için eğitim alanındaki çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.
Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi Öğrencisi Oğuzhan Kaplan’ın Türkiye 1.si seçilen şiiri:
Yakînâ
ا
Ne içindeyiz semâ’nın, gönül hazânından
Ne de uzağız muvakkit narların pür-sükût devranından
Yelkovan kuşlarının kanadında
bir tek kum
Sıkışıp kalmış okyanustan bir damla
akrebin kıskacında
Boynuna geçirilmiş bir zamanda
gizli zakkum
Ne rüzgârın esip götürdüğü güneşler hatırımda
Ne de hayâl katranıyla sarılmış çöl yuvamda
özlüyorum
ق
Yüz askeriyle kuşatıyor dağımı Yusuf
Altın zırhı ve şahin bakışı
Çiviliyor yıldızları
-kuf
dindiriyor suları
Yüz tane kumun raksı
Rüzgarın sırrına vâkıf
Kaf Dağı’ndan düşüyor Yusuf
elinde kimsesizlerin hırkası
Yakar sahih tenini dokununca kaftan
Hoş yaksa da korkar mıyız, ölüm gelse kaf’tan
ن
Her bir harfimde bahçeye intikal ve yıkım
Derken bir sesle çınlar kulağım
nun
Semâdaki kum tanelerini besliyorum
Hiçbir harf yıkmıyor ki tahammülümü
Yazmaktan beri görmüyorum mülkümü
intikâl ve yıkım
Hülâgü
nun
Anlık mektuplar semî elleriyle cânâna
Ah ki konuşsaydı bir zerre
kabûlü serde
Şems’ten bir parça
bilhassa
nun
ﻱ
Kuş tüylerinde ak
Gerilerde puslu hayâl yatak
Üzerinde yürüdüm –hülyâlar!
Her yanımda zaman kurdum
Sedefli güz-ellerle
Titretir pervâneleri özlemle
Perdeden her an gözüken dünyâlar
ياكينآ -son kelâm
Yakın olan
Dakukî’nin gemisine
Gözlerinden boşalan dualar ve hazân
İçlerinden birine
Tebriz güneşinin öğrettiği acı
Her biri sevapsız ve kıpkırmızı
-Denizlerden su geliyor tenine
tüm âlem dumanaltı…
Başlar semâ gönüllerde
Saatlerden bu saatte
Harflerim ellerimde
Ve her şeyin sonunda
Deldi geçti kalbimi ‘ا’
- ياكينآ