Sakarya Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof.Dr. Osman Çerezci, baz istasyonu, cep telefonu, radyo-tv ve telsiz vericileri ile yüksek gerilim hatlarından yayılan elektromanyetik radyasyonun nükleer radyasyon gibi etkili ve korkunç olmasa da maruz kalan beden üzerinde zaman içinde oluşturacağı etkilerin korkutucu olduğunu söyledi.
Çerezci, pilot il olarak seçilen İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya, Samsun ve Sakarya'da, elektromanyetik kirlilik konusunda 6 ay süren çalışmayla bölgelerin elektromagnetik kirliliği ile radyasyon oranlarınının ölçümünü yaptı. Hazırlanan raporda kirlilik kaynakları arasında yapılan risk sıralamasında, cep telefonları ve yüksek gerilim hatlarının 'çok çok riskli', radyo-tv vericilerinin 'oldukça riskli' baz istasyonlarının ise 'az riskli' olduğu belirtildi.
Araştırmada, ayrıca elektromagnetik kirlilik yapan unsurların insana verdiği zararlarda da incelendi. Televizyon, radyo, telsiz ve telefon vericilerine ait antenler ile evlerde kullanılan televizyon, bilgisayar, mikrodalga fırın, saç kurutma makinesi ve benzeri cihazların elektromanyetik radyasyon yaydığı ifade edilen raporda bunun insan sağlığı için büyük tehlike oluşturduğu vurgulandı.
Yüksek gerilim hatları ve trafoların yakında yaşayanların tehdit altında olduğunu vurgulayan Çerezci, ''Yüksek gerilim hatlarının, yakın çevresinde yaşayanlar için kanser riskini artırdığı biliniyor. Hamilelerde sıklıkla düşüklere neden olduğu, psikolojik rahatsızlıklar verdiği tespit edilmiştir. Arılarda üretkenlik ve bal üretiminde düşüş gözlenmiştir. Yüksek gerilim hatlarına yakın bölgede oturan insanların kansere yakalanma riskinde yüklü partikül ve iyonların önemli rol oynuyor. Yani yüksek gerilim hatları havada yüklü partiküller oluşturur ve bunlarda havadaki kirliliklerle bütünleşerek insanların nefes almasıyla iç bünyeye geçebilmektedir.'' diye konuştu.
Araştırmada bir radyo-TV vericisinin 1000 tane baz istasyonu gücünde sinyal yaydığını kaydeden Çerezci, İstanbul ve Ankara'daki verici antenlerinin insanların yoğun yaşadığı bölgelerde olduğunu hatırlattı.
CEP TELEFONUNA DİKKAT
Günümüzde en çok kullanılan cep telefonlarının da baş çevresinde mikrodalga etkisi yaptığını belirten Çerezci, şu uyarılarda bulundu:
''Herhangi bir nedenle her insan vücudunda kansere yol açabilecek özelliğe sahip hasarlı hücreler bulunabilir. Böyle bir insanın bu hasarlı hücrelerinin bir şekilde elektromanyetik alana; bilgisayar, cep telefonu veya elektrikli bir aletten gelen maruz kalması sonucu vücut bağışıklık sistemi bozularak, kanserin hızlı bir şekilde gelişmesine yol açacağı ifade edilmektedir. Birçok bilimsel raporda cep telefonlarıyla ilişkili olarak baş ağrısı, endişe, kısa süreli hatırlamada azalma, giderek artan kronik yorgunluk, deri uyuşukluğu, stres, görüş alanında daralma, kulak çınlaması gibi yaşam kalitesini düşürücü sağlık sorunları olabileceği belirtilmektedir. Cep telefonları elektromanyetik dalgaları alıp vererek iletişim sağlar. Yani hem radyasyon kaynağı hem de radyasyon alıcısıdır. Cep telefonu konuşması anında radyasyon kafatasından beyine doğru ilerler ve hücrelerle etkileşir.''
KORUNMA ÖNERİLERİ
Ülkemizde elektromagnetik kirliliğe sebep olan unsurlarla ilgili yasal bir düzenleme olmadığını hatırlatan Çerezci, kişinin kendi önlemini kendi almak zorunda kaldığını vurguladı. Çerezci, raporunda daha az elektromagnetik kirliliğe maruz kalmak için şu önerilerde bulundu:
"Elektremagnetik kirlilik riski en çok cep telefonunda bulunuyor. Mümkün olduğunca cep telefonunuzu az kullanın. Çocukların televizyona yakın oturmasını engelleyin. Başınız yatak odasında kablo ve prizlere yakın olacak şekilde uyumayın. Elektromanyetik dalga yayan mikro dalga fırın ve herhangi bir cihazın mümkün olduğunca uzağında bulunun. Camilerde elektrikle alttan ısıtma sistemlerini önceden çalıştırın. Cemaat camii içindeyken sistemi kapatarak, fişi mutlaka prizden çekin."
Radyasyondan korunmanın beslenmeyle yakından ilişkisi olduğunu belirten Çerezci: "Yüksek kalorili, özellikle kızartılmış gıdalar tüketmekten kaçınılmalı. Toksinleri bağlayarak vücudun korunmasında önemli rol oynayan elmadaki 'pektin' maddesinin alınması, brokoli, lahana, tere gibi yeşil sebze tüketimi, laktobalit içeren yoğurt çökelek gibi süt ürünleri, korunmaya etki eden faktörlerdendir."
ARAŞTIRMANIN SONUCU
Araştırmada Bursa ve Samsun'da radyo-tv vericilerinin şehir dışında olması sebebiyle, şehir içinde oluşturduğu elektromanyetik radyasyon seviyesi limitin altında kaldı. İstanbul, Ankara, Sakarya ve Antalya'daki ölçümlerde ise vericilerin yerleşim bölgelerine çok yakın olması dolayısıyla limitlere yakın seviyede kirlilik oluştuğu belirlendi.
Baz istasyonları konusunda 6 ilde bir kaç bölgede istisna hariç kamuoyunda infial ve endişeye yol açacak seviyede kirlilik görülmedi. Bunun da Telekomünikasyon Kurumu'nun yönetmeliğin tüm gereklerinin GSM operatörleri tarafından benimsenmesi için gösterdiği ısrarcı ve kararlı tavrının etkin olduğu ifade edildi. Şehirlerde tüm radyo ve tv vericilerinin tek bir yüksek kulede toplanması amacıyla kurulan ''Anten A.Ş'' projesinin gerçekleşmesi halinde, elektromanyetik kirliliğin azaltılmasına ve kontrolüne yönelik önemli bir gelişme sağlanacağı vurgulandı.