Büyükşehir Belediyesi Geleneksel Sanatlar İhtisas Merkezi Çini Eğitmeni Emsele Bal “Bizim amacımız Geleneksel Sanatlarımızı tekrar canlandırıp insanlara tanıtabilmek. Bir kişi bile sanatın herhangi bir kolunu sevse bizim için büyük bir kazanım. Çok şükür ki Büyükşehir Belediyesi’nin katkısıyla çok güzel sonuçlar alıyoruz” dedi.
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Geleneksel Sanatlar İhtisas Merkezinde çalışmalar devam ediyor. Hat, Ebru, Tezhip, Çini, Çamur Şekillendirme, Minyatür, Cilt ve Kaligrafi gibi branşların yer aldığı merkezde eğitimler usta sanatkârlar öncülüğünde gerçekleştiriliyor. Merkezde gerçekleştirilen çini eğitimi hakkında düşüncelerini paylaşan Sakarya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Emsele Bal, Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla çok güzel sonuçlar aldıklarını belirtti.
Sarayın vazgeçilmezi çini
Sakarya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Emsele Bal, “İlk örnekleri 7. yüzyılda ortaya çıkan çini Anadolu Selçukluları’nda hız kazanıp Osmanlı Devleti döneminde altın çağını yaşamıştır. Devletin gerilemesiyle beraber üretiminin sonlarına gelmeye başlamıştır. Çünkü 14 ve 15. yüzyıllarda sanat, sarayla doğru orantıda gelişmiştir. Saray, siyasi ve ekonomik olarak ne kadar rahatsa geleneksel el sanatları da o kadar rahat etmiştir. Geleneksel el sanatlarında önemli bir konuma sahip olan ‘Çini’ Osmanlı Devleti dönemi sanatının vazgeçilmezi olmuş, dönem tarihine yakından tanıklık etmiştir. Dönemin vazgeçilmezi olan çini kendine has motifleri ve güzelliği ile sarayın duvarlarını kişilerin günlük, süs ve hediyelik eşyalarını yüzyıllarca süslemiştir” diye konuştu.
Görüntüde gösterişten uzak sanat
Emsele Bal, “Günümüzde yaşam hiç kolay değil. Çok az kişinin hayatında stres atacağı, hoşuna giden ve ufkunu açan bir hobisi var. Gerçek olmayan sanal hayatlar, insanlar üzerinde hipnoz etkisi yaratmakta. Geleneksel El Sanatları merkezimize gelen vatandaşlarımız burada gerçek hayatın güzelliği olan sanatla karşılaştıklarında şaşırıyorlar. Daha sonra eğitim almak için çok geç kaldıklarını ifade ediyorlar. Bizim amacımız Geleneksel Sanatlarımızı tekrar canlandırıp insanlara tanıtabilmek. Bir kişi bile sanatın herhangi bir kolunu sevse bizim için büyük bir kazanım. Çok şükür ki Büyükşehir Belediyesi’nin katkısıyla çok güzel sonuçlar alıyoruz” şeklinde konuştu.
Geleneksel yöntemlerle sanat
“Çini çalışmalarımızda tamamen doğal malzemeler kullanıp geleneksel yöntemler uyguluyoruz. Ecdadımızın sanat anlayışı yolundan gidiyoruz. Malzemelerimizin özü toprak olduğu için toprakla hemhal olmak kursiyerlerimizi rahatlatıyor. Negatif enerjilerinden ve kötü düşüncelerinden arındırıyor. Bu da onları mutlu ediyor. Zaten çinilerde işlenen her motif ve renk bir anlam taşıyor. Motiflerimize bolca işlediğimiz lale, Allah kelimesi ile aynı harfleri taşıyor. Çininin ana rengi olan mavi, dinginliği ve sonsuzluğu temsil ediyor. Çünkü her varlık sonsuzluğa gider. Ve çini de tüm renkler mavi renginin tonlarından yansır.”
Paylaşım çok önemli
“Geleneksel El Sanatları kurslarına katılan kursiyerler paylaşımcı olmanın önemine varıyorlar. Çünkü sanat insanları bir araya getirir. Birlik ve beraberlik içinde ortaya çıkan ürünler daha kıymeti daha fazladır. Ortak paydada buluşup, birilerine danışarak iletişim kurarak üretmek bireyin öğrenme sürecini destekler. Daha geniş bir bakış açısına sahip olmasını sağlar.”
Aile gibi olduk
Geleneksel Sanatlar İhtisas Merkezi’nde Çini derslerine katılan Dilek Emir, “Arkadaşlarımın tavsiyesi üzerine kursa başvuru yaptım. Başlarda istemeyerek gelsem de şimdi buradan ayrılamıyorum. Hatta birden fazla kursa katılıyorum. Çünkü evde oturup boşa geçireceğimiz zamanı burada eğitim görerek daha kaliteli bir şekilde değerlendiriyoruz. Kendi emeğimizle her aşamasına şahit olduğumuz bir ürün çıkarmak bizleri mutlu ediyor. Günlerce bazen haftalarca tek bir ürün için uğraşıyoruz. Tıkandığımız yerde arkadaşlarımızla yardımlaşıyoruz. Burada aile gibi olduk. Çok şanslıyız. Tüm hanımlarımızı kurslara katılmaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı.