Diş sıkma hastalığı genellikle aceleci, aşırı sinirli, endişeli ve titiz insanlarda daha sık rastlanıyor. Hastalık, dişleri arasında kapanış bozukluğu olan kişilerde de büyük ölçüde stres dolayısıyla oluşuyor. Yetersiz beslenme, barsak parazitleri, alerji ve endokrin bozuklukları da hastalığa etken olabiliyor.
Diş sıkma alışkanlığının dişlerde sürtünmeye bağlı olarak aşınmaya, travma sonucu oluşan çatlaklar dolayısıyla diş kırılmalarına, dişetlerinde kızarıklığa ve dişeti çekilmelerine neden olduğunu söyleyen Sakarya Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi uzmanlarından diş hekimi Eda Yurtbay Hızır, rahatsızlığın genellikle geceleri görüldüğünü ifade etti. Hızır, "Diş gıcırdatma gündüzleri de görülebildiği gibi en fazla geceleri kişinin çevresindekileri rahatsız edecek boyutta gıcırtı sesi çıkarması şeklinde kendini gösterir. Bazı durumlarda hasta bu alışkanlığından habersizdir. Çevresindekiler tarafından uyarılır veya zamanla ağrılar ile kendini gösterir. Sıkma alışkanlığı dişlerde sürtünmeye bağlı olarak estetik problemlere, dişeti probleminin ilerlemesi durumunda dişlerde sallanma ve aşırı hassasiyete, gıcırdatmaya bağlı dişlerin yan yüzeylerine denk gelen yanak hizasında dokuların tahriş olmasına, aşırı yüklenme sonucu çiğneme kasları ve çene kemiği ekleminde ağrılara sebep oluyor. Bunun yanında başağrısı ve kulak ağrısı gibi olumsuzluklara neden olabiliyor. Bu tür rahatsızlığı olan kişiler ihmal etmeden önlemini almaları gerekmektedir" dedi.
Yetersiz beslenme, barsak parazitleri, alerji ve endokrin bozuklukları yanında barsakların dolu olmasınında diş sıkmaya etken olduğuna dikkati çeken Hızır, şunları söyledi: "Eğer barsaklar dolu ise gerginleşen barsak duvarından kalkan uyarılar beyinde sindirim kanalının faaliyetini başlatıyor. Bunun sonucunda barsak kasılması artıyor ve sindirim enzimleri salgılanıyor. Buna paralel olarak mide asidi ve tükrük akışı çoğalıyor. Çiğneme kasları kasılıyor ve daha kolay kasılır hale geliyor. Böylece diş gıcırdatmaya neden olabiliyor."
Hastalığın semptomatik tedavisinde diş hekimleri tarafından yapılan ve gece plağı diye adlandırılan bir plağın kullanıldığını anlatan Hızır, bu tedavinin tek başına yeterli olmadığını kaydederek hastanın stres terapisi görmesinin şart olduğunu dile getirdi. Hızır, sözlerini şöyle sürdürdü: "Geceleri uyumadan önce dişlerin çiğneyici yüzeyleri üzerine geçirilen bir plak kullanılıyor. Plak yardımı ile hastanın dişlerindeki aşınmaların engellenmesi sağlanır ve bu alışkanlıktan vazgeçmesi hedeflenir. Ancak tek başına splint tedavisi yeterli değildir. Esas olarak hastanın stres terapisi görmesi ve stresten kurtulması şarttır. Bunun yanında kas gevşetici ilaçlar, hatalı yapılmış dolgu ve protezlerin yenilenmesi, eksik dişlerin yerine protez uygulamaları da gerekebilir."
Cihan