Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Merkezi ile Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği işbirliğiyle kurulan Deprem İzleme ve Araştırma Merkezi (DİVAM), 2012\'den bu yana 2\'nin üzerinde 132 sarsıntı kaydetti.
SAÜ Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Levent Gülen, İzmit ve Düzce depremleri sonucunda 17 bin üzerinde vatandaşın hayatını kaybettiğini hatırlattı.
Binlerce binanın yıkıldığını, kimisinin ağır hasar gördüğünü kaydeden Gülen, bunun ülke ekonomisi üzerinde çok büyük etkileri olduğunu vurguladı.
Gülen, Türkiye\'nin deprem bölgesi olduğunu, depremin unutulmaması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Depremlere karşı önlem almamız gerekiyor. 1999 depremleri Türkiye için gerçekten milat oldu. Bu depremlerden sonra birçok çalışma yapıldı. Deprem Yönetmeliği değiştirildi, çok fazla çalışma yapıldı. Bugün 1999\'a oranla çok daha iyi konumdayız. Halkımızın deprem bilinci önemli ölçüde arttı, çok bariz gözlemliyoruz. Binaların kalitesinde çok önemli gelişmeler oldu fakat hala eksiklerimiz var. Bunları bir an evvel tamamlamamız gerekiyor.
Örneğin, depremden 15 yıl geçmesine rağmen, maalesef bugün hala Adapazarı\'nda Acil ve Afet Koordinasyon Merkezi bulunmamakta. İzmit, depremi müteakiben böyle bir merkezi oluşturdu. Bugün gerek Adapazarı gerekse Düzce\'de böyle bir merkez maalesef yok. Biz bu konuda çalışmalar yaptık ve 2 yıl önce projemizi sunduk, uygun yer seçimini ve tasarımlarını yaptık fakat henüz gerçekleşmiş değil. Bunun ivedilikle gerçekleştirilmesi, en büyük arzularımızdan birisi."
SAÜ Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği bölümü bünyesinde 2012 yılında Deprem İzleme ve Araştırma Merkezi (DİVAM) kurulduğuna dikkati çeken Gülen, orada elde edilen ölçümlerin merkeze iletildiğini, bu merkezde geniş bantlı ve kuvvetli yer hareketlerini ölçen iki istasyon olduğunu anlattı.
Kuzey Anadolu Fay Hattı\'nın hemen Sapanca Gölü\'nün ortasından geçtiğine işaret eden Gülen, o nedenle iki tip cihazın istasyonda bulundurulması gerektiğini söyledi.
Gülen, "Bu istasyonumuz sayesinde gerek bölgemizde çok küçük ölçekli depremleri ölçebiliyor gerekse global ölçekte, yani dünyanın herhangi bir yerinde ,Japonya, ABD olsun, çok uzaklarda meydana gelen büyük depremleri gayet güzel saatli şekilde kaydedebiliyoruz" şeklinde konuştu.
"İstasyonumuzun kuruluş tarihinden itibaren Adapazarı ve yakın civarında deprem büyüklüğü 2\'nin üzerinde olan 132 deprem kaydettik" diyen Gülen, elde edilen kayıt ve çözümleri, web sitesinde yayımladıklarını dile getirdi.
Gülen, istasyonun Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Merkezi\'yle ortaklaşa kurduklarına dikkati çekerek, elde edilen verilerin uydu vasıtasıyla Kandilli\'deki merkeze de iletildiğini kaydetti.
İstasyonu veri toplamak ve bilimsel araştırmalar yapmak amacıyla kurduklarına işaret eden Gülen, aynı zamanda öğrenci yetiştirdiklerini, bu istasyonu eğitimlerde de kullandıklarını, deprem bilimi konusunda pratik yapmalarının sağlandığını vurguladı.
"Türkiye\'de büyük deprem olacak"
Yer bilimlerinde "geçmiş, geleceğin anahtarıdır" düşüncesinin hakim olduğunu aktaran Gülen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçmiş tarihe baktığımızda İstanbul ve civarında Kuzey Anadolu Fay Hattı boyunca çok büyük depremler olmuştur ve gelecekte de olacaktır. Bu konuda birçok bilimsel araştırmalar var. Benim yaptığım araştırma ve bulgulara göre evet, deprem olacak ve bunun haricinde yabancı bilim uzmanlarının yaptığı çalışmalar da aynı sonucu gösteriyor ancak bugünkü sismoloji bilimi, depremin zamanını maalesef öngöremiyor."
Gülen, Türkiye\'de her zaman deprem olabileceğini, hazırlıklı olunması gerektiğini kaydederek, deprem açısından en tehlikeli iki noktanın Erzincan ve Adapazarı olduğunu vurguladı.
Adapazarı\'nın özellikle zemin açısından çok kritik bölgede olduğuna dikkati çeken Gülen, "Gevşek ve zayıf zemine sahip. 1999, 1957, 1967 depremlerine dikkat edecek olursak, bunların merkez üslerinin hiçbirisi Adapazarı\'nda değil. Dolayısıyla binaları ne kadar sağlam yaparsak yapalım, bunun bir ögesi de zemindir, zeminin de sağlam olması lazım. Yer bilimlerinin ortaya koyduğu gerçeklerin de çok iyi incelenmesi lazım" diye konuştu.
Sadece binaların sağlam olmasının depreme hazırlıklı olunduğunu göstermediğine işaret eden Gülen, oturulan mekanların da depreme hazır olması gerektiğini, gardırobun duvara sabitlenmesi gibi konuların oldukça önemli olduğunu sözlerine ekledi.