DP İl Başkanı Mehmet Mangıroğlu, “Enerji gelecekteki en büyük sorunumuz” dedi.
Türkiye’de çevreye duyarlı güçlü bir enerji politikasını var etmeden, ülkemizi çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmanın mümkün olmadığını belirten Mangıroğlu, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
Türkiye’de AKP iktidarı döneminde enerji alanında atılan yanlış adımlar, istenilen sonucu vermediği gibi, sorunun daha da içinden çıkılmaz, kronik bir hal almasına yol açmıştır. Doğalgaz ve petrol açısından enerjide dışa bağımlılık % 80'lere dayanacaktır.
AKP iktidarı süresince, Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi iktidarlarının ülkeye en büyük hediyesi olan dev hidroelektrik projelerinin devamının getirilmemesi, ülkeyi enerji anlamında karanlık günlerin beklediği kaçınılmaz gerçektir.
AKP, ne Türkiye’nin yeraltı enerji kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı için sistemli politikalar geliştirmiş, ne de yeni maden alanlarının tespiti ve işletilmesi için gerekli adımları atmıştır. Türkiye’nin, zengin linyit, bor ve toryum rezervleri AKP döneminde atıl bırakılmıştır. Milli bir madencilik politikası geliştirmeyen AKP, yeraltı kaynaklarımızın yabancılara devrinin hukuksal yollarını aramak konusunda son derece cömert davranmıştır. 21. yüzyıla damgasını vuracak olan hidrojen enerjisi alanında, gerekli araştırma geliştirme çalışmalarının yanından bile geçmeyen AKP, Türkiye’yi enerjide dışa bağımlılığa mahkûm etmiştir.
Türkiye’nin enerji bakımından jeostratejik konumu Türkiye’yi Nabucco Projesi kapsamında çok önemli bir konuma getirmektedir. Ancak şuan ki haliyle Türkiye AB’nin kendisine öngördüğü geçiş/transit ülke rolü oldukça sınırlı bir işlevi ifade etmektedir.
Türkiye toplam boru hattının 4/3’üne sahip olmasına rağmen zayıf politika izlemiştir. (Gazı hiçbir ayrıcalık sahibi olmadan hudutta almasına, antlaşmaya taraf diğer ülkelerde iki çıkış noktası verilmesine karşın Türkiye’ye sadece bir çıkış verilmesi gibi)
Türkiye konumunun sağladığı tüm bu avantajına 3300 Km boru hattının yaklaşık 2000 Km'sinin Anadolu topraklarından geçiyor olmasına rağmen – neden bilinmez- bu ’50 yıl’ vadeli antlaşma ile kendisini bir ‘ara geçiş/transit ülke’ konumuna indirgeyip, alması gereken hakları bir kenara itmiştir.
AKP’nin, enerji piyasasını rekabetçi ve liberal bir alan hale getirecek düzenlemeleri yapmaması, vatandaşımızın evinde ve müteşebbisimizin dükkânında, fabrikasında, köylümüzün tarlasında pahalı enerji kullanmasının temel sebebidir.
Küresel ısınmanın çağın felaketi olarak ortaya çıktığı bir dönemde, bu olgunun Türkiye’ye muhtemel etkilerini ortadan kaldırmaya matuf hiçbir adım AKP döneminde atılmamıştır.
Türkiye’de barajlar kurmak suretiyle hidroelektrik potansiyelini hayata geçiren Demokrat Parti, büyük bir devrim niteliğindeki, elektriğin rüzgâr ve güneşten üretilmesine yönelik her türlü adımı atacaktır. Türkiye’de bu alanın geliştirilmesinin önünde hiçbir teknik, ticari ve kaynağa yönelik sorun bulunmamaktadır. Tek sorun çevre duyarlılığı bulunan ve milli bir enerji politikasını benimsemiş olan iktidarın eksikliğidir. Bu iktidarı milletimizin desteğiyle Demokrat Parti kuracaktır.