Çok satanlar listesinin ilk sıralarından hiç düşmeyen, okuyucusunu meraklandırıp farklı zihniyetleri tasavvur ettiren ve bittiğinde büyük bir hüznü kalpte bırakan Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali\'nin en asil romanlarından biridir.
Her dönem okuyucu bulan Kürk Mantolu Madonna, aslında bizleri kalp üzerinde tefekkür yapmaya da sevk eder. Sabahattin Ali\'nin güçlü kalemi ve geniş idraki, romandaki olayların veriliş biçimini de etkiler. Okuyucu, bu kurgunun bünyesinde, kendini adeta kitabın bir karakterinde bulur.
Kitapta öyle satırlar var ki durup kendimizi ve çevremizi düşünmemizi ister. Bu satırlarda, hayat üzerine büyük bir sorgu yumağı ile karşılaşırız.
İşte Kürk Mantolu Madonna\'dan bir alıntı:
"... Bu insanlar dünyada nasıl yaşamak lazımsa öyle yaşıyorlar, vazifelerini yapıyorlar, hayata bir şey ilave ediyorlardı. Ben neydim? Ruhum, bir ağaç kurdu gibi beni kemirmekten başka ne yapıyordu? Şu ağaçlar, onların dallarını ve eteklerini örten karlar, şu ahşap bina, şu gramafon, şu göl ve üzerindeki buz tabakası ve nihayet bu çeşit çeşit insanlar hayatın kendilerine verdiği bir işi yapmakla meşguldüler. Her hareketlerinin bir manası vardı, ilk bakışta göze görünmeyen bir manası..."