Petrol ve doğalgazda olağanüstü düşüşler olmazsa "Maliyet Bazlı Fiyat Mekanizması" çerçevesinde 1 Ekim'de elektriğe yeni bir zam dalgasının geleceği bildirildi.
İSMMMO raporunda, anımsanırsa yüzde 22'lik zammın arkasından yapılan açıklamalar, "biriken maliyetlerin" tamamının yansıtılmadığı yönündeydi. Bu nedenle 1 Ekim'de yeni bir zam olasılığı halen yüksek bir ihtimal olarak duruyor. "Petrolde ve doğalgazda olağanüstü düşüşler olmazsa, mekanizma yukarıya doğru işleyecek görünüyor." denildi.
1 Temmuz'da çıkan Yüksek Planlama Kurulu kararı ile petrolde olduğu gibi elektrikte de otomatik fiyat mekanizması başladı. Bu sistemle birlikte "Maliyet Bazlı Fiyat Mekanizması" da uygulamaya geçti. Buna göre artık enerji KİT'leri uygulayacakları yeni tarifeleri belirlerken maliyetlerindeki değişimler ile yıl sonuna yönelik revize makro ekonomik gösterge varsayımlarını da kullanacak. Bunlar arasında döviz kuru, petrol fiyatı, TEFE ve TÜFE gibi göstergeler de bulunuyor. Bu varsayımlar, aylık olarak Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Müsteşarlığı tarafından ilgili enerji KİT'lerine bildirilecek.
"1 Ekim yeni bir zam ayı görüntüsünde"
İSMMMO raporunda, 1 Temmuz'da uygulamanın başlaması ile yüzde 22'lik bir elektrik zammı ile karşılaşıldığı, uygulama ile bundan sonra fiyatların 1 Temmuz, 1 Nisan ve 1 Ekim olmak üzere yılda üç kez belirleneceği belirtildi. Raporda, sistemin özü gereği maliyetlerin yükselmesi halinde elektrik fiyatlarının artması, düşmesi durumunda ise elektriğin ucuzlamasının gerektiğine dikkat çekildi.
Otomatik fiyat uygulamasının eleştirildiği raporda, "Buna örnek olarak da akaryakıttaki otomatik fiyat mekanizması gösteriliyor. Ancak akaryakıtta fiyatı uluslararası piyasadaki fiyata endeksli olduğu, elektrikte ise fiyatı belirleyici birçok unsur olduğu unutuluyor. Anımsanırsa yüzde 22'lik zammın arkasından yapılan açıklamalar, 'biriken maliyetlerin' tamamının yansıtılmadığı yönündeydi. Bu nedenle 1 Ekim'de yeni bir zam olasılığı halen yüksek bir ihtimal olarak duruyor. Petrolde ve doğalgazda olağanüstü düşüşler olmazsa, mekanizma yukarıya doğru işleyecek görünüyor." denildi.
"Enerjide ciddi yatırım yok"
Raporda, dünyada ham petrol ve doğalgaz fiyatlarında artış yaşanırken, Türkiye'nin en büyük talihsizliğinin bu döneme 'yatırımsız yakalanması' olduğunun altı çizilerek, "Son beş yıla bakıldığında Türkiye'de elektrik üretimi için yapılan yatırım miktarı yılda 200-300 megavatı geçmiyor. Oysa Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in sık sık belirttiği gibi Türkiye'nin 2020 yılına kadar 120 milyar dolarlık enerji yatırımına ihtiyacı var ki bunun 100 milyar dolarlık bölümü elektrik sektörü için gerekli. Türkiye yılda yaklaşık 2.5-3 milyar dolarlık yani 2.5-3 bin megavatlık yatırıma ihtiyaç duyuyor." açıklaması yapıldı.
Türkiye'nin son 5 yılda adı konulduğu halde enerji sektörüne yatırım yapamamasının nedenlerinin başında kamunun bu alandan çekilmesine paralel özel sektörün özendirilmemesinin geldiği belirtilen İSMMMO raporunda, "2001 yılında çıkarılan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile kamu elektrikte yatırımcı olmaktan çekildi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (EPDK) da kurulması ile yatırım alanı özel sektöre bırakıldı. Ancak bu dönemde elektrik fiyatlarının baskılanması yatırımcının 'elektrik fiyatı gerçek maliyetleri yansıtmıyor' kaygısı yaşamasına neden oldu. EPDK'dan alınan lisanslar bir türlü hayata geçmedi. Bu sırada hem kaynak yokluğu hem de özel sektörü ürkütmemek için kamu da yatırımcı olarak sahneye çıkmadı. Türkiye'nin kurulu gücü 2003 yılından bu yana oldukça sınırlı artış gösterdi." ifadeleri kullanıldı.
"Maliyetler paylaştırılmalı, tasarrufa gidilmeli"
Türkiye'nin 1990'lı yılların sonunda karanlık korkusu ile verilen alım garantileriyle yap-işlet (Yİ) santralleri ile tanıştığı 2000 yılından 2003 yılına kadar arka arkaya açılan bu santrallerle 26 bin 125 mw seviyesinde olan kurulu güç, 2003 yılına gelindiğinde 35 bin 564 mw'ya kadar ulaştığına vurgu yapılan raporda, alım garantili ve 'yıllardır tartışmalı olan' bu santrallerden sonra büyük çaplı bir yatırımın yapılamadığı kaydedildi.
Elektrikte çözümün maliyeti paylaştırmak ve tasarruf olduğuna işaret edilen raporda, "Herkesin elektriğin artık 'bulunması zor ve pahalı' bir ürün olduğunu anlaması gerekiyor. 'En pahalı elektrik olmayan enerjidir' anlayışından yola çıkarak mutlaka bilinçli tüketim ve tasarruf gündeme gelmeli. Burada her vatandaşa ve sanayiciye düşen her birim 'elektriği nasıl daha verimli kullanabilirim'in gayreti içinde olmak. Elektrik zamları aslında bunu artık bir gönüllülükten çok zorunluluk haline de getiriyor." açıklaması yapıldı.
"Elektrik kaçağı için özel tedbirler gerekli"
Yılbaşından bu yana elektrik faturalarının yüzde 40-45 oranında arttığının belirtildiği raporda, diğer yapılması gereken şeyin de enerjide bir an önce yerli kaynaklara dönülmesi önerildi. Raporda, "Türkiye'nin suyu, rüzgârı ve güneşi artık çok değerli. Doğalgaza dayalı enerji politikasından vazgeçilerek yerli kaynakların en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Türkiye'de özellikle kamunun elinde bulunan elektrik santralleri çok yaşlı. Bu santralleri rehabilite ederek 2 milyar kilovat saatlik üretim artışı sağlamak mümkün. Kamu bu anlamda 426.7 milyon YTL harcayarak elindeki 519 santralden 337'sinde rehabilitasyona gitti ve bu sayede yüzde 5.3'lük bir verimlilik sağladı. Tamamı bittiğinde yüzde 13.9'luk bir verimlilik mümkün olabilecek. Bu da yaklaşık 2.2 milyar kilovat saatlik bir üretim artışı demek." denildi.
Acilen kamu ya da özel sektörün işbirliği ile rehabilitasyon aşamasının başlaması gereği vurgulanan raporda elektrik kaçağının yüzde 80'e ulaşan yerler ile Türkiye genelinde yüzde 14.8'lere ulaşan elektrik kaçağının yüzde 10'lara çekilmesi için özel tedbirler alınması istendi.
"Vergi payları düşürülmeli"
Raporun sonunda Türkiye'de sanayide kullanılan doğalgaz fiyatının yüksekliği açısından OECD ülkeleri arasında Macaristan'dan sonra ikinci ülke konumunda bulunduğuna dikkat çekildi. Raporda, "Bu durum sanayinin rekabet gücünü zayıflatıyor. Sanayinin kullandığı doğalgazın fiyatı içinde verginin payı yüzde 19,5, elektrik fiyatı içindeki vergi payı da yüzde 18,5'i buluyor. Vergi payının azaltılması kısa ve orta vadede işletmelere soluk aldırabilir." ifadeleri kullanıldı.