Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Sağlık Yüksekokulu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nursan Çınar emzirmenin, çoğumuzun belki de hiç duymadığı başka bir yönüne dikkat çekti.
Emzirmenin çevreye olan faydasına dikkat çeken Doç. Dr. Nursan Çınar, yapay bebek sütlerinin ve işlenmiş bebek mamalarının üretim, dağıtım ve kullanımın her aşamasında ekolojik hasar oluşturan yenilenebilir olmayan ürünler olduğunu dile getirdi.
Doç Dr. Çınar; “Biberonla bebek beslenmesi daha fazla orman kaybı, toprak erozyonu, hava kirliliği, iklim değişiklikleri ve kaynakların israfı demektir. Buna karşın emzirme benzersizdir, çevre dostudur. Kirliliğe sebep olmaz ve insan yaşamı için ilk ve en eksiksiz gıda sağlamasıyla, insanlığın kendini nasıl devam ettirebileceğinin en iyi örneğidir “ diye konuştu.
Emzirmenin atıkları azalttığını vurgulayan Çınar; “Yapay mamalar için birçok fosil yakıt tüketilerek ve plastik ambalajlar kullanılarak çevreye zarar verilmektedir. Emzirmede, şişelere, kutulara, bunların paketlerine, etiketlere ihtiyaç yoktur. Piyasadaki biberonların çoğu plastik içerir. Plastik de önemli bir kirleticidir. Emziren anneler bir süre adet görmeyeceği için, tampon, ped, ağrı kesici ihtiyacı ile birlikte bunların oluşturacağı atıklar azalır. Anne sütü daha iyi sindirileceği için, bebeklerde dışkı az olur dolayısı ile daha az bez değiştirilir” ifadelerini kullandı.
Anne sütünün karbon emisyonunu azalttığını belirten Doç. Dr. Çınar, “Bebek mamaları fabrika ortamında üretilir. Üretim için hammadde, paketleme malzemesi ve bunların sevkiyatının yapılması gerekir. Birçok ülke dünyanın diğer ucundan bebek maması ve biberon gibi ürünler getirtir. Bu, büyük yakıt harcanması anlamına gelir ve her yerde hava kirliliğine katkıda bulunur. Bu malzemelerin geri dönüşümü de enerji tüketir. Ayrıca mama hazırlamada suyun ısıtılması gerekir ki bu da enerji harcanmasına ve çevreye karbon salınmasına yol açar” dedi.