Enerji, Küresel Gücün İnsafına Bırakılamaz
Kamu Sen'e Bağlı Türk Enerji Sen'in Özelleştirme Açıklaması;
1 Temmuz 2008 tarihinden itibaren konutlarda kullanılan elektriğe yüze 21, sanayide kullanılan elektriğe ise yüzde 22 oranında zam yapılmış bulunmaktadır.
Böylece 1 Ocak’ta yapılan yüzde 19,5 lik artış ile birlikte son altı ayda elektriğe TOPLAM % 40 ZAM UYGULANMIŞ olup, özelleştirme ile gelecek zamların önü ve arkasının kesilmeyeceği anlaşılmaktadır.
Elektrikte Temmuz zammı uygulandığı gün, Türkiye’nin Stratejik sektörlerinden biri olan Elektrik Dağıtımında iki bölgenin dağıtım ihaleleri yapıldı.
Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş ( EDAŞ ), Sabancı – Verbund OGG (ortak girişim grubu) Başkent bölgesinin dağıtım ihalesini 1.225 milyon dolarla aldı.
Sedaş ( Sakarya, Bolu, Düzce ve Kocaeli’ni ) kapsayan bölgeyi % 100 hissesini blok satış yöntemi ile en yüksek teklifi veren Akenerji, Akkцk Grubu ile Зek Cumhuriyeti elektrik üretim ve dağıtım şirketi CEZ ortaklığı olan, Akcez 600 milyon ABD dolarla aldı.
İhalelerin yabancı ortaklık yapısına sahip olan firmalarda kalması dikkatimizi çekmiştir. Bu özelleştirilmelerde akıl ve mantık izne çıkmış, çünkü bu yönde daha önceki AKTAŞ ve ÇUKUROVA gibi özelleştirmeler özel sektörün enerjiyi nasıl yöneteceğini göstermiştir.
Dünyada savaşlara neden olan enerjinin, üretim, iletim ve dağıtımının devletin elinde olması gerektiğinden uygulanan yanlış politikalar sonucu dışarı bağımlılığın 1970’ler de % 26 lar da iken, bu gün % 73'lere çıkması ülkemiz geleceği açısından tehlike çanlarının çalmasına neden olmaktadır. Bu yüzden stratejik sektör olan enerjinin özelleştirilmesine Türk Enerji-Sen olarak karşıyız.
Dışa bağımlılığı artıran doğalgazla elektrik üretiminden uzaklaşarak akarsularımızla, güneş, rüzgar, jeotermal ve nükleer enerji gibi kaynak çeşitlendirilmesine gidilmelidir.
Hidroelektrik enerji potansiyelinin yüzde 65 ini, Güneş enerji potansiyelinin yüzde 95 ini, Jeotermal enerji potansiyelinin yüzde 80’ini kullanamamaktayız.
Bu alan devlet denetiminde bulunmalı ve planlı bir şekilde yönetilerek dışa bağımlılık ortadan kaldırılmalıdır.
Ülkemizin reel sektör kuruluşları olan Tekel, Şeker, Telekomünikasyon Şirketleri, limanlar, otoyollar ve Enerji Dağıtım Şirketleri çılgınca satılmaktadır.
Herhalde bunlar tarihe satanoğulları olarak geçmek istiyorlar. Ekonomimiz Küresel Sermayeye peşkeş çekilmektedir. Ekonomik bağımsızlığı olmayan ülkelerin bağımsız kalmaları da mümkün değildir. Daha önceki uygulamalardan ders alınması gerekir. Ancak Tarih tekerrürdür derler, ders alınsaydı tekerrür eder miydi? Sorusunu soramadan edemiyoruz. Her şeye rağmen stratejik sektör olan elektrik üretim, iletim ve dağıtımın özelleştirilmesinden vazgeçilmesini istiyoruz. Çalışanların hakları için üretimden gelen güç de dahil olmak üzere Hukuki ve yasal çerçevedeki her türlü eylemi başlatacağız.
1 Temmuz 2008 tarihinden itibaren konutlarda kullanılan elektriğe yüze 21, sanayide kullanılan elektriğe ise yüzde 22 oranında zam yapılmış bulunmaktadır.
Böylece 1 Ocak’ta yapılan yüzde 19,5 lik artış ile birlikte son altı ayda elektriğe TOPLAM % 40 ZAM UYGULANMIŞ olup, özelleştirme ile gelecek zamların önü ve arkasının kesilmeyeceği anlaşılmaktadır.
Elektrikte Temmuz zammı uygulandığı gün, Türkiye’nin Stratejik sektörlerinden biri olan Elektrik Dağıtımında iki bölgenin dağıtım ihaleleri yapıldı.
Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş ( EDAŞ ), Sabancı – Verbund OGG (ortak girişim grubu) Başkent bölgesinin dağıtım ihalesini 1.225 milyon dolarla aldı.
Sedaş ( Sakarya, Bolu, Düzce ve Kocaeli’ni ) kapsayan bölgeyi % 100 hissesini blok satış yöntemi ile en yüksek teklifi veren Akenerji, Akkцk Grubu ile Зek Cumhuriyeti elektrik üretim ve dağıtım şirketi CEZ ortaklığı olan, Akcez 600 milyon ABD dolarla aldı.
İhalelerin yabancı ortaklık yapısına sahip olan firmalarda kalması dikkatimizi çekmiştir. Bu özelleştirilmelerde akıl ve mantık izne çıkmış, çünkü bu yönde daha önceki AKTAŞ ve ÇUKUROVA gibi özelleştirmeler özel sektörün enerjiyi nasıl yöneteceğini göstermiştir.
Dünyada savaşlara neden olan enerjinin, üretim, iletim ve dağıtımının devletin elinde olması gerektiğinden uygulanan yanlış politikalar sonucu dışarı bağımlılığın 1970’ler de % 26 lar da iken, bu gün % 73'lere çıkması ülkemiz geleceği açısından tehlike çanlarının çalmasına neden olmaktadır. Bu yüzden stratejik sektör olan enerjinin özelleştirilmesine Türk Enerji-Sen olarak karşıyız.
Dışa bağımlılığı artıran doğalgazla elektrik üretiminden uzaklaşarak akarsularımızla, güneş, rüzgar, jeotermal ve nükleer enerji gibi kaynak çeşitlendirilmesine gidilmelidir.
Hidroelektrik enerji potansiyelinin yüzde 65 ini, Güneş enerji potansiyelinin yüzde 95 ini, Jeotermal enerji potansiyelinin yüzde 80’ini kullanamamaktayız.
Bu alan devlet denetiminde bulunmalı ve planlı bir şekilde yönetilerek dışa bağımlılık ortadan kaldırılmalıdır.
Ülkemizin reel sektör kuruluşları olan Tekel, Şeker, Telekomünikasyon Şirketleri, limanlar, otoyollar ve Enerji Dağıtım Şirketleri çılgınca satılmaktadır.
Herhalde bunlar tarihe satanoğulları olarak geçmek istiyorlar. Ekonomimiz Küresel Sermayeye peşkeş çekilmektedir. Ekonomik bağımsızlığı olmayan ülkelerin bağımsız kalmaları da mümkün değildir. Daha önceki uygulamalardan ders alınması gerekir. Ancak Tarih tekerrürdür derler, ders alınsaydı tekerrür eder miydi? Sorusunu soramadan edemiyoruz. Her şeye rağmen stratejik sektör olan elektrik üretim, iletim ve dağıtımın özelleştirilmesinden vazgeçilmesini istiyoruz. Çalışanların hakları için üretimden gelen güç de dahil olmak üzere Hukuki ve yasal çerçevedeki her türlü eylemi başlatacağız.
16 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]
20f9f9fd06c466951491b533d67808e6@