Hilal ile Haç’ın savaşıdır aslında Bosna Harbi. Daha doğrusu beş buçuk asır sonra katliamla Haç’ın Hilal’den intikamı. Türkiye’de de yönetim yaban ellerdedir o vakit. Allah’tan Necmettin Erbakan adında bir yıldız çıkacak, Bosna’da bir traktör fabrikasını silah fabrikasına dönüştürecek, çaresiz Boşnak Müslümanlara biraz nefes ve umut olacaktır. Ve Türklüğün onurunu da kurtaracaktır. Yaklaşık dört yılda on binlerce masumun hayatına mal olan Bosna Savaşı bitiminde yüzyılın cennet yüzlü bilgesi Alia’ya şu sözleri söyletecektir: “Türkler ölmüş de musallaya konulmuş bile olsa, mezara konulmadıkları sürece Bosna için umutturlar.” Nitekim Bilge Kral Alia’nın vefatında kısa süre önce Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a ‘oğlumu ve Bosna’yı sana emanet ediyorum” sözleri bu psikolojinin delili sayılmalıdır. Üzerinden yirmi beş sene geçse de bu elim savaşın, bugün Sarayevo sokaklarında bina cephelerince cami duvarlarında hatta bina önlerindeki zeminlerde ‘Sarayevo gülü’ diye hazin nitelendirmelere konu olan kurşun ve şarapnel izleri görebilirsiniz. Unutmadan: Bu savaşta Ortodoks Sırpların katliamından, aynı dili konuştukları Müslüman Boşnaklar gibi aynı dili konuştukları Katolik Hırvatlar da payını almışlardır. Özetle, Sırplar ‘din ve mezhep taassubu’yla 20. Yüzyılın son çeyreğinde ‘amcaoğulları’nı katletmişlerdir.
Bir özel bahis: Tünel Life / Umut Tüneli diye bir yer altı dehlizinin (havaalanına komşu Kolar Ailesi’nin evinin) içinden açılan bir tünel, Sırp ablukasındaki Saaryevo’ya hayat verecektir hayat, can verecektir adeta. Başta Türkiye’den uçaklarla gelen her türlü sağlık gıda giyim silah yardımı havaalanın altındaki -yaklaşık 450 metre uzunluğunda 1.60 cm yüksekliğindeki- bu tünelle Kolar’ların evinden şehre ulaştıracaktır. Bu tünel Bosna’yı ayakta tutacaktır. Bugün Boşnaklar yaşıyorlarsa en çok bu zekice geliştirilen tünele borçludurlar varlıklarını. Şimdi müzedir, görülmesi gereken bu ev.
Sonra Bilge Kral Alia dönemi başlayacaktır Bosna’da. Umudun bilgeliğin adaletin dönemi. Acıların teselliye, çaresizliğin umuda, kin ve nefretin sevgiye devredildiği dönem. Zaten fotoğrafına baktığınızda üç şeyi görmek hemen mümkün Cennet Yüzlü Kral Alia’nın yüzünde: Milletinin acılarını simgeleyen hüzün, Müslümanlığın onur ve vakarı ile her şeye rağmen yarınlardan umutlu olmak.
Yirmi beş sene sonra Sarayevolu halkın yüzünde tam da Alia’nın fotoğrafındaki psikolojiyi görürsünüz; hüzün, vakar ve umudu.
Şehir biraz da İstanbul’un İstiklâl Caddesi hükmündeki Ferhadiye Caddesi boyunca akıp gitmektedir asırlardır. Ferhadiye, küçücük bir derenin, kocaman çağıl çağıl akan bir ırmağa dönüşen nehirler misali, Sarayevo’nun kalbidir. Yoldaşı Miljacka Nehri ile sırdaş, şehrin yedi dönemine de şahitlik etmenin yorgunluğu ve bilgeliğiyle sabahtan akşama kâh sakin ve sessiz, kâh coşkulu ve gürültülü, bazen naralı bazen içine kapanık akan hüzünlü bir şarkısıdır Sarayevo’nun.
“Üç Cumhurbaşkanı on dört başbakanı dört bin milletvekili” bulunan ülke bir ülkeden, Bosna’dan bahsettiğinizin farkında mısınız Fahri Bey?” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, doğrudur: Sarayevo’yu bugün biri Sırp, biri Hırvat, biri Boşnak üç cumhurbaşkanı birden yönetmektedirler. Trajikomikliğin farkındayım elbette. On dört kantonlu, dolayısıyla on dört başbakanlı bir ülke olduğunun da. Ülke değil kantonland maşallah. Sokakta kazara birine çarpsanız, beş milyonluk ülkenin meclislerinde bulunan yaklaşık dört bin milletvekilinden birine çarpmış olmanız da kuvvetle muhtemeldir, aman dikkatli olunuz… Garip bir ülke, garip bir yönetim, garip bir çelişkiler yumağı bugünün Sarayevo sokakları.
Bizim kebap ve köftenin yakın akrabası Çevabi ile inceltilmiş yoğurdun üstüne dökülerek servis edilen meşhur ve leziz Boşnak böreği, Sarayevo mutfağının günümüzdeki simgeleri demek mümkündür. “Sarayevo’da istersen sevabi, yiyeceksin bürek ve çevabi” diye atasözleri bile vardır.
Siz siz olun, yolunuzu Sarayevo’ya düşürün. Bilge kral Alia’nın ve binlerce Boşnak şehidin kabirlerinin bulunduğu Sarayevo Mezarlığına uğrayıp Fatiha’nızı okuyun, inip aşağıda Gazi Hüsrev Bey’de namazınızı eda edin, Çevabi ve Boşnak böreğini tadını çıkara çıkara midenize uğurlayın.
Oturun Başçarşı’da bir kahvehaneye. Meşhur Boşnak kahvesini yudumlayın. Sadedir, acı gelmesin, yandan çarklı da bir çikolata isteyin yanına.
Kahvenizi yudumlayın.
Hüznü huzuru ve umudu yudumlayın.
Unutmayın, burası Aliacity’dir.
Alia’nın misafirisiniz.
Hüzünlü kalpleriniz umut devşirsin biraz da.