Sakarya Mısır Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, kurulduğu 1926'dan beri yapılan Ar-Ge çalışmalarıyla ve geliştirilen farklı türdeki mısır ve buğdaylarla Türk tarımına güç katmaya devam ediyor.
Sakarya'nın Arifiye ilçesinde faaliyet gösteren enstitü, Türkiye'nin mısır konusunda koordinatör enstitüsü konumunda bulunuyor. Enstitüye ait arazilerde geliştirilen özel hatlardaki ıslah işlemleriyle üretilen buğday ve mısır tohumları, tescillendikten sonra ihaleyle özel tohum firmalarına satılıyor. Enstitü müdürü Yavuz Ağı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, enstitünün, cumhuriyetin ilk kurumlarından biri olduğunu ve 1926'da faaliyete geçtiğini söyledi. Enstitünün kurulduğu zamandan bu yana Türk tarımına hizmet verdiğini belirten Ağı, "Kurum kurulduğu günden itibaren 64'ün üzerinde çeşit geliştirdi, kurumun Türk tarımına ciddi katkıları olmuştur. Buğdayın 37, mısırın 54 kilolarda olduğu durumlardan bugünlere geldik. Bugün Türkiye ortalaması mısırda 1 ton, buğdayda da 275 kilo civarında." diye konuştu. Ağı, kurumun, mısırda Türkiye'de Ar-Ge koordinatörlüğünü yaptığını ve mısırda çalışma sahalarının oldukça iyi olduğunu dile getirdi.Dane, silajlık, şeker, cin ve vaksi mısır ürünlerinde çalışmalar yaptıklarını anlatan Ağı, "Bu çalışmaları kalite ve bitki sağlığı laboratuvarlarımızla destekliyoruz. Mısırda bugüne kadar 24 çeşit geliştirdik. Diğer bir çalışma konumuz ise buğday. Buğdayda da bugüne kadar 42 çeşit geliştirdik. Bunlardan 10'u fiilen üretimde şu an. Bu çeşitler içerisinde Çanakkale'nin 100. yıl anısına adına 'Nusrat' ismini verdiğimiz bir çeşidimiz gerek çiftçilerimiz gerek tohum firmaları tarafından ciddi rağbet görüyor." değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'de her geçen gün Ar-Ge bilincinin arttığını ifade eden Ağı, sözlerini şöyle tamamladı:"Biz bu bilinçte olduğumuz için imkanlar dahili ve bakanlığımızın destekleriyle elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Enstitümüzle ülkeye mısırda 24, buğdayda da geliştirilmiş 42 çeşitle milli üretimi destekleme açısından, yabancı çeşitlerin hakimiyetini mümkün olduğunca kırmak ve onlara bağımlılığı azaltmak açısından bir katkı sunmaya çalışıyoruz."
"Islah çalışmalarına katkı sağlıyoruz"
Enstitüde buğday alanında görevli ziraat mühendisi Lütfü Demir, buğday ıslahının kurumda 1960'lı yıllardan beri yapıldığını söyledi. Özellikle ekmeklik buğday üzerine çalıştıklarını vurgulayan Demir, "Ekmeklik buğday ıslahındaki hedeflerimiz yüksek verimli, kaliteli ve hastalıklara dayanıklı yeni çeşitlerin geliştirilmesi. Çalışmalarımızda ilk önce ıslahtaki hedeflerimizi belirliyoruz. Farklı buğday çeşitlerini belirleyip, bu çeşitleri kendi aralarında melezleyerek istediğimiz özelliklere sahip çeşitleri geliştirme çalışmalarını yapıyoruz." ifadesini kullandı. Enstitüde bitki ıslahçısı olarak görev yapan Rahime Cengiz de 18 yıldır görev yaptığı kurumda uzmanlık alanının mısır olduğunu dile getirdi. Cengiz, enstitünün kurulduğu günden beri mısır ıslahı konusunda çalıştığını belirterek, şunları kaydetti: "Kurum bugüne kadar pek çok çeşit geliştirmiş ve çiftçimizin hizmetine sunmuştur. Uzun soluklu bir iş, bir çeşidi geliştirmemiz yaklaşık 15 yıl kadar sürebiliyor. Mısır çeşitleri hibrit olduklarından önce anne ve babaları geliştiriliyor.
Yaklaşık 10 yılımızı mısırın ebeveynlerini geliştirmek için harcıyoruz. Melezleme sonrası aday çeşitler ülkemizin farklı yerlerinde ekiliyor. Verimlerine ve kalitelerine göre seçiyoruz, seçtiğimiz çeşitler tescil kurumuna gidiyor. Tescil edilen çeşitler yerli sermayeli özel sektör tarafından tohumlukları üretilerek çiftçilerimize dağıtılıyor."Enstitüde kalite laboratuvarında gıda yüksek mühendisi olarak görev yapan Bülent Cengiz de buğday ve mısırdaki ıslah materyalleri kalite analizlerini yaptıklarını bildirdi. Mısırın ve buğdayın çeşitli kalite analizlerini yaptıklarını anlatan Cengiz, bu analizleri değerlendirerek ıslah çalışmalarına katkı verdiklerini kaydetti.