Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu'nun 567. hafta basın açıklamasında, 15 Temmuz darbe girişimi lanetlenerek "İslami ve insani kimliğimiz gereği bu darbe girişimini kesin bir dille lanetliyor, başta Adapazarı olmak üzere Anadolu'nun dört bir yanında yükselen darbe karşıtı direnişi selamlıyoruz" ifadelerine yer verildi.
Platform adına Diriliş Saati Dergisi'nden Ali Gürler'in okuduğu açıklamada darbe girişiminin arkasındaki örtülü gücün ABD olduğuna dikkat çekildi. Gürler, "Meydanlardaki tepki kolektif bir bilince dönüştürülerek kukladan ziyade kuklacıya işaret edilirse, bu ve benzeri darbe girişimlerinin baştan önü alınmış olacaktır. Bu bağlamda, her şeyden önce darbe girişiminin arkasındaki örtülü güç olan ABD'nin bu topraklar üzerindeki vesayeti tartışmaya açılmalıdır. Zira; Fethullah Gülen Hareketi bizim 1980'li yıllardan beri gündemleştirdiğimiz şekliyle ABD ve CIA ile her daim kirli ilişkiler içerisinde olmuş, onlar tarafından fonlanıp palazlandırılmıştır. Dolayısıyla, darbe girişimi esaslı bir şekilde savuşturulacaksa işe buradan başlanmalı, anti emperyalist kamusal bilincin inşası için acilen harekete geçilmelidir. Bu bilincin inşasına paralel olarak, küresel emperyalizmin vurucu güçleri ABD ile NATO'nun bu topraklardaki üsleri birer birer geri çekilmeli, İsrail'le yapılan anlaşmalar yırtıp atılmalıdır" dedi.
567. Hafta Basın Açıklaması
Kuklayı Değil, Kuklacıyı Vurmalıyız!
Türkiye, 15 Temmuz'da kanlı bir darbe girişimine tanıklık etti.
Ordu içerisinde kümelenmiş cuntacı zihniyet, 19 yıl sonra yeniden hortlayarak sokakları kan gölüne çevirdi. Darbeye karşı direnen yüzlerce insan katledilirken, binlercesi de yaralandı.
İslami ve insani kimliğimiz gereği bu darbe girişimini kesin bir dille lanetliyor, başta Adapazarı olmak üzere Anadolu'nun dört bir yanında yükselen darbe karşıtı direnişi selamlıyoruz.
Meydanlardaki tepki kolektif bir bilince dönüştürülerek kukladan ziyade kuklacıya işaret edilirse, bu ve benzeri girişimlerin baştan önü alınmış olacaktır.
Bu bağlamda, her şeyden önce darbe girişiminin arkasındaki örtülü güç olan ABD'nin bu topraklar üzerindeki vesayeti tartışmaya açılmalıdır.
Zira; Fethullah Gülen Hareketi bizim 1980'li yıllardan beri gündemleştirdiğimiz şekliyle ABD ve CIA ile her daim kirli ilişkiler içerisinde olmuş, onlar tarafından fonlanıp palazlandırılmıştır.
Dolayısıyla, darbe girişimi esaslı bir şekilde savuşturulacaksa işe buradan başlanmalı, anti emperyalist kamusal bilincin inşası için acilen harekete geçilmelidir.
Bu bilincin inşasına paralel olarak, küresel emperyalizmin vurucu güçleri ABD ile NATO'nun bu topraklardaki üsleri birer birer geri çekilmeli, İsrail'le yapılan anlaşmalar yırtıp atılmalıdır.
Türkiye, dışarıda yönünü İslam coğrafyasına dönerek Müslüman ülkelerle ilişkilerini tamir etmeli, içeride de bu darbe girişimiyla beraber varlığını sürdürdüğü ayan beyan ortaya çıkan vesayetçi yapılara cephe almalıdır.
Bu saydıklarımızın kısa vadede gerçekleşmeyeceği ortadadır, ancak şu an için böylesi bir iradenin ihyası bile geleceğe dair umut ışıklarını yakmaya yetecektir.
Bu vesile ile Gülen Hareketi tarafından yıllarca mağdur edilen ve darbe girişiminden birkaç saat evvel tutuklanarak tekrar cezaevine konulan Gazeteci Mehmet Ali Tekin'e özgürlük çağrımızı yineliyoruz.
Mehmet Ali Tekin, Gülen Hareketi'nin icat ettiği Tevhid Selam Örgütü'nün üyesi olmak suçundan şu an içeride çile doldurmaktadır. ABD ve İsrail karşıtı yayınlarıyla bilinen Tevhid Dergisi ile Selam Gazetesi'nin isimlerinden 2000 yılında Tevhid-Selam adı altında bir örgüt icat edilmiş ve ne kadar faili meçhul varsa bu sözde örgütün üzerine yıkılmıştır.
Sadece Mehmet Ali Tekin değil; Ferhan Özmen, Necdet Yüksel, Rüştü Aytufan ve başka davalardan onlarca Müslüman Gülen'e bağlı odaklar tarafından fişlenerek mağdur edilmiştir. Gülen ve çevresiyle hesaplaşılacaksa, bu insanların mağduriyetlerinin giderilmesi ana gündem maddesi olmalıdır.
Tüm bunlar göz önünde tutulmakla birlikte, darbecilerle hesaplaşılırken de sapla samanın birbirine karıştırılmaması önemlidir.
Halk arasında muhbirliği özendirecek yaklaşımlardan uzak durulmalı, farklı kesimlere dönük linç teşebbüslerine kesinlikle göz yumulmamalıdır. Bir sorunu ortadan kaldırırken uygulanan yöntemlerin yeni sorunlara yol açmaması için gereken hassasiyetin, hem devlet kurumları hem de sivil toplum tarafından azami ölçüde dikkate alınması hayatidir. Devlette keyfiliğin hakim olduğu gibi bir algıya yol açacak her türlü hukuk dışı muamelenin üzerine gidilmeli ve müsaade edilmemelidir. Milyonların sokaklarda olduğu bir atmosferde böyle bir keyfilik görüntüsü toplumsal yapımızda onarılması güç tahribatlara yol açabilir.
Platform olarak bir kez daha darbeye direnirken ruhlarını teslim eden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyoruz. Darbeye karşı halkımızın yanında olduğumuzu ilan ediyor, Rabbimiz'den bu süreci hayra tebdil etmesini niyaz ediyoruz.