Halit İnci, yolsuzluk iddiaları sonrası oluşan ortamı değerlendirdi

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Sakarya Şube Başkanı Halit İnci, gündeme ilişkin yaptığı açıklamasında, ”Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları sebebiyle 17 Aralık 2013 günü başlatılan soruşturmayla oluşan ortamı da, adli boyutunu da ayrı tutmak kaydıyla, ülke ekonomimize ve güven ortamına verdiği ve vereceği zararlar bakımından, tüm kamuoyu ile birlikte, endişeyle takip ediyoruz” dedi.

MÜSİAD Sakarya Şube Başkanı Halit İnci, ülke gündemine ilişkin son derece önemli açıklamalarda bulundu. Başkan İnci, bu konuda şunları söyledi:

“İşadamları olarak, ülkemizin geleceğine daha fazla yatırım yapabilmemiz için temel beklentimiz; büyük bedeller ödeyerek elde ettiğimiz huzur, güven ve istikrar ortamımızın devamı, daha hızlı ve adil işleyen bir yargı sistemi ve bireysel hak ve özgürlükleri daha da gelişmiş bir Türkiye\'de yaşamaktır. Bu çerçevede, Gezi Olaylarından başlayarak, sonuçlarıyla ekonomimize olumsuz yansımaları olan gelişmeleri de, yakinen izliyoruz. Son olarak, yolsuzluk ve rüşvet iddiaları sebebiyle 17 Aralık 2013 günü başlatılan soruşturmayla oluşan ortamı da, adli boyutunu ayrı tutmak kaydıyla, ülke ekonomimize ve güven ortamına verdiği ve vereceği zararlar bakımından, tüm kamuoyu ile birlikte, endişeyle takip ediyoruz. Özellikle belirtmek isterim ki, nerede ve kim tarafından gündeme getirilirse getirilsin, muhtevası ve muhataplarına bakılmaksızın, yolsuzluk ve rüşvet iddialarının sonuna kadar araştırılması, hepimizin ortak arzusudur. Bu sürecin, yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkesinden taviz verilmeden, kurumların görev alanları içinde takip edilmesi, zorunludur.”

"Toplumsal adalet duygumuz töprülenmesin"

Toplumun adalete olan güveninin sarsılmaması gerektiğini kaydeden İnci şöyle devam etti:

“İddialar kapsamında, hukukun temel doktrini olan, masumiyet karinesinin önemine de işaret etmek isteriz. Her olayda geçerli olduğu gibi, sözkonusu soruşturmada ismi geçen kişilerin de, peşinen hükümlü ilan edilmiş gibi gösterilmemeleri ve ilgileri yoksa, iddiaların ailelerini de kapsayacak şekilde genişletilmiş gibi gösterilmemesi, toplumsal adalet duygumuzun törpülenmemesi için çok önemlidir. Yerel Seçimler, ardından Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler sürecine girdiğimiz bugünlerde, bu soruşturma sebebiyle yaşananların, ekonomimiz dahil olmak üzere beklenmedik yansımaları, kamuoyunda, doğuracağı muhtemel etkiler bakımından, siyasal alana yönelik ciddi bir çalışma olarak algılanmaktadır. Buna izin verilmemelidir. Ülkemiz, geride bıraktığı 10 yılda, temel hak ve özgürlükler alanında büyük mesafeler katetmiş, hayata geçirdiği reformlarla, siyasi ve ekonomik istikrar sonucu büyümesini gerçekleştirmiş bir ülke olarak, çok şükür, bölgesinde lider bir konuma gelmiştir. Dünyanın ve özellikle Avrupa’nın en büyük ekonomilerini olumsuz etkileyen küresel ekonomik krize rağmen Türkiye, istikrarlı büyümesini sürdürmektedir. Kaynaklarımızın ve değerlerimizin hoyratça heba edildiği, kısır tartışmaların ve sonu gelmez tahriklerin yaşandığı sisli yıllar, gerilerde kalmıştır. Siyasi ve ekonomik kazanımlarımızı önceleyen bir yaklaşımla, herkesi, bu gelişmeleri bir kez daha değerlendirmeye davet ediyoruz.”

Söz konusu iddiaların ardından, anlaşılmaz bir şekilde, bunun ekonomik beklentilere yansıtılması sonucu, doların 2,180 ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığına, borsanın yüzde 12’lere varan düşüşler yaşandığına, gösterge tahvil faizinin 1,17 puan artarak, yüzde 10,22 seviyesine yükseldiğine dikkat çeken İnci, “Tam da bu noktada, sormak istiyorum, hiç kimsenin itirazı olmayan ve kendi mecrasında yürüyecek adli bir operasyonun, ülke ekonomimize yansıması böyle mi olmalı? Bu durumu, ne anlayabiliyoruz, ne de doğru buluyoruz” dedi.

İnci sözlerini şöyle tamamladı:

“MÜSİAD olarak başından beri destek verdiğimiz, aydınlık yarınlarımız için atılmış önemli bir adım olan ‘Çözüm Süreci’ ve ‘Demokratikleşme Paketi’ ile toplumsal barış açısından normalleşme yolunda hızla ilerleyen Türkiye’nin, adli boyutunun dışına çıkartılan bir olayın gündemiyle meşgul edilmesi, kimseye yarar sağlamayacaktır. Uluslararası arenada ülkemize yönelik algıları olumsuz yönde etkileyen bir itibarsızlaştırma operasyonunun, belirli çevreler tarafından manipüle edildiği intibası, kamuoyunda yaygın bir kanaat olarak yer bulmaktadır. Bu kanaat, gerekçeleriyle birlikte, hızla ortadan kaldırılmalıdır. İş dünyası olarak 2023 vizyonuna kilitlendiğimiz bugünlerde, ülkemizin ve evlatlarımızın geleceği için birbirimize daha fazla kenetlenmeli, aklıselim ile huzur, güven ve istikrar ortamımıza hep birlikte sahip çıkmalıyız.”
10 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]
745bda594789d20288c152633754d4dd@