Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tıp Fakültesi’nde gerçekleştirilen başarılı bir operasyonla Sakarya’nın ilk karaciğer nakli gerçekleştirildi. SAÜ Organ ve Doku Nakli Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Erdal Birol Bostancı, Sakarya’da organ nakli ile ilgili bilgiler verdi.
Sakarya’nın ilk organ naklini gerçekleştiren ekip içinde yer alan Prof. Dr. Erdal Birol Bostancı, ilerleyen dönemde diğer organ nakillerinin de gerçekleştirilebileceğini belirterek “Karaciğer nakli en zor nakillerden birisi. Kurduğumuz Organ Nakli Merkezi dahilinde her türlü organ naklini gerçekleştirebilecek üniteleri aktif hale getirmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.
Organ bağışının önemine dikkat çeken Bostancı, “Organ nakli candan cana yapılan en büyük sadakadır. Organ bağışının artması ile daha fazla insanın yaşama dönmesi mümkün olabilecektir” diye konuştu.
Hasta 5 yıldır bekliyordu
Yaklaşık 5 yıldır karaciğer nakli bekleyen 41 yaşındaki hasta için beklenen haber 9 Şubat günü İstanbul’dan geldi. Sağlık Bakanlığına bağlı İstanbul Organ Nakli Merkezi, İstanbul’da genç yaşta geçirdiği motorsiklet kazasında hayatını kaybeden birinin beyin ölümünün gerçekleştiğini ve organlarının yakınları tarafından bağışlandığını bildirdi. Karaciğerin nakil için uygun olduğuna karar verildikten sonra, Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. Metin Ercan ve Doç. Dr. Kerem Karaman’ın olduğu bir ekip İstanbul’a giderek organı aldı. Bu sırada diğer ekip hastayı nakil için hazırlamak üzere ameliyata başladı. Prof. Dr. Musa Akoğlu’nun başkanlığında, Prof. Dr. Erdal Birol Bostancı, Doç. Dr. Metin Ercan, Doç. Dr. Kerem Karaman, Anestezi Uzmanı Prof. Dr. Ümit Karadeniz ve Doç. Dr. Ali Fuat Erdem’den oluşan ekibin katıldığı 10 Şubat sabahı başlayan ameliyat 10 saat sürdü. Böylece Sakarya’nın ilk karaciğer nakli gerçekleştirilmiş oldu.
Çalışmalar 3 yıl önce başladı
Organ nakli yapabilmek için belirli kriterlerin sağlanması gerektiğini belirten Prof. Dr. Bostancı, Sakarya’da organ nakli yapabilmek için yaklaşık 3 yıl önce çalışmalara başladıklarını söyledi. Bostancı şunları söyledi: “Yaklaşık 3 yıl önce Rektörümüz Prof. Dr. Muzaffer Elmas ile yapılan bir toplantıda üniversitemizde karaciğer naklini gerçekleştirme kararı aldık ve çalışmalara başladık. Organ nakli öyle isteyince herkesin yapabileceği birşey değil, belirli kıstaslar var. Bunun için cerrahi bir ekip ve donanımlı bir merkez gerekiyor. Bakanlığın izni gerekiyor. Nakil için hem ekip ve hem de bu işi yapacak hastane Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılıyor. Dolayısıyla hem nakli yapacak ekip hem de hastane önemli. Ameliyatı yapacak ekip tamamladıktan sonra yardımcı ekiplerin oluşturulması sağlandı. Daha sonra Bakanlık hastanemizi ve ameliyat ekibimizi değerlendirdi. Ardından da hem ameliyat ekibini hem de hastaneyi organ nakli yapabilir şeklinde ruhsatlandırdı. Tüm bunlar yapıldıktan sonra artık organ nakli için hasta kabul etmeye başladık ve Marmara bölgesi için organ nakil listesine yazıldık.”
"Bütün ameliyatları yapabilecek düzeydeyiz"
Organ naklinin bir ekip işi olduğuna dikkat çeken Bostancı “Buranın oluşturulması sürecinde Genel Cerrahi Anabilim Dalının yanında iki tane bilim dalı daha kuruldu. Bunun bir tanesi Gastroentroloji Cerrahisi Bilim Dalı, bir diğeri Cerrahi Onkoloji Bilim Dalı. Şu anda Türkiye’de her iki bilim dalının bulunduğu tek hastane Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesidir. Gastroenteroloji Cerrahisi ve Cerrahi Onkoloji Bilim Dalı olarak kendi alanlarımızda Türkiye’de değil dünyada yapılabilecek her tür ameliyatı, her tür tekniği uygulayabilecek düzeydeyiz. Kanser cerrahisinde öndeyiz. İleri laparoskopik yani kapalı ameliyatların her türlüsü burada yapıldı. Karaciğer nakli de yapılınca şu eklenmiş oldu: Gastroenteroloji Cerrahisi ve Cerrahi Onkoloji alanında her hastalığın nakil de dahil tedavisi yapılabilir oldu” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Bostancı, karaciğer naklinin rahatsızlığı ilerlemiş, yaşam kalitesi bozulmuş karaciğeri tükenmiş hastalarda yapıldığını belirtti. Bostancı şu bilgileri verdi:
“Karaciğer nakli ilerlemiş siroz hastalarında, belli kriterlere uyan karaciğer tümörlerinde ve karaciğeri bozan bazı hastalıklarda yapılıyor. Siroz, Hepatit, alkol ve karaciğer yağlanmasına bağlı olarak gelişebiliyor. Türkiye’de en sık görülen siroz Hepatit B’ye bağlı olarak ortaya çıkan sirozdur. Her siroz hastasına nakil gerekmez. Bazı siroz hastaları nakil olmaksızın yıllarca yaşayabilir. Ancak bazı hastalarda karında asit, yemek borusunda kanama, bilinç bulanıklığı ortaya çıkabiliyor, bazen de tümör oluşabiliyor. Karaciğerin iflas ettiği bu durumlarda hastalara yeni bir karaciğer nakledilmesi gerekiyor. Çünkü dünyada karaciğer nakli gereken hastalar için başka bir tedavi imkanı maalesef bulunmuyor. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de organ nakillerinde belirli bir puanlama sistemi kullanılıyor. Hastanın durumuna göre belli bir puan veriliyor, buna MELD skoru deniliyor. Bu skor bir yıl içerisinde ölme olasılığını gösteriyor. Meld skoru 15 üzerinde olan hastalar nakil adayı oluyorlar”
"Başarı oranı oldukça yüksek"
Karaciğer nakli sonrası hastaların normal yaşamına kısa sürede döndüklerini belirten Bostancı “Nakil sonrası hastaya vücudun savunma sistemini baskılayacak, karaciğeri reddetmesini önleyecek ilaçlar veriliyor. Bu ilacı ömür boyu kullanıyorlar. Vücudun karaciğeri reddetme oranları düşük olsa da Hepatit ve tümör gibi hastalıklar tekrarlayabiliyor. Dolayısıyla hastaların sürekli takipte olması gerekiyor. Karaciğer naklinde tüm dünyada olduğu gibi bir yıllık başarı yüzde 85, beş yıllık başarı yüzde 70 düzeyinde. Bu da oldukça yüksek bir başarı oranı” diye konuştu.
Organ nakli candan cana sadaka
Türkiye’de organ bağışı oranının düşük olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Erdal Birol Bostancı şunları ifade etti: “Amerika ve İngiltere’de organ bağışı oranı daha yüksek. Ülkemizde son yıllarda organ bağışı oranı artsa da hala istenilen düzeyin gerisindeyiz. Örneğin Karaciğer nakli için yılda 2 bin 200 naklin yeterli olacağı hesaplanıyor. Türkiye’de yıllık beyin ölümü sayısı 2 bin civarında. Fakat bağış oranı düşük. Bağış oranı yüzde 25’ler düzeyinde. Yani 2 bin beyin ölümünde yalnızca 500 kişi bağış yapıyor. 4 beyin ölümünden birini ikna edebiliyorsunuz. Bunun sonucunda diğer hastalara varsa bir akrabasından nakil yapmak gerekiyor. Ülkemizde canlıdan karaciğer nakli, yani yaşayan kişilerin karaciğerinin bir kısmının ihtiyaç sahibi birine nakledilmesi oranı dünyaya göre daha yüksek. Bunun nedeni organ bağışı oranının yeterli olmaması. Canlı vericiden yapılan nakilin riskleride yüksek olduğundan arzu edilen canlı vericili nakil değil. Beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerden nakildir.”
“Beyin ölümü komayla karıştırılıyor"
Beyin ölümü kavramının yeterince anlaşılamamış olmasının organ bağışının önündeki en büyük engellerden biri olduğunu kaydeden Bostancı “ Ülkemizde beyin ölümü komayla karıştırılıyor. Komadaki insan hayata dönebilir. Ancak beyin ölümü gerçekleşmiş kişinin hayata dönme şansı yok. Beyin ölümü gerçekleşen kişi yaklaşık 3 gün içerisinde ölüyor. Beyin ölümü sayısı orta seviyelerde ancak bağış oranı düşük. Bunun asıl sebebinin beyin ölümü ve komanın karıştırılması olduğunu düşünüyorum. Beyin ölümünün uzmanlar kurulu tarafından verildiğini ve bu hastaların yaşama olasılığının olmadığını bilmek gerekir” şeklinde konuştu.