Her Yer Fındık Olsun, Kasalar Parayla Dolsun

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Stratejik Planlama Uzmanı Burhan Özkan, fındıkta yıllardır ortak bir politika tespit edilemediğini söyledi.   

Fındık Tanıtım Grubu (FTG) tarafından kurulan Karadeniz Gelişim Akademisi'nin tanıtımı Adapazarı Tuna Tan tesislerinde yapıldı. Tanıtım toplantısına Fındık Tanıtım Grubu üyeleri Ali Haydar Gören, Nurettin Karslıoğlu, Şahin Kurul, TİM Stratejik Planlama Uzmanı Burhan Özkan katıldı.

Karadeniz Gelişim Akademisi (KGA), Karadeniz bölgesinin gelişim ve kalkınması için bilgisel ve eğitsel faaliyetler gerçekleştirecek bir gezici eğitim kurumu olarak gösterildi. KGA'nın, Trabzon, Ordu, Giresun, Adapazarı ve Düzce kentlerinde firmaların yönetim kadrolarına katkı sağlayacak VIP seminerler gerçekleştireceği belirtildi.   

Bilinen Bir Marka 

FTG üyesi Nurettin Karslıoğlu, Tük fındığını tüm dünya insanları tarafından bilinen bir marka yapmayı hedefleyen FTG'nin Karadeniz bölgesinin gelişimi ve kalkınması için harekete geçerek Karadeniz Gelişim Akademisi'ni kurduğunu belirterek, amaçlarının Karadeniz'in girişimci ruhunu açığa çıkarmak olduğunu söyledi.    

FTG üyesi Ali Haydar Gören ise, Türkiye'de kişi başı fındık tüketiminin 250-300 gram Avrupa'da ise 500-600 gram olduğunu belirterek, dünyada fındık üretimi fazlalığı olduğunu anlattı.
<font size="2"><font face="Arial"><strong>Bilinen Bir Marka&nbsp;</strong><br /><br />FTG &uuml;yesi Nurettin Karslıoğlu, T&uuml;k fındığını t&uuml;m d&uuml;nya insanları tarafından bilinen bir marka yapmayı hedefleyen FTG'nin Karadeniz b&ouml;lgesinin gelişimi ve kalkınması i&ccedil;in harekete ge&ccedil;erek Karadeniz Gelişim Akademisi'ni kurduğunu belirterek, ama&ccedil;larının Karadeniz'in girişimci ruhunu a&ccedil;ığa &ccedil;ıkarmak olduğunu s&ouml;yledi.&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;<br /><br />FTG &uuml;yesi Ali Haydar G&ouml;ren ise, T&uuml;rkiye'de kişi başı fındık t&uuml;ketiminin 250-300 gram Avrupa'da ise 500-600 gram olduğunu belirterek, d&uuml;nyada fındık &uuml;retimi fazlalığı olduğunu anlattı.</font></font>
Her Yıl Düşük Fiyat

TİM Stratejik Planlama Uzmanı Burhan Özkan ise Türkiye'nin yıllardır ortak bir fındık politikası olmadığını belirterek, "Fındık meselesinde yıllar boyunca tüm kesimlerin mutabık olduğu, evet bu doğrudur dediği bir ortak politika tespit edilememiştir. Herkesin hep beraber durduğu noktadan bir tarafına itiraz ettiği bir durumla karşı karşıyayız. Kimse memnun değil. Şimdiye kadar izlenen ürünü destekleme politikaları döneminde dikim alanları ve arz fazlası artmıştır. Tüm dünyadaki talep, arzın artışı oranında artırılamamaktadır. Bu durum fındığın fiyatını aşağı çekmekte ve üreticimizi her yıl düşük fiyat tehdidiyle karşı karşıya bırakmaktadır" dedi.

Kimsenin Yüzü Gülmüyor

Siyasi iktidarların üreticimizi mağdur etmemek ve  fındık fiyatını belli bir seviyede tutmak için fındık aldığını anlatan Özkan, şunları söyledi:
"Bunu kimin aracılığı ile yaptığının bir önemi yok. İster Fiskobirlik ister TMO aracılığıyla yapsın para devletin cebinden çıkmaktadır. Arz fazlası, dikim alanlarının artışına bağlı olarak her yıl arttığı için fındık almakta kullanılan kaynaklar her yıl biraz daha artmaktadır. Bu gün itibarı ile rekoltenin iyi gittiği bir yılda nerede ise 900 bin tonluk bir büyüklüğe sahibiz. Zaten kendi mali sorunlarından yorgun düşmüş bir devlet için bu kaynakları üretmek her yıl daha da zorlaşmaktadır. Devletin bu işe ayırdığı kaynaklar kimsenin yüzünü güldürmüyor."
<font size="2"><font face="Arial"><font color="#333399"><strong><font color="#000000">Her Yıl D&uuml;ş&uuml;k Fiyat</font> </strong></font><br /><br />TİM Stratejik Planlama Uzmanı Burhan &Ouml;zkan ise T&uuml;rkiye'nin yıllardır ortak bir fındık politikası olmadığını belirterek,<font color="#333399"> &quot;Fındık meselesinde yıllar boyunca t&uuml;m kesimlerin mutabık olduğu, evet bu doğrudur dediği bir ortak politika tespit edilememiştir. Herkesin hep beraber durduğu noktadan bir tarafına itiraz ettiği bir durumla karşı karşıyayız. Kimse memnun değil. Şimdiye kadar izlenen &uuml;r&uuml;n&uuml; destekleme politikaları d&ouml;neminde dikim alanları ve arz fazlası artmıştır. T&uuml;m d&uuml;nyadaki talep, arzın artışı oranında artırılamamaktadır. Bu durum fındığın fiyatını aşağı &ccedil;ekmekte ve &uuml;reticimizi her yıl d&uuml;ş&uuml;k fiyat tehdidiyle karşı karşıya bırakmaktadır&quot;</font> dedi.<br /><br /><strong><font color="#000000">Kimsenin Y&uuml;z&uuml; G&uuml;lm&uuml;yor</font></strong><br /><br />Siyasi iktidarların &uuml;reticimizi mağdur etmemek ve&nbsp; fındık fiyatını belli bir seviyede tutmak i&ccedil;in fındık aldığını anlatan &Ouml;zkan, şunları s&ouml;yledi: </font></font><font face="Arial"><font size="2"><font color="#333399">&quot;Bunu kimin aracılığı ile yaptığının bir &ouml;nemi yok. İster Fiskobirlik ister TMO aracılığıyla yapsın para devletin cebinden &ccedil;ıkmaktadır. Arz fazlası, dikim alanlarının artışına bağlı olarak her yıl arttığı i&ccedil;in fındık almakta kullanılan kaynaklar her yıl biraz daha artmaktadır. Bu g&uuml;n itibarı ile rekoltenin iyi gittiği bir yılda nerede ise 900 bin tonluk bir b&uuml;y&uuml;kl&uuml;ğe sahibiz. Zaten kendi mali sorunlarından yorgun d&uuml;şm&uuml;ş bir devlet i&ccedil;in bu kaynakları &uuml;retmek her yıl daha da zorlaşmaktadır. Devletin bu işe ayırdığı kaynaklar kimsenin y&uuml;z&uuml;n&uuml; g&uuml;ld&uuml;rm&uuml;yor.&quot;</font></font></font>
Türkiye Fındık Çölü Haline Gelecek

Devletimizin üreticisini mağdur etmemek için sosyal politikalar ve destekler üretmesi gerektiğini anlatan Özkan, sözlerine şöyle devam etti: "Bunun için kaynak da ayırmalıdır. Ancak ayırdığı kaynaklar önce yüz güldürmeli sonra da kaynak yaratmalıdır. Karadeniz fındık üreticisi her yıl devletin başka bölge ve alanlardan topladığı vergilerden kaynak talep eden bir yüke dönüştürülemez. Biz bunu hak etmiyoruz. Bize ayrılacak kaynaklar, Karadeniz'in kalkınmasını teşvik eden motivasyonlara dönüşmeli. Karadeniz'de gelişme ve ilerlemeyi körüklemelidir. Şimdiye kadar izlenen politikalardan kimse kazanmadı. Böyle devam ederse Türkiye fındık çölü haline gelecek."
<font size="2"><font face="Arial"><font color="#000000"><strong>T&uuml;rkiye Fındık &Ccedil;&ouml;l&uuml; Haline Gelecek</strong></font><br /><br />Devletimizin &uuml;reticisini mağdur etmemek i&ccedil;in sosyal politikalar ve destekler &uuml;retmesi gerektiğini anlatan &Ouml;zkan, s&ouml;zlerine ş&ouml;yle devam etti: <font color="#333399">&quot;Bunun i&ccedil;in kaynak da ayırmalıdır. Ancak ayırdığı kaynaklar &ouml;nce y&uuml;z g&uuml;ld&uuml;rmeli sonra da kaynak yaratmalıdır. Karadeniz fındık &uuml;reticisi her yıl devletin başka b&ouml;lge ve alanlardan topladığı vergilerden kaynak talep eden bir y&uuml;ke d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;lemez. Biz bunu hak etmiyoruz. Bize ayrılacak kaynaklar, Karadeniz'in kalkınmasını teşvik eden motivasyonlara d&ouml;n&uuml;şmeli. Karadeniz'de gelişme ve ilerlemeyi k&ouml;r&uuml;klemelidir. Şimdiye kadar izlenen politikalardan kimse kazanmadı. B&ouml;yle devam ederse T&uuml;rkiye fındık &ccedil;&ouml;l&uuml; haline gelecek.&quot;</font></font></font>
Hep Beraber Kaybettik 

Türkiye'nin bu güne kadar fındığa ayırdığı kaynakla 8 bin ilköğretim okulu, 40 ağır sanayi tesisi, 400 üniversite, 4 havaalanı, 350 orta boy sanayi tesisi yapabileceğini ifade eden Özkan şunları söyledi: "Hep beraber kaybettik. Üretici bir canlı, bir insan, bir yurttaş, onun kaderini piyasaya terk edemezsiniz. Üreticiyi desteklemek, onun kaderiyle ilgili olmak, sosyal devletin ve bir millet olmanın gereğidir. Eğer arz ve talebin büyük buluşmasına inanıyorsanız. Eğer piyasanın eninde sonunda doğru fiyatı oluşturacağına inanıyorsanız. Eğer piyasanın oluşmasının orta ve uzun vadede refah getireceğine inanıyor ve bunun için gerekirse kısa vadede bedel ödemeyi göze alıyorsanız, bir ürün olarak fındığın kaderini piyasaya terk etmek zorundasınız. Bir ürün olarak fındığın fiyatının piyasaya terk edilmesini kabul ederek ürün yerine üreticinizi sosyal olarak desteklerseniz ne olur? Üreticiniz mağdur olmaz. Fiyatı düşmüş bir üründe ısrar etmek yerine başka bir  ürün arayışlarına girer. Bu arayışla talebi ve fiyatı en iyi olan ürünü seçer. Fındık üretimi ve arz azalır ve fındık fiyatı yükselerek bir dengeye girer. Bu döngü en fazla beş yıl sürer ve işler rayına oturur. Beş yıl içinde devlet bu işten elini çeker. Bu iş için ayırdığı verimsiz kaynakları daha verimli altyapı yatırımlarına yönlendirir. Alan bazlı destek politikaları ile desteklenecek ve mağdur edilmeyecek. Fındık dikmek değil sökmek ve alternatif ürün ekmek teşvik edilecek. Karadeniz fındık üreticisi her yıl devletin eline bakmaktan kurtulacak."  
<strong><font face="Arial" size="2" color="#000000">Hep Beraber Kaybettik</font></strong><font size="2"><font face="Arial"><strong><font color="#000000">&nbsp;<br /></font></strong><br />T&uuml;rkiye'nin bu g&uuml;ne kadar fındığa ayırdığı kaynakla 8 bin ilk&ouml;ğretim okulu, 40 ağır sanayi tesisi, 400 &uuml;niversite, 4 havaalanı, 350 orta boy sanayi tesisi yapabileceğini ifade eden &Ouml;zkan şunları s&ouml;yledi: <font color="#333399">&quot;Hep beraber kaybettik. &Uuml;retici bir canlı, bir insan, bir yurttaş, onun kaderini piyasaya terk edemezsiniz. &Uuml;reticiyi desteklemek, onun kaderiyle ilgili olmak, sosyal devletin ve bir millet olmanın gereğidir. Eğer arz ve talebin b&uuml;y&uuml;k buluşmasına inanıyorsanız. Eğer piyasanın eninde sonunda doğru fiyatı oluşturacağına inanıyorsanız. Eğer piyasanın oluşmasının orta ve uzun vadede refah getireceğine inanıyor ve bunun i&ccedil;in gerekirse kısa vadede bedel &ouml;demeyi g&ouml;ze alıyorsanız, bir &uuml;r&uuml;n olarak fındığın kaderini piyasaya terk etmek zorundasınız. Bir &uuml;r&uuml;n olarak fındığın fiyatının piyasaya terk edilmesini kabul ederek &uuml;r&uuml;n yerine &uuml;reticinizi sosyal olarak desteklerseniz ne olur? &Uuml;reticiniz mağdur olmaz. Fiyatı d&uuml;şm&uuml;ş bir &uuml;r&uuml;nde ısrar etmek yerine başka bir&nbsp; &uuml;r&uuml;n arayışlarına girer. Bu arayışla talebi ve fiyatı en iyi olan &uuml;r&uuml;n&uuml; se&ccedil;er. Fındık &uuml;retimi ve arz azalır ve fındık fiyatı y&uuml;kselerek bir dengeye girer. Bu d&ouml;ng&uuml; en fazla beş yıl s&uuml;rer ve işler rayına oturur. Beş yıl i&ccedil;inde devlet bu işten elini &ccedil;eker. Bu iş i&ccedil;in ayırdığı verimsiz kaynakları daha verimli altyapı yatırımlarına y&ouml;nlendirir. Alan bazlı destek politikaları ile desteklenecek ve mağdur edilmeyecek. Fındık dikmek değil s&ouml;kmek ve alternatif &uuml;r&uuml;n ekmek teşvik edilecek. Karadeniz fındık &uuml;reticisi her yıl devletin eline bakmaktan kurtulacak.&quot;&nbsp;&nbsp;</font></font></font>
Fındık, İnsanın Umudu Olamaz

Özkan, Karadeniz bölgesinin fındığa mahkum edilemeyeceğini belirterek,
"Yılda 1 milyon ton fındık üretsek sonra da tüm dünyaya fındık yedirsek. Bu sayede fındığımızı her yıl istikrarla kilosu beş dolardan satsak. Diğer taraftan 'bu ne güzel işmiş bu bizde de çok güzel yetişiyor. 80 sente mısır satmak yerine fındık dikelim' demeye kalkan rakiplerimizin tamamının fındık ekip bize rakip olmasını birleşmiş milletler kararı ile yasaklatsak. Karadeniz Bölgesi fındıktan senede 5 milyar dolar para kazanırdı. Karadeniz insanı bu senaryo gerçekleşse ihya olur mu? 5 milyar dolar kalkınmış müreffeh bir Karadeniz demek midir? Koca Karadeniz 5 milyar dolarla geçinemez. 5 milyar dolar Karadeniz'in umudu olmaz. 2008 yılında tek bir sanayi tesisimizin cirosu 6,5 milyar dolardı. Öyleyse fındık Karadeniz'de yaşayan 5 milyonu aşkın insanın umudu olamaz."

Özkan, bir başka açıdan baktığımızda durumun şöyle olduğunu anlattı: "Tek bir ürüne dayalı tarım politikaları emperyalist sömürgecilik döneminin sömürge ülkelere dayattığı politikalardır. Bu dayatmaya mahkum olmuş hiçbir ülkenin yüzü gülmemiş ve kalkınmamıştır. Bu nedenle tarımsal üretim tekeli sanıldığı gibi iyi bir özellik değildir.  Fındık, petrol gibi limitli rezervleri belli bir emtia değildir. Uygun iklim koşullarında 5 sene içinde yetişir, yüksek fiyat tüketimi azaltır, rakipleri çoğaltır. Bu nedenle kimsenin kendisini biz bu işte tekeliz diyerek piyasadan daha büyük ve daha uyanık zannetmemesinde derin fayda vardır. Gelişmiş ülkeler, tek tip ürüne ticari bağımlılık yerine 'ekolojik tamlık' ve 'kendi kendine yeterlilik' çağına çoktan geçmişlerdir.  Bizim; 'her yer fındık olsun, kasalar parayla dolsun' felsefesinden hemen vazgeçmemizde derin faydalar var."
<font size="2"><font face="Arial"><strong><font color="#000000">Fındık, İnsanın Umudu Olamaz</font></strong><br /><br />&Ouml;zkan, Karadeniz b&ouml;lgesinin fındığa mahkum edilemeyeceğini belirterek,</font></font><font size="2"><font face="Arial"><font color="#333399"> &quot;Yılda 1 milyon ton fındık &uuml;retsek sonra da t&uuml;m d&uuml;nyaya fındık yedirsek. Bu sayede fındığımızı her yıl istikrarla kilosu beş dolardan satsak. Diğer taraftan 'bu ne g&uuml;zel işmiş bu bizde de &ccedil;ok g&uuml;zel yetişiyor. 80 sente mısır satmak yerine fındık dikelim' demeye kalkan rakiplerimizin tamamının fındık ekip bize rakip olmasını birleşmiş milletler kararı ile yasaklatsak. Karadeniz B&ouml;lgesi fındıktan senede 5 milyar dolar para kazanırdı. Karadeniz insanı bu senaryo ger&ccedil;ekleşse ihya olur mu? 5 milyar dolar kalkınmış m&uuml;reffeh bir Karadeniz demek midir?&nbsp;Koca Karadeniz 5 milyar dolarla ge&ccedil;inemez. 5 milyar dolar Karadeniz'in umudu olmaz. 2008 yılında tek bir sanayi tesisimizin cirosu 6,5 milyar dolardı. &Ouml;yleyse fındık Karadeniz'de yaşayan 5 milyonu aşkın insanın umudu olamaz.&quot;<br /><br /></font>&Ouml;zkan, bir başka a&ccedil;ıdan baktığımızda durumun ş&ouml;yle olduğunu anlattı:<font color="#333399"> &quot;Tek bir &uuml;r&uuml;ne dayalı tarım politikaları emperyalist s&ouml;m&uuml;rgecilik d&ouml;neminin s&ouml;m&uuml;rge &uuml;lkelere dayattığı politikalardır. Bu dayatmaya mahkum olmuş hi&ccedil;bir &uuml;lkenin y&uuml;z&uuml; g&uuml;lmemiş ve kalkınmamıştır. Bu nedenle tarımsal &uuml;retim tekeli sanıldığı gibi iyi bir &ouml;zellik değildir.&nbsp; Fındık, petrol gibi limitli rezervleri belli bir emtia değildir. Uygun iklim koşullarında 5 sene i&ccedil;inde yetişir, y&uuml;ksek fiyat t&uuml;ketimi azaltır, rakipleri &ccedil;oğaltır. Bu nedenle kimsenin kendisini biz bu işte tekeliz diyerek piyasadan daha b&uuml;y&uuml;k ve daha uyanık zannetmemesinde derin fayda vardır. Gelişmiş &uuml;lkeler, tek tip &uuml;r&uuml;ne ticari bağımlılık yerine 'ekolojik tamlık' ve 'kendi kendine yeterlilik' &ccedil;ağına &ccedil;oktan ge&ccedil;mişlerdir.&nbsp; Bizim;<strong> 'her yer fındık olsun, kasalar parayla dolsun'</strong> felsefesinden hemen vazge&ccedil;memizde derin faydalar var.&quot; </font></font></font>
15 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]
edb0afff1c0286cc34f10e87c3bd6d7d@