''Herkes Ayağını Yorganına Göre Uzatsın''

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, "Herkes ayağını yorganına göre uzatsın, tasarruf alışkanlığını edinmemiz gerekiyor" sözleriyle vatandaşları uyardı. Cemil Çiçek, ABD'de finans sektöründe başlayan ve tüm dünyayı etkileyen ekonomik krizle ilgili vatandaşın paniğe kapılmasına gerek olmadığını belirterek, "Türkiye'nin paniğe kapılması için şu safhada bir sebep gözükmüyor. Ancak herkesin yorganına göre ayağını uzatmasında fayda var. Tasarruf alışkanlığını edinmemiz gerekiyor." dedi.

Bakan Çiçek eşi Gülten Çiçek ile birlikte tatilini Sakarya'nın Sapanca ilçesinde bulunan Güral Sapanca Wellnes Park Otel'de geçiriyor. Cuma namazının ardından Sakarya Valisi Hüseyin Atak ile görüşen Bakan Çiçek, otelde CİHAN muhabirinin sorularını cevapladı.

Bakan Cemil Çiçek, ABD'de finans sektöründe başlayan ve tüm dünyayı etkileyen krizle ilgili olarak, krizden en az etkilenecek ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini söyledi. Türkiye'nin uzun zamandır bir istikrar programı ile mali disiplin uyguladığını ve bir kısım yapısal reformlar yaptığını kaydeden Çiçek, "Bunların hepsi bu tür krizlere karşı ülkenin ekonomik dayanma gücünü artıran hususlardır." diye konuştu. Hükümet olarak krizi en üst düzeyde takip ettiklerini ifade eden Çiçek, şunları söyledi: "Amerika'da ve daha sonra Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde yaşanan krizden Türkiye'de şu veya bu şekilde etkilenebilir. Dünyada krizden en az etkilenecek ülkelerin başında Türkiye geliyor. Hiç etkilenmez dersek bu doğru olmaz. Ama en az etkilenecek ülkelerin başında gelir. Çünkü siz ürettiğinizin bir kısmını dış pazarlara satıyorsunuz. Dışarda alım gücü sınırlandıysa ve daraldıysa ister istemez sizin mallara olan taleplerde de azalma olabilir. Biz hükümet olarak krizi en üst düzeyde takip ediyoruz. Başbakanımız geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı. İlgili bakanlar hem kendi devlet birimleri içerisinde hemde kendi diğer ekonomik birimlerle yakın temas halindeler. Konuyu takip ediyorlar. Bir ilave tedbir gerekiyorsa bunu her zaman alırız, alabiliriz. Bunda bir tereddüt yok."

Vatandaşın bir paniğe kapılmasına gerek olmadığını da dile getiren Çiçek, bir kısım krizleri tetikleyen hususlardan birinin de insanların paniğe kapılması olduğunu vurguladı. Herkesin yorganına göre ayağını uzatmasında fayda olduğuna dikkati çeken Çiçek, "Türkiye'nin paniğe kapılması için şu safhada bir sebep gözükmüyor. Soğukkanlı şekilde olup bitenleri değerlendirmekte fayda var. Herkesin yorganına göre ayağını uzatmasında fayda var. Biz biraz israf toplumuyuz, aşırı tüketime yöneliyoruz. Gelirimizle eşit olmayan borçlanmalara giriyoruz. Kredi kartlarının getirdiği kolaylıkla insanlar hesap kitap yapmadan sanki bu borçlar ödenmeyecekmiş gibi aşırı bir borç yükü altına giriyor. Esas kriz bu nedenle kaynaklanır. Vatandaşımızın gelirine eşit bir harcama moduna geçmesi lazım. Tasarruf alışkanlığını edinmesi lazım." şeklinde konuştu.

TCK'DA İBADET ÖZGÜRLÜĞÜ UNUTULDU İDDİASI: YASANIN BİRİNCİ MADDESİNDE İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ TEMİNAT ALTINA ALINMIŞTIR

1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu'nda 'bireysel ibadeti engelleme'nin suç olmaktan çıkarıldığı yönündeki iddialara değinen Çiçek, çıkarılan yasanın özgürlükçü bir yasa olduğuna vurgu yaptı. Yasanın birinci maddesinin temel hak ve özgürlükleri korumak olduğunu anlatan Çiçek, en temel özgürlüklerin başında da inanç özgürlüğü geldiğini ifade etti. Çiçek, konunun bu şekilde yorumlanması durumunda mevzuatta bir boşluk olmayacağını belirtti.

Çiçek, şunları söyledi: "Din ve vicdan özgürlüğü insanların en temel hak ve özgürlüklerindendir. Hukuk düzeni de bu özgürlüğü teminat altına almak içindir. Çıkan ve çıkarılacak olan yasaların o özgürlük içinde değerlendirmek gerekir. İnsanlar bazen yorum farkı içerisinde olabiliyor. Çıkarılan yasa özgürlükçü bir yasadır. Daha birinci maddesine bakarsanız bu kanunun amacı temel hak ve özgürlükleri korumak diye başlar. En temel özgürlüklerin başında da inanç özgürlüğü gelir. Konuyu o şekilde yorumlandırdığınız zaman mevzuatta bir boşluk olmaz. Kaldı ki Türkiye'deki her problemi ceza kanunu ile çözmek bence hukuku anlamamak olur. Hukuk biraz da insanların zihniyle ve mantığıyla alakalıdır. Biz aklımıza her gelen sorunu illa bir kanuna karşılığında da bir cezaya bağlamaya çalışıyoruz. Bu gelişmiş toplumların yaptığı yada yapacağı bir düzenleme değil."

İŞLENMİŞ BİR SUÇUN CEZASINI DEVLETE BIRAKMALI

Balıkesir'in Ayvalık ilçesine bağlı Altınova'da, iki kişinin ölümüyle sonuçlanan kavganın toplumsal olaya dönüştürülmesiyle ilgili olarak ise Bakan Çiçek, her münferit olayı toplumsal bir boyut kazandırmaya çalışan art niyetli sorumsuz, yaptığı işin nereye varacağını bilmeksizin ulu orta bağırıp çağıranlar olduğunu kaydetti. İşlenmiş bir suçun cezasını devlete bırakmanın en doğrusu olduğunu söyleyen Çiçek, insanların bu tür olaylara karşı güvenlik güçlerine ve mülki amirlere yardımcı olması gerektiğini bildirdi.

Çiçek, şöyle konuştu: "Eğer ortada işlenmiş bir suç varsa onu hem mülki amirler hem cumhuriyet savcıları takip ederler. Vatandaş kendisi bir tepki koymak yerine işlenmiş bir suçun cezasının verilmesini devlete bırakmak bence en doğru olanıdır. Aksi taktirde iyi veya kötü niyetli bir kısım ulu orta konuşanlar tahrik edenler çıkar. Sonra da hepimizi üzecek olaylar meydana gelir. Türkiye'de yaşayan 70 milyon insan kardeştir. Bu ülkenin vatandaşıdır. Birbirimize karşı, birbirimizin hukukuna karşı saygılı olmalıyız."

"DENİZ FENERİ SORUŞTURMASI SAVCININ İŞİ, HAZIRLIK SORUŞTURMASI GİZLİDİR HERKES BİLİRSE HUKUK İŞLEMİYORDUR"

Deniz Feneri Derneği soruşturmasıyla ilgili dosyanın pazartesi günü Dışişleri kanalıyla Almanya'dan isteneceğinin hatırlatılması üzerine Çiçek, konunun yargının işi olduğunu hatırlatarak dosyanın gereğini savcının yapacağını belirtti.

Hazırlık soruşturmalarının gizli olduğunu anlatan Çiçek, Türkiye'de bu konuya kimsenin dikkat etmediğini söyledi. Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü; "Dosyanın Almanya'dan gelip gelmeyeceğini bilemem. O konu yargının işi. Yargının işini siyasetçiye sormayın. Savcılık istediyse o dosya gelir ve gereği neyse savcı yapar. Yoksa o konuyu kimse bilmez. Konu hazırlık soruşturmasında. Hazırlık soruşturması gizlidir. Onu ben de bilemem Adalet Bakanı da bilemez. Türkiye'deki temel yanlışlık; insanlar konuşuyor, yazıyor çiziyor. Kimse açıp anayasayı okumuyor. Soru sorulan adamların bu konuda yetkisi var mı, sorumluğu var mı, buna kimse bakmıyor. Bakandır her şeyi bilir, validir her şeyi bilir. Hayır Ben her şeyi bilmem. Her şeyi bilirsem bu ülkede demokrasi olmaz. Herkesin görevi ayrıdır. Benim görevimi savcı yapmaz. Savcının görevini de ben yapmam. Bu tür soruşturmalar gizli soruşturmalardır. İlgili savcılar bunu bilir. Savcının dışında bu konuyu başkaları da biliyorsa hukuk işlemiyor demektir."

<p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2">Vatandaşın bir paniğe kapılmasına gerek olmadığını da dile getiren &Ccedil;i&ccedil;ek, bir kısım krizleri tetikleyen hususlardan birinin de insanların paniğe kapılması olduğunu vurguladı. Herkesin yorganına g&ouml;re ayağını uzatmasında fayda olduğuna dikkati &ccedil;eken &Ccedil;i&ccedil;ek, &quot;T&uuml;rkiye'nin paniğe kapılması i&ccedil;in şu safhada bir sebep g&ouml;z&uuml;km&uuml;yor. Soğukkanlı şekilde olup bitenleri değerlendirmekte fayda var. Herkesin yorganına g&ouml;re ayağını uzatmasında fayda var. Biz biraz israf toplumuyuz, aşırı t&uuml;ketime y&ouml;neliyoruz. Gelirimizle eşit olmayan bor&ccedil;lanmalara giriyoruz. Kredi kartlarının getirdiği kolaylıkla insanlar hesap kitap yapmadan sanki bu bor&ccedil;lar &ouml;denmeyecekmiş gibi aşırı bir bor&ccedil; y&uuml;k&uuml; altına giriyor. Esas kriz bu nedenle kaynaklanır. Vatandaşımızın gelirine eşit bir harcama moduna ge&ccedil;mesi lazım. Tasarruf alışkanlığını edinmesi lazım.&quot; şeklinde konuştu. </font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2"></font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2"><strong>TCK'DA İBADET &Ouml;ZG&Uuml;RL&Uuml;Ğ&Uuml; UNUTULDU İDDİASI: YASANIN BİRİNCİ MADDESİNDE İNAN&Ccedil; &Ouml;ZG&Uuml;RL&Uuml;Ğ&Uuml; TEMİNAT ALTINA ALINMIŞTIR</strong> </font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2"></font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2">1 Haziran 2005'te y&uuml;r&uuml;rl&uuml;ğe giren yeni T&uuml;rk Ceza Kanunu'nda 'bireysel ibadeti engelleme'nin su&ccedil; olmaktan &ccedil;ıkarıldığı y&ouml;n&uuml;ndeki iddialara değinen &Ccedil;i&ccedil;ek, &ccedil;ıkarılan yasanın &ouml;zg&uuml;rl&uuml;k&ccedil;&uuml; bir yasa olduğuna vurgu yaptı. Yasanın birinci maddesinin temel hak ve &ouml;zg&uuml;rl&uuml;kleri korumak olduğunu anlatan &Ccedil;i&ccedil;ek, en temel &ouml;zg&uuml;rl&uuml;klerin başında da inan&ccedil; &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; geldiğini ifade etti. &Ccedil;i&ccedil;ek, konunun bu şekilde yorumlanması durumunda mevzuatta bir boşluk olmayacağını belirtti. </font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2">&Ccedil;i&ccedil;ek, şunları s&ouml;yledi: &quot;<font color="#333399">Din ve vicdan &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; insanların en temel hak ve &ouml;zg&uuml;rl&uuml;klerindendir. Hukuk d&uuml;zeni de bu &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; teminat altına almak i&ccedil;indir. &Ccedil;ıkan ve &ccedil;ıkarılacak olan yasaların o &ouml;zg&uuml;rl&uuml;k i&ccedil;inde değerlendirmek gerekir. İnsanlar bazen yorum farkı i&ccedil;erisinde olabiliyor. &Ccedil;ıkarılan yasa &ouml;zg&uuml;rl&uuml;k&ccedil;&uuml; bir yasadır. Daha birinci maddesine bakarsanız bu kanunun amacı temel hak ve &ouml;zg&uuml;rl&uuml;kleri korumak diye başlar. En temel &ouml;zg&uuml;rl&uuml;klerin başında da inan&ccedil; &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; gelir. Konuyu o şekilde yorumlandırdığınız zaman mevzuatta bir boşluk olmaz. Kaldı ki T&uuml;rkiye'deki her problemi ceza kanunu ile &ccedil;&ouml;zmek bence hukuku anlamamak olur. Hukuk biraz da insanların zihniyle ve mantığıyla alakalıdır. Biz aklımıza her gelen sorunu illa bir kanuna karşılığında da bir cezaya bağlamaya &ccedil;alışıyoruz. Bu gelişmiş toplumların yaptığı yada yapacağı bir d&uuml;zenleme değil</font>.&quot; </font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2"></font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2"><strong>İŞLENMİŞ BİR SU&Ccedil;UN CEZASINI DEVLETE BIRAKMALI</strong> </font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2"></font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2">Balıkesir'in Ayvalık il&ccedil;esine bağlı Altınova'da, iki kişinin &ouml;l&uuml;m&uuml;yle sonu&ccedil;lanan kavganın toplumsal olaya d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;lmesiyle ilgili olarak ise Bakan &Ccedil;i&ccedil;ek, her m&uuml;nferit olayı toplumsal bir boyut kazandırmaya &ccedil;alışan art niyetli sorumsuz, yaptığı işin nereye varacağını bilmeksizin ulu orta bağırıp &ccedil;ağıranlar olduğunu kaydetti. İşlenmiş bir su&ccedil;un cezasını devlete bırakmanın en doğrusu olduğunu s&ouml;yleyen &Ccedil;i&ccedil;ek, insanların bu t&uuml;r olaylara karşı g&uuml;venlik g&uuml;&ccedil;lerine ve m&uuml;lki amirlere yardımcı olması gerektiğini bildirdi. </font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2">&Ccedil;i&ccedil;ek, ş&ouml;yle konuştu: &quot;<font color="#333399">Eğer ortada işlenmiş bir su&ccedil; varsa onu hem m&uuml;lki amirler hem cumhuriyet savcıları takip ederler. Vatandaş kendisi bir tepki koymak yerine işlenmiş bir su&ccedil;un cezasının verilmesini devlete bırakmak bence en doğru olanıdır. Aksi taktirde iyi veya k&ouml;t&uuml; niyetli bir kısım ulu orta konuşanlar tahrik edenler &ccedil;ıkar. Sonra da hepimizi &uuml;zecek olaylar meydana gelir. T&uuml;rkiye'de yaşayan 70 milyon insan kardeştir. Bu &uuml;lkenin vatandaşıdır. Birbirimize karşı, birbirimizin hukukuna karşı saygılı olmalıyız</font>.&quot; </font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2"></font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2"><strong>&quot;DENİZ FENERİ SORUŞTURMASI SAVCININ İŞİ, HAZIRLIK SORUŞTURMASI GİZLİDİR HERKES BİLİRSE HUKUK İŞLEMİYORDUR&quot; </strong></font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2"></font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2">Deniz Feneri Derneği soruşturmasıyla ilgili dosyanın pazartesi g&uuml;n&uuml; Dışişleri kanalıyla Almanya'dan isteneceğinin hatırlatılması &uuml;zerine &Ccedil;i&ccedil;ek, konunun yargının işi olduğunu hatırlatarak dosyanın gereğini savcının yapacağını belirtti. </font></p><p><font face="arial,helvetica,sans-serif" size="2"><strong><font color="#333399">Hazırlık soruşturmalarının gizli olduğunu anlatan &Ccedil;i&ccedil;ek, T&uuml;rkiye'de bu konuya kimsenin dikkat etmediğini s&ouml;yledi. &Ccedil;i&ccedil;ek, s&ouml;zlerini ş&ouml;yle s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;</font>;</strong> &quot;Dosyanın Almanya'dan gelip gelmeyeceğini bilemem. O konu yargının işi. Yargının işini siyaset&ccedil;iye sormayın. Savcılık istediyse o dosya gelir ve gereği neyse savcı yapar. Yoksa o konuyu kimse bilmez. Konu hazırlık soruşturmasında. Hazırlık soruşturması gizlidir. Onu ben de bilemem Adalet Bakanı da bilemez. T&uuml;rkiye'deki temel yanlışlık; insanlar konuşuyor, yazıyor &ccedil;iziyor. Kimse a&ccedil;ıp anayasayı okumuyor. Soru sorulan adamların bu konuda yetkisi var mı, sorumluğu var mı, buna kimse bakmıyor. Bakandır her şeyi bilir, validir her şeyi bilir. Hayır Ben her şeyi bilmem. Her şeyi bilirsem bu &uuml;lkede demokrasi olmaz. Herkesin g&ouml;revi ayrıdır. Benim g&ouml;revimi savcı yapmaz. Savcının g&ouml;revini de ben yapmam. Bu t&uuml;r soruşturmalar gizli soruşturmalardır. İlgili savcılar bunu bilir. Savcının dışında bu konuyu başkaları da biliyorsa hukuk işlemiyor demektir.&quot; </font></p>
16 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]
f399476d61fde4ec29c96b0f4bbedb01@