Akyazı İlçe Sağlık Müdürü Dr. Gülşah Yılmaz, Ramazan ayında, uzun ve sıcak günlerde oruç tutanların nasıl beslenmesi gerektiği ve sıvı kaybının önlenmesi için neler yapılması gerektiği konusunda önemli uyarılarda bulundu. Orucun sıcak günlere denk gelmesinden dolayı vücudun sıvı kaybını gidermek için bolca su içilmesini tavsiye eden Dr. Yılmaz, çay ve meyve suyunun sıvı ihtiyacını karşılamadığını, muhakkak iki litre su tüketilmesini önerdi.
Akyazı Toplum Sağlığı Merkezi sorumlu hekimi olarak başarı ödülü alan, Sakarya Akyazı İlçe Sağlık Müdürü Dr. Gülşah Yılmaz, orucun güzel bir ibadet olmasının yanı sıra orucun sağlık açısından faydaları da saymakla bitmediğini belirtti. Dr. Yılmaz, “Oruç, fazla yemenin getireceği sağlık problemlerini ortadan kaldırıyor. Oruç esnasında sindirim sistemine daha az kan gider. Kalp damar sistemi düzenli çalışır. Sinir sisteminin dengesini sağlıyor. Faydalı enzimler uyarılıyor. Diyabet gelişimini engelliyor. Bağışıklık sistemi hastalıklarına yakalanma riskini azaltır. Hipertansiyon ve böbrek fonksiyonlarını düzenliyor. Ruh sağlığını dengeye getirir.” açıklamasında bulundu.
Orucun kıymetli bir ibadet, eziyet haline getirilmemesinin altını çizen Dr. Gülşah Yılmaz özellikle sıvı kaybını önlemek için bazı sıvıların bolca tüketilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Çay, meyve suyu vb. sıvı ihtiyacını karşılamadığını, muhakkak iki litre su tüketilmesini öneren Dr. Gülşah Yılmaz, “Vücudun sıvı ve mineral kaybının karşılanmasına özen gösterilmesi önemlidir. Yeterince sıvı alınmazsa, vücutta su ve mineral kaybı olmaktadır. Buna bağlı olarak da bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri yaşanabilmektedir. Vücudun gün içinde kaybedeceği su, iftar ve sahur arasında telafi edilebilir. Sıcak havalarda aşırı beden hareketi yapılması durumunda, vücudun su ve tuz kaybı daha da artmaktadır. İki litre su içilmelidir.” dedi.
Sahurun önemi tartışılmaz olduğunu, kesinlikle yapılması gerektiğini vurgulayan Dr. Gülşah Yılmaz, “Sahura kalkılmaması ya da sahurda sadece su içilmesi yaklaşık 17 saat olan açlık süresini 20 saate çıkartır. Bu da açlık kan şekerinin daha erken düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olur. Sahurda ağır yemek yenilmemelidir. Gece metabolizma hızı yavaşladığından vücudun yağlanma hızı ve kilo alma riski artmaktadır. Bu nedenle sahurda süt, yoğurt, peynir, yumurta gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, sebze ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir öğün tercih edilmelidir. Oruç açıldıktan sonra iftara çorba içerek başlamak doğru bir yaklaşımdır. Gün boyu boş kalan midenin rahatlamasını sağlar, kasılmaları önler. Sonrasında bütün besin gruplarının bulunduğu bir menü seçilmelidir. Sebze, protein, süt ürünleri tüketilmelidir. ”şeklinde konuştu.
Oruç bir perhiz, zayıflama imkânı olmadığının altını çizen Dr. Gülşah Yılmaz, ”Orucun bir ibadet olarak tutulması ve kudretli bir varlığın himayesine girdiğine inanmanın getirdiği güven duygusu, kişilere mutluluk verir. Bu da beyinde endorfinlerin salınımıyla olur. Oruç tutarak duygu durumunu yükselten kişi; stres, anksiyete ve depresyon gibi durumlara karşı fiziksel ve zihinsel açıdan dayanıklı hale gelir.” dedi.