2012 yılında ilki düzenlenen Ortadoğu'da Siyaset ve Toplum Kongresi'nin, ikincisi 09.00'da yapılan açılış konuşmaları ile başladı.
II.Ortadoğu'da Siyaset ve Toplum Kongresi'nin açılış konuşmalarını sırasıyla; Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kemal İnat, Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas ve Ak Parti Dış İlişkilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Aktay yaptı.
Yapılan konuşmaların ardından Kongre resmen başladı. Açılış konuşmalarına ve Kongre programlarına katılımın yoğun olduğu gözlemlendi.
Ayrıca Kongre'ye Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş ve Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu da katıldı.
Kongreyi canlı seyretmek için tıklayınız.
Uluslararası Rabia Platformu Koordinatörü Cihangir İşbilir, "Küresel medyanın bize ezberletmek istedikleri algının gerek Mısır Devrimi'nde, ondan sonraki darbe sürecinde, Rabia Meydanı'nda, Gazze saldırılarında ve Suriye'deki rejimin yapmış olduğu işkenceler ile katliamların ortaya çıkartılmasında ulusal medyadan sadece Anadolu Ajansı ve TRT kurumlarını zikretmek mümkün" dedi.
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Ortadoğu Araştırmaları Merkezi'nce, Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı işbirliğiyle SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "2. Ortadoğu'da Siyaset ve Toplum" kongresinde konuşan İşbilir, son 4 yılda Ortadoğu'da algıları yönetenlerin savaşlara hükmettiklerini söyledi.
Algı yönetimi yapanların bölgesel ve küresel medyayı maniple ettiğine işaret eden İşbilir, yapılan her türlü haberlerin vücutta dolaşan bir kan gibi her yerde dolaştığını kaydetti.
İşbilir, akademisyen, siyasetçi, karar alıcıların bu algı yöneticilerinin haberlerine bakıp veya sosyal medyaya bakıp bilgi devşirmeye çalıştığını ifade etti.
Sosyal medyanın geleneksel medyadan daha hızlı, etkin ve günlük tepkileri değiştiren bir yönünün olduğunu vurgulayan İşbilir, tarihi bir medya okuması yapıldığında Ortadoğu medyasının 18. yüzyıl birikiminden yoksun olduğunu iddia etti.
Bölge medyasının birkaç istisna dışında daha çok devlet ve istihbaratların kontrolünde olan medya organları olduğunu dile getiren İşbilir, bunların da ekseriyet itibarıyla kendi statü koltuklarını, pozisyonlarını korumak için kullanılan aygıtlar olduğunu söyledi.
İşbilir, statükoyu değiştirmek için devlet altı organların veya kitlesel hareketlerin medyayı kullanarak kalkışmış olduğu uyanış, direniş, bahar gibi bu hareketlere yönelik devlet kanallarının pozisyon aldıklarını ifade ederek, "Bölgedeki bazı ülkelerin yapmış oldukları yatırımlarla yeni medya araçlarını da yine kendi pozisyonlarını korumak adına kullandıklarını gayet iyi biliyoruz. Türkiye'deki 'Gezi Parkı olayları' gibi benzer olaylar nasıl bir sosyal medya operasyonuyla tetiklenip yürütüldüyse aynı operasyonların karşı devrim hareketlerine merkezi bir adeta kumanda masasından yönetilerek nasıl çalıştığını yakından takip edebiliyoruz" şeklinde konuştu.
- "Anadolu Ajansı küresel medyanın algısını bozdu"
Küresel medyayla bölgesel medyanın büyük bir kısmının ortak bir zeminde buluştuğunu kaydeden İşbilir, Ortadoğu'da birkaç istisna dışında hiçbir devlet kanalının kendi istihbaratından bağımsız yayın yapmadığını ve hiçbirisinde açık, şeffaf bir habercilik ağının olmadığını belirtti.
İşbilir, bugün yaşanan mezhep gerilimini İran ve İsrail haber ajanslarının kontrol ettiğine işaret ederek, "Gezi Parkı kalkışmasına benzer bir şekilde Beşer Esed rejimi, Maliki rejimi, Şii rejimi ve Hizbullah ile ilgili operasyonla Irak Şii milislerinin işlediği katliamların üstünün örtülmesi IŞİD, El Kaide gibi örgütlerin yapmış oldukları faaliyetlerin yine yerel direniş ve barışçıl örgütlerle irtibatlandırmak için kullanılmasını çok yakından takip ediyoruz" ifadesini kullandı.
"Irak işgalinden sonra El Cezire'nin Katar gibi bir ülkeden çıkarak küresel medyaya kafa tutması, küresel medyanın algılarını bir nebze ters düz etmesine şahit olduk" diyen İşbilir, şöyle devam etti:
"Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin silaha yatırım yapmadığını, dışarıdaki Ortadoğu yıllıklarına baktığımızda neredeyse aynı oranda medyaya yatırım yaptıklarını görüyoruz. AK Parti, Hamas, Nahta, İhvan gibi teşkilatları işkillendirmek üzere nasıl bu yatırımları kullandıklarını sosyal medya çalışmalarından görebiliyoruz. Bu algı bozma, algı yönetme, ezber bozma ve küresel medyanın algı operasyonlarına darbe vuran ve onları akim bırakan da belki Türkiye'den sadece Anadolu Ajansı görebiliriz. Son Gazze saldırılarında da TRT bu noktada bir fonksiyon icra etti. Küresel medyanın bize ezberletmek istedikleri algının gerek Mısır Devrimi'nde, ondan sonraki darbe sürecinde, Rabia Meydanı'nda, Gazze saldırılarında ve Suriye'deki rejimin yapmış olduğu işkenceler ile katliamların ortaya çıkartılmasında ulusal medyadan sadece Anadolu Ajansı ve TRT kurumlarını zikretmek mümkün."