Sakarya Üniversitesi’nde ‘Genç TÜMSİAD Kariyer Zirvesi’ isimli bir etkinlik gerçekleştirildi. Etkinlikte bir konuşma yapan İletişim Uzmanı Ebru Yaşar Seçen, çocuklara verilen isimlerin travmatik durumlar ve özgüven eksikliği yaratabileceğine dikkat çekti.
Sakarya Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Topluluğu ve Genç TÜMSİAD tarafından 3’üncüsü düzenlenen ‘Genç TÜMSİAD Kariyer Zirvesi’ 16 Aralık Çarşamba günü SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Etkinliğe İletişim Uzmanı Ebru Yaşar Seçen, Atılganlık Eğitmeni Osman Sarı ve Sosyal Sermeye Eğitmeni Akın Kılıç konuşmacı olarak katıldı. ‘Geleceği tasarlamak için girişimci ol’ sloganıyla düzenlenen zirve, 2 ayrı oturumda gerçekleştirildi.
Beden dilinin de statüsü var
Beden dili konusuna dikkat çeken Ebru Yaşar Seçen, “Beden ve konuşma dili bir arada kullanılmalıdır. Beden dili büyük oranda bilinç dışı hareketlerden oluşur. Sesimizle beraber bedenimizi de tanımalıyız. Siz istediğiniz kadar susun, saklayın bilinçaltınız bunu ortaya çıkarır ve beden diliyle yansıtır” dedi. Beden dilinde statülerin olduğunu belirten Seçen, “Beden inanılmaz bir makinedir. Beden dilinde statüler vardır ve bedenin bir duruşu vardır. Kendisine saygısı olan, statüsünü önemser. Beden dilinde statü önemlidir” şeklinde konuştu.
Çocuklara verilen ismin de iletişimi etkilediğini belirten Seçen, “ İsim, bir çocukta travmatik durumlar ve özgüven eksikliği bile yaratabiliyor. Bu sebeple doğru karar verilmelidir. Özgüven noksanlığı büyük bir zehirdir. İletişimi engeller ve toplum içerisinde rahatsız eder” ifadelerini kullandı.
Edindiği tecrübeleri öğrenciler ile paylaşan Seçen, ‘Hayat bir sunum tekniğidir. Hayata gülümseyerek bakarsanız, gülümseyerek cevap alırsınız. Hayat bir yuvarlaktan ibarettir, başladığınız yere geri gelirsiniz. Arkanızı döndüğünüzde ‘işte bu’ demelisiniz. Hayat bir karedir, üç tarafını tamamlayabilirsiniz. Dördüncü tarafı tamamlamaya çalışırsanız biter. Kendinizdeki rengi unutmayın ve hayatın rengini iyi ayarlayın. Kendinize renk verirseniz siz kazanırsınız” tavsiyesinde bulundu.
Birbirimizi anlamıyoruz
Atılganlık Eğitmeni Osman Sarı sunumunda ‘Atılganlık’ konusunda bir sunum yaptı. Atılganlığı üç farklı davranış tipi olarak açıklandığını belirten Sarı, “Atılganlık kavramından sıyrıldığımız zaman içine kapanık ve tutum değiştiren bireyler haline geliriz. Yaşanılan problemler büyüdükçe hayallerimiz de küçülür” dedi. Sarı, atılganlığı etkileyen unsurların başında, Anne, baba ve çevre faktörlerinin geldiğini belirtti.
Her insanın algısının farklı olduğuna dikkat çeken Sarı, “ Kim olduğumuzu biliyor muyuz? Önce bunu öğrenmeliyiz. Toplumumuzun en büyük problemi, birbirimizi anlamıyor olmamızdır. Birbirimizi anlamak için kim olduğumuzu bilmeliyiz” diye konuştu.
Liderlik konusuna da vurgu yapan Sarı, “Liderlik, belirli bir amaç doğrultusunda insanları peşinden sürükler, yönlendirir ve amaçlarına ulaştırır. Bu kavram günümüzde geçmişe odaklanarak geleceği tasarlamaya çalışarak yapılıyor. Birbirimizin hayatına ne kadar değer verebilirsek gelecekte insan, paradan ve maldan daha değerli olur” ifadelerini kullandı.
Sosyal sermaye
Sosyal sermayenin insanın kendine yaptığı yatırım olduğunu vurgulayan Akın Kılıç, “Sosyal sermaye kişinin geçmişten beri yapmış olduğu manevi kazanımlardır. Bilgi ve dost gibi kavramların toplanması ile elde edilir” dedi. İnsanların belirli kalıplara takılı kaldığını söyleyen Kılıç, “Biz bazı kalıplara takılı kalıyoruz. Ne biliyorsak onu ifade etmeliyiz. Hayatımız boyunca birçok meslek edinemeyiz fakat birçok arkadaş edinebiliriz. Bunlar bizim sosyal sermayemizdir” şeklinde konuştu.
Zirve sonunda, yapılan çekilişle katılımcılara çeşitli hediyeler verildi ve konuşmacılara plaket takdim edildi