Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Ayhan Şengil, aşırı klorun insan sağlığına olumsuz etkileri olduğunu ifade ederken, bu şekilde klorlanan şebeke sularının tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Şengil, yakında şebeke suyundaki kanserojen etkisi olabilecek maddeleri ölçmeye başlayacaklarını belirtti.
Kent Şurası’nın 39’uncu toplantısı, geçtiğimiz akşam Seçkin Otel’de yapıldı. Toplantının açılışını yapan Şura Başkanı Abbas Delen, önceki gün vefat eden Sakarya’nın tanınmış esnaflarından, Sakaryaspor eski Başkanı ve Büyükşehir Belediyesi eski Başkanvekili Ömer Yazıcı’nın vefatından dolayı, şura olarak büyük bir üzüntü duyduklarını söyledi. Delen, şuranın kurumsal çalışmaları hakkında da bilgiler verdi.
Toplantıya konuşmacı olarak katılan Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Ayhan Şengil ise su, Sapanca Gölü ve şebeke sularının tüketimi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Şengil, Türkiye’nin söylenildiğinin aksine su zengini bir ülke olmadığının altını çizerek, Türkiye’de 2025 yılında suyu elde etme maliyetinin çok daha yüksek olacağını vurguladı.
Sapanca Gölü intihar mı ediyor?
Sapanca Gölü’nün kendini intihar etmek üzere olduğunu ifade eden Prof. Dr. Şengil, “Gölün sahibinin kim olduğu belli değil. Senede 120-130 milyon metreküp su alınabilecek potansiyel varken, kim ne kadar su çekiyor belli değil. Gölün fiziki olarak yüzde 80’i Sakarya sınırları içerisinde. Dolayısıyla gölün sahibi bizim olması gerekiyor. Kocaeli artık gölden su çekmemeli” dedi.
Gölden su kullanım önceliğinin, insani amaçlı, hayvani amaçlı, tarımsal amaçlı ve sanayi ihtiyaçları için şeklinde 4 maddede sıralandığını belirterek, “İlk 3 madde için bile göl yeterli değilken, sanayi kullanım amaçlı gölden milyonlarca metreküp su çekiliyor. Su seviyesi 31,5 metre ile 29,9 metre arasında olmalı. Şu anda seviye 30,6 metre. Göldeki su seviyesinin daha da azalması demek, gölün intihar etmesi demektir” diye konuştu.
"En büyük tehlike TÜPRAŞ"
Sakarya’da görev yaptığı 34 senedir gölün korunması ile ilgili konunun tartışıldığını fakat net bir sonuç alınamadığını belirten Prof. Dr. Şengil, “En büyük tehlike ise TÜPRAŞ başta olmak üzere sanayi kuruluşlarının gölden su çekmesidir. TÜPRAŞ geçtiğimiz sene 7,5 milyon metreküp su çektiğini açıkladı. Bu sene ise iki katı su çekecek. Buna SASKİ ve İSU karşı. DSİ’nin de karşı olduğunu biliyoruz. Kullanım önceliğinde son sırada olmasına rağmen sanayi amaçlı TÜPRAŞ’ın su çekmesini hazmedemiyoruz” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. İsmail Ayhan Şengil, her iki ildeki şebeke kaçak oranlarının yüzde 35’ler civarında olduğunu da kaydederken, bunun TÜPRAŞ’ın gölden su çekmesi kadar tehlikeli olduğunu söyledi. Şengil, kaçakların giderilmesi durumunda, gölden 3’de 1 oranında su çekileceğini vurguladı. Prof. Dr. Şengil, TÜPRAŞ’ın kuracağı bir sistem ile çektiği suyu arıtıp yeniden kullanabileceğini, fakat maliyetli olduğu için tercih etmediklerini de anlattı.
Şebeke sularının kullanılırken dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Prof.Dr.Şengil, “Şebeke suları filtre edildikten sonra klorlanıyor. Aşırı klorlama ise insan sağlığını etkileyebilir. Suyu kaynatsanız, yemeklerde kullansanız, çayda kullansanız bile klor içinden yok olmaz. Trihalometan maddesinin kanserojen etkisi olduğu tıbben biliniyor. İstanbul Üniversitesi ile işbirliği halinde, musluk sularından 1 sene boyunca numuneler alıp, içindeki trihalometan seviyesini ölçeceğiz. Ve bunu kamuoyuna açıklayacağız. Hazırlıklarımız sürüyor” şeklinde konuştu.
Toplantının sonunda konuşan Şura Kurucusu Erol Öztürk Hacıeyüpoğlu ise, Prof. Dr. Şengil ve diğer bilim adamlarına seslenerek, “Şehrimizi yakından ilgilendiren konularda, başta Sapanca gölü olmak üzere araştırmalarınızı yapın. Bunları kamuoyuna açıkça beyan edin. Bizler sonuna kadar bilimin ve sizlerin arkasında duracağız” dedi.
Dershanelerin kapatılması ile ilgili konuyu da dile getiren Hacıeyüpoğlu, “Konuşmaya konuşmaya ne hale geldik. Mesela dershaneler konusu var gündemde. 100 bin öğretmen, 25 bin çalışan işsiz kalacak. Ne yapılmaya çalışılıyor. İşte tüm bunları tartışmalıyız. Konuşmalıyız. Çekirdek aileden başlayarak bunları değerlendirmeliyiz” şeklinde konuştu.