İtalya Depremini Anlattı

İtalya'nın L'Aquila bölgesinde meydana gelen 6.3 şiddetindeki depremden sağ kurtulan Merve Demirel, enkaz altında kalanların yardım çığlıklarını unutamadığını söyledi. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'ni İstanbul'da yaşadığını, bu yüzden çok korktuğunu belirten Demirel, "Bir an için binadan inemeyeceğimizi düşündüm." dedi.

Deprem Olacak Diye Söylenmişti


İtalya'ya Erasmus değişim programı ile giden Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İktisat Bölümü son sınıf öğrencisi Merve Demirel, yaşadıklarını CİHAN'a anlattı. Degli Studi Üniversitesi'nde öğrenim gördüğünü ifade eden Demirel, 5 arkadaşıyla dört katlı binanın üçüncü katında yaşadıklarını kaydetti. Deprem anında uyanık olduklarını söyleyen Demirel yaşadıklarını şöyle dile getirdi:
"O gece evde 4 arkadaştık. Bir Japon arkadaşımız Roma'daydı. Geldiğimizden beri L'Aquila'da sürekli deprem oluyordu. Bir kaç gün önce bize büyük deprem olacak diye dışarı çıkmamız söylendi. Depremin olduğu gece 2 artçı deprem oldu. Artık panik halindeydik. Üzerimizde bir tedirginlik vardı. Deprem 03:30 sıralarında oldu. Duvarın çatladığını gördüm. Daha sonra arkadaşımın odasına geçtim. Deprem hiç durmadı. Ben 17 Ağustos Marmara Depremi'ni yaşadığım için çok etkilendim. Bir an için binadan inemeyeceğimizi düşündüm."

Enkaz Altından Gelen Çığlıkları Duyuyorduk

Arkadaşlarıyla dışarı çıktığında ortalığın toz duman içerisinde olduğunu ve havanın gri bulutla kaplandığını gördüklerini belirten Demirel, ilk olarak Türk arkadaşlarını telefonla arayarak durumlarını öğrendiklerini vurguladı. Dışarıda soğuk bir hava olduğunu, bu nedenle üşümemek için sürekli dolaştıklarını anlatan Demirel, kentte bir çok enkazla karşılaştıklarını ifade etti. Enkaz altından çığlık sesleri duyduklarını kaydeden Demirel, "Dışarıda soğuk bir hava vardı. Sürekli deprem oluyordu. Bir ara yer yarılacak biz içine düşeceğiz diye düşündüm. İlk yaptığımız şey Türk arkadaşlarımızı aramak oldu. 40 civarında kişiydik. Allah'tan hiç birimizde bir sağlık sıkıntısı yoktu. Ben İstanbul'daki ailemi telefonla arayarak durumumun iyi olduğunu söyledim. Daha sonra bir arkadaşımız enkazların arasından gelemediği için onu almaya gittik. Kentteki kiliselerin ön tarafları çok sağlam gözükse de arka tarafları tamamen yıkılmıştı. Yabancı öğrencilerin kaldığı yurdun yıkıldığını duyduk. Çok fazla enkaz vardı. Dolaşırken enkaz altından gelen çığlıkları duyuyorduk. Erkek arkadaşlarımız kurtarma çalışmalarına destek oldu. Bizim beklemekten başka bir çaremiz yoktu. Başı boş çok köpek vardı. Benim deprem sonrası ikinci korkumdu." diye konuştu.



Ambulanslar 3 Saat Sonra Geldi

Meydana indiklerinde parmağı kırılan, kafasına taş gelerek yaralanan çok sayıda insan gördüklerini bildiren Demirel, ambulans ve polislerin depremden 3 saat sonra geldiğini dile getirdi.

Arkadaşlarının yabancı bir arkadaşlarını enkazdan çıkardığını belirten Demirel, şunları söyledi: "Deprem olmaya devam ettikçe hasar gören binalardan parçalar dökülüyordu. Yaralanan çok insan vardı. En az 3 saat hiçbir şekilde yardım alamadılar. Çok kötü bir durumdu. Tek bir ambulans depremden üç saat sonra geldi. Biz 'depremin merkez üssü kentin biraz daha dışındadır oraya yoğunlaştılar' diye düşündük. Düşündüğümüz gibi olmuş, kurtarma ekipleri direkt olarak yurdun enkazına gitmiş. Sabah ortalık aydınlandıktan sonra battaniye dağıtıldı. Benim için ilginç olan elektriklerin kesilmemesiydi. Bu çok değişik bir şey. Ben elektriklerin kesilmesini bekliyordum. Deprem anında hiçbir şekilde elektrikler kesilmedi."

Yeterli Desteği Görmedik

Depremin ardından sabah saat 10:30'da Türkiye'nin Roma Konsolosluğu'ndan 3 yetkilinin geldiğini anlatan Demirel, görevlilerden maddi ve manevi destek görmediklerini söyledi.

Demirel; "Biz sabaha kadar bekledik. Hiçbir yabancıdan ya da sağlık ekibinden nasılsınız diye bir soru duymadık. Türk yetkililerin gelmesi saat 10.30'u buldu. İlk olarak isimlerimizi yazarak kontrol ettik. 3 kişi elleri boş geldiler. Deprem bölgesine üç yetkilinin eli boş gelmesi ayrı bir olaydı. Gelirken en azından su getirebilirlerdi. Depremden sonra sular kesildi. Her taraf gri dumanla kaplanmıştı. Boğazımız kireç doldu ve su yoktu. Her yerde çeşme olan bir şehirdi. Ancak su sıkıntısı yaşadık. Yetkililer bize ne yapmayı düşündüğümüzü sordular. Bizden direkt dönmemiz istendi. Bize maddi olarak yapabilecek fazla bir şeyimiz yok dediler. Sonuçta afet bölgesinden çıkmışız ve hiçbir şeyini alamadan inen çok arkadaşım vardı. Gelmek isteyenleri Roma'ya götüreceklerini söylediler. Roma'ya giden arkadaşlar bir otele yerleştirildi. O şekilde bırakıldılar. Biz Roma'ya gitmedik. Yaşadığımız deprem korkusundan sonra birkaç gün bekledik. Bilet fiyatları çok pahalıydı. Biz maddi ve manevi destek görmedik. Konsolosluk öğrencileri yalnız bırakmamalıydı." şeklinde konuştu. 

15 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]
403d5183f473088465b7ceb97256855c@