112 Acil Servis ile hastanelerin acil servisinde zamanla yarışan kadın ambulans şoförü, acil tıp teknisyeni, doktor ve hemşireler, iş ve aile sorumluluklarının ağırlığına rağmen vatandaşa güler yüzle hizmet veriyor.
Bolu kent merkezinde 6 Nolu Acil Sağlık Hizmet İstasyonu'nda ambulans şoförü Asuman Nadar (32) ile ATT Yeşide Karaaslan (24), Nuray Adıyaman (33), Tuğçe Özkan (24) ve Düriye Subaşı (28), dönüşümlü olarak çalışıyor.
Kentte çalışan tek kadın ambulans şoförünün tecrübesiyle hızlı şekilde olay yerine intikal eden kadın sağlık çalışanları, hasta ya da yaralı vatandaşları ambulansa taşıyarak, tedavi göreceği hastaneye naklediyor.
- "Ambulans kullanmak zevkli bir iş"
Evli ve bir çocuk annesi Asuman Nadar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üç yıldır ambulans şoförlüğü yaptığını, 15 yıldır da aktif olarak sağlık alanında çalıştığını söyledi.
Vakaya çıktıklarında trafikte çok fazla zorlanmadıklarını söyleyen Nadar, "Aslında Bolu insanı çok duyarlı. Yol verme konusunda sıkıntı yaşamıyoruz. Sireni çaldığımız zaman yol veren insanlar oluyor. Fakat kavşaklarda önceliğimizi düşünmeyenler de oluyor. Ama çok fazla sorunla karşılaşmıyoruz." diye konuştu.
Nadar, bir kadının ambulans kullanmasının ilk başlarda çok anormal karşılandığına değinerek, "Bence bu Bolu küçük olduğu için böyle. İstanbul ve Ankara'da sayımız oldukça fazla. Bolu'da ambulans kullanan bir tek ben varım. Erkek mesleği olarak görülüyor ama yapılamayacak bir şey değil. Ben mesleğimi çok seviyorum." şeklinde konuştu.
Hasta taşımalarında zaman zaman vatandaşlardan yardım aldıklarını aktaran Nadar, şunları söyledi:
"Bir hastayı üç kişi taşıyamayız. Yardım alıyoruz ama zorlandığımızı düşünmüyoruz. Hastalar biz komutayı aradığımızda, 'Erkek personel istemiştik.' diye tepki veriyorlar. Bir müdahale için eve girdiğimizde, 'Hani, erkek şoförünüz nerede?' dedikleri çok oluyordu. 'Şoför benim.' dediğimde de çok fazla şaşırıyorlardı. Yapılan çalışmaların ardından Allah razı olsun denildiğinde biz her şeyi unutuyoruz."
- "Hani erkek yok mu?"
ATT Yeşide Karaaslan ise 3 yıldır Bolu'da görev yaptığını, evli ve bir çocuğunun olduğunu ifade ederek, "Bayan olarak çalışmaktan gurur duyuyorum. Bayanların yapamayacağı bir şey yok. Ekip olarak bunu göstermiş oluyoruz. Hasta taşıma ve yol vermede zaman zaman zorlandığımız anlarımız oluyor ama vatandaşlarımız duyarlı olduğu için yardımcı oluyorlar." dedi.
Tüm kadınların, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayan Karaaslan, kadınların istemeleri halinde her şeyin üstesinden gelebileceğini vurguladı.
İki çocuk annesi Nuray Adıyaman da olay yerine gidip ambulanstan üç kadın olarak indiklerinde hasta yakınlarının çok şaşırdığına dikkati çekerek, "Hani erkek yok mu?' diye bir tepki alıyoruz. Sonra bizi çok takdir ediyorlar ve teşekkür ediyorlar. Örnek aldıklarını söylüyorlar." ifadesini kullandı.
- Sakarya'da Acil Servis'in "anne şefkatli" çalışanları
Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi (SAÜEAH) Acil Servis bölümünde çalışan kadın doktor ve hemşireler de mesai kavramı gözetmeksizin görevlerini ifa etmeye devam ediyor. Hastalara yardımcı olurken bir yandan da ev işleriyle uğraşan kadın doktor ve hemşireler, zor olan mesleklerini severek yapıyor.
Acil Tıp Uzmanı Bilge Ercan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Acil Servis'in her alanında yoğunluk yaşandığını ama görevlerini severek yaptıkları için herhangi bir sıkıntı çekmediklerini anlattı.
Görevleri Acil Servis olduğu için hastalara olabildiğince hızlı şekilde ulaşıp onların tedavilerini gerçekleştirmek, kimi zaman da krizleri çözmek zorunda kaldıklarını aktaran Ercan, "Her şeyin bir zorluğu var ama severek yaptıktan sonra o zorluğu bir süre sonra görmezden geliyorsunuz. Bizi en çok zorlayan, Acil Servislerin gereksiz kullanımı. Mesela bugün 'Yeşil Alan'da çalışıyorum, baktığım hastaların yarısından çoğu normal poliklinik hastası. Normalde aile hekimine gitmesi gereken hastalar ama maalesef Acil Servis'e geliyorlar." diye konuştu.
Meslek hayatında kadın olarak herhangi bir zorluk yaşamadığını ancak bazı hastaların saygısız davranışlarıyla karşılaşabildiklerini vurgulayan Ercan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşte erkek olsaydın bak neler yapardım?' şeklinde çıkışları oluyor. Bu da hoş bir şey değil. Ben onların cahilliğine, kabalığına veriyorum artık, yapacak bir şey yok. Çünkü siz buraya bir hizmet almaya geliyorsunuz, biz de size hizmet vermek için bu okulu okuduk. Halkın biraz daha bilinçli davranması, burada kimseye karşı art niyetimizin olmadığını kavrayarak gelmesi gerekiyor. Tıp fakültesinden beri kendi zamanınızdan, ailenizden, her şeyinizden çalarsınız, ders çalışırsınız. Sonra çalışmaya başladığınız zaman hafta sonunuz, bayramınız yoktur, yine burada hizmet verirsiniz ve bunu tercih ettiğiniz için yaparsınız. Bize gelen hastalar bazen nedense bunu kavrayamıyorlar."
- Mesai dışında çocuklarıyla ilgileniyorlar
Hemşire Hilal Bal da Acil Servislerde gereksiz hastalar nedeniyle çok fazla yoğunluk yaşandığını belirterek, 5 dakika oturup su içemediği zamanların bile olduğunu söyledi.
"Zor ama seviyoruz, yoğunluğuna da zorluğuna da alıştık artık. Bir şekilde devam ediyor." diyen Bal, "Siz hastaya o kadar anlayışlı olduğunuz halde o size anlayışsız davrandığında 'Ya ben bu mesleği niye yapıyorum, zaten kıymet bilmiyorlar ki.' deyip, 'Bıraksam mı acaba?' dediğim çok oldu. Ama tabii ki kıymet bilen hastalar da var. Onları görünce 'Yok yok devam etmeliyim.' dedim." ifadelerini kullandı.
Bal, hamileliğinin ilk zamanlarında sebepsiz yere darbedildiğini, buna çok şaşırdığını, bazı hasta ya da hasta yakınlarının ön yargıyla hastaneye geldiğini kaydetti.
Mesaiden çıkınca 1,5 yaşındaki oğlu ve eşiyle de ilgilendiğini aktaran hemşire Bal, "Ev işiydi, yemekti, çocukla uğraşıyorum. Annemden onu alıyorum, kendi evimize geçiyoruz. Gece oluyor, uykusuz şekilde tekrar sabah buraya geliyorum. Hiçbir şekilde düzenli, verimli uykum yok. Yine de gülmeye, herkese pozitif olmaya çalışıyorum ki, ben de kendimi iyi hissedeyim, karşı tarafta kendisini iyi hissetsin." dedi.
- "Biz annelerin evde ikinci mesaisi başlıyor"
Mesai bittiğinde nöbete gelen arkadaşlarının, "Ne güzel mesain bitti, gidiyorsun?" dediğini aktaran hemşire Filiz Akıncı, şunları söyledi:
"Ama biz annelerin ikinci mesaisi başlıyor. Bırakıp gitmiyorum, evde ikinci mesaim var. İkinci bir 8 saatlik mesaiye başlıyorum, bu da uyuyana devam ediyor tabii ki. İşte çocukların yemeğiydi, onların ilgisiydi, dersiydi, sıkıntılarıydı ... Bazen çocukların küstükleri ya da alındıkları oluyor, 'Hastaneye vakit ayırdığın kadar bize vakit ayırmıyorsun.' Hastaneden acil telefon geliyor, 'Ben daha lafımı bitirmedim, sen telefonla konuştun.' şeklinde kapris yaptıkları anlar oluyor ama çocuklarımız da çalışma tempomuza uyum sağlıyorlar."
Kadınların anaç ve duygusal olduklarını, hastalara kendi anne, baba ve amcaları gibi yaklaştıklarını anlatan Akıncı, "Onlara bir şey olduğu zaman, mesela trafik kazası geliyor, kimisi yoğun bakımlık oluyor, biz de onlarla çok fazla üzülüyoruz. Annelik gibi bir şey oluyor. Çalışıyorsunuz ama aynı şeyleri işinizde de yaşıyor ve yaşatıyorsunuz. Daha duygusal olduğumuz için daha mı güzel oluyor bilmiyorum. En çok üzüldüğüm şey, trafik kazası geçiren ya da uyuşturucu kullanıp gelen genç hastalarımız. Çünkü gencecik, boylu boyunca sedyeye yatıyor. Toparlıyorsunuz, 1 ay sonra yine sizin Acil Servisinize kendinden geçmiş vaziyette geliyor. Ailesi perişan. Beni en çok etkileyen genç kısım." diye konuştu.
Hastayı kaybettiklerinde üzüntüden ağlayan arkadaşlarının olduğunu aktaran Akıncı, buna rağmen hayat kurtarmaya devam ettiklerini sözlerine ekledi.