Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hayati Yılmaz, şiddetin İslam dininde yerinin olmadığını, kadına yönelik şiddetin Müslümanlıkla asla bağdaşmayacağını söyledi.
İlahiyatçılar kadına yönelik şiddetin İslam dininde yerinin olmadığını ve bunun İslam’la bağdaştırılamayacağını dile getiriyor. Kadına yönelik şiddetin dinle ilişkilendirilmesinin kabul edilemez olduğunu belirten Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hayati Yılmaz, “Böyle olsaydı kendini dinar saymayanların ya da ateist olanların şiddete hiç bulaşmamaları gerekirdi. Oysa dünya genelinde görüyoruz ki kadına yönelik şiddet, dünyanın her yerinde yaşayan her toplumun hemen her kesiminde görülen bir vakıadır. Dolayısıyla meselenin dinle bağdaştırılması asla mümkün görülemez. Sorun, kadın-erkek ilişkilerindeki sorunlardan kaynaklanmaktadır ve bu tür sorunlar, dindar ya da dinsiz olsun her toplumda yaşanmaktadır” diye konuştu.
İslam dininde kadına yönelik şiddete yönelik bir söylem olduğundan kesinlikle bahsedilemeyeceğini vurgulayan Doç. Dr. Yılmaz, “İslam dininin temel kaynaklarında kadına şiddeti tasvip eden, onaylayan ve hatta teşvik ettiği iddia edilen herhangi bir delil (ayet, hadis) yoktur. Ancak, bu kaynakları kendi zamanının bireysel ve sosyal algıları çerçevesinde yorumlayan ve değerlendiren bazı ilim ve fikir adamlarının söylemlerinde kadına şiddeti normal gören bir takım ifadelere rastlanabilir. Takdir edersiniz ki bu tamamen o kişinin şahsî görüşüdür, İslam\'ın değil. Mevlana\'nın bir sözü vardır, der ki: "Ortada bir yanlış varsa o Müslümanın yanlışıdır; yoksa İslam\'ın değil" şeklinde konuştu.
İslam’ın kadına bakışında bir ayrımcılık olmadığını kaydeden Yılmaz, “İslam kadına, erkeğe baktığı gibi bakar. Yani, "Allah\'ın kulu" olarak. Dinin emir ve yasaklarına uyma, kulluğunu yaşama, ibadetlerini yapma vs. konusunda kadın ile erkek arasında hiç bir ayrım yoktur. Birbirlerini tamamlayan ve bir bütünün iki parçası olarak gören bir anlayışı vardır. Yaratılıştan getirilen birtakım farklıklar onların kul olmalarında değil, toplum içindeki rollerinde bir fark olarak görülmelidir. Nitekim bu noktada aslında bütün insanlar arasında, yani erkek olsun kadın olsun herkes arasında bir fark zaten vardır. Toplumsal vazife ve roller herkese kendi görevini yapma hak ve sorumluluğu getirmektedir. İnsan olma bakımından hepimiz aynıyızdır, ama rollerimiz herkesi birbirinden ayrı ve farklı yapar. Dolayısıyla Allah\'ın erkek kulları ile kadın kulları arasında bir ayrım yapılamaz. Hepsinin kendi hak ve sorumlulukları vardır” diye konuştu.
Peygamberimizin kadınlara en güzel ahlakla muamele edilmesini tavsiye ettiğini belirten Yılmaz “Peygamberimizin kadına bakışı İslam\'ın kadına bakışıdır. Bazı hadislerinde ifade ettiği şekliyle onları "Allah\'ın kadın kulları" diye nitelemiştir. Veda hutbesinde de üstüne basa basa, kadınların hakları konusunda erkekleri güçlü bir şekilde uyarmıştır. "Allah\'ın emaneti" dediği kadınlara en güzel ahlakla muamele edilmesini tavsiye etmiş, güzel ahlakın bir göstergesinin de kadınlarına iyi davranmak olduğunu belirtmiştir. Kendi etrafındaki kadınlara, yani hanımlarına, kızlarına, kız torunlarına vs. karşı gösterdiği muhabbet, merhamet ve şefkat iklimi pek çok hadiste anlatılmaktadır. Sevgili Peygamberimiz, içinde yaşadığı toplumun da bir gerçeği olan kadına yönelik şiddeti ‘mümkün olduğunca, elinden geldiğince’ azaltmaya, kaldırmaya gayret etmiştir. Karısını döven bir kimseye Hz. Peygamber\'in "aferin" dediği hiç yoktur. Aksine "Allah\'ın kadın kullarını dövmeyin." buyurmak suretiyle bu meselenin son noktasını vurgulamıştır. Peygamberimiz, ne kendi hanımlarından birine vurmuştur ne de böyle yapanları doğrulamıştır.” şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Hayati Yılmaz, hadislerde Peygamberimizin kadına şiddeti doğrulayan veya teşvik eden herhangi bir ifadenin bulunmadığını kaydederek “Bazı hadislerde yer alan ve sahabenin kendi aile içinde yaşadıkları bazı sorunları dayakla halletmeye çalıştıkları yolundaki anlatımlar, yaşanan vakıanın ifadesidir. Diğerleri gibi birer "insan" olan Müslümanların da kendi zaaflarından kaynaklanan şiddet hadiselerini İslam dinine onaylatmaya kalkmak kimsenin haddi değildir” diye konuştu.