Sakarya'nın Sapanca ilçesinde, babasını kaybettiği kansere karşı kendisi gibi meme kanseri olan annesi ile mücadele eden Ebru Çaltı (42), terapi olarak gördüğü el emeği örgüleri satarak ailesinin geçimini sağlamaya çalışıyor.
Çaltı, çok sevdiği babasını 2010 yılında pankreas kanserinden kaybetti. Yaşadığı büyük üzüntüye rağmen iş hayatına devam eden Çaltı, geçen yıl mart ayında gittiği hastanede meme kanseri olduğunu öğrendi. Hastalığını öğrendiğinde "hemen ölecekmiş" hissiyatına kapılan Çaltı'nın acısı, annesinin de meme kanseri olduğunu öğrenmesiyle daha da katlandı.
İşini bıraktıktan sonra 6 ay hastanede kemoterapi tedavisi gören Çaltı, evini geçindirmek ve kafasını dağıtmak amacıyla örgü işine başladı. Her gün saatlerce vakit ayırıp ördüğü el işi ürünleri satarak birlikte yaşadığı annesi ve üniversiteye hazırlanan oğluna bakmaya çalışan Ebru Çaltı, hayat mücadelesiyle tüm kanser hastalarına örnek oluyor.
Yaşadığı birçok sıkıntı ve zorluğa rağmen yaşama azminden vazgeçmeyen Çaltı, hastalığını yenip görmediği yerleri gezmek istiyor. Tedavi süreci devam eden Çaltı, el işi ürünlerini satabileceği bir yer bulmak için de yetkililerden yardım bekliyor.
- "Bu iş terapi gibi geldi bana"
İki çocuk annesi Çaltı, yaptığı açıklamada, meme kanseri olduğunu öğrendiğinde iş hayatına ara vermek zorunda kaldığını anlattı.
Hastalığı öğrendiğinde "hemen ölecekmiş" hissine kapıldığını, çok korktuğunu, bazen de çok paniklediğini vurgulayan Çaltı, "En çok çocuklarımı yalnız bırakmaktan korktum. Hala daha endişe ediyorum ama hayat bu, mücadele ediyoruz. Hayatın içinde mücadeleler de oluyor. Her şey dört dörtlük gitmiyor." diye konuştu.
Çaltı, 6 ay hastanede kemoterapi tedavisi gördüğünü belirterek, acı ve yorgunluk verici sürecin çok zor geçtiğini kaydetti. Bununla birlikte örgü örmeye, kafasını dağıtmaya çalıştığını vurgulayan Çaltı, "Örgüyle tanışmam, hastalık evremde oldu. Terapi gibi geldi bana. Hem kazanç elde ediyorum, hem zevk alarak yapıyorum. Benim için iyi bir uğraşı oluyor. Çok olmasa da arada sırada satış yaparak ufak tefek kazançlar elde ediyorum. Herkesin örmesini de tavsiye ediyorum." dedi.
Hastalandıktan sonra kardeşlerine ve annesine de bazı tetkikler yapıldığını, annesinde de meme kanseri çıktığını aktaran Ebru Çaltı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz beraberce bu yolda savaşıyoruz. Çok karamsar olduğum dönemler oldu ama hayat devam ediyor. Hep kötü geçmiyor. Allah'a şükürler olsun ki hep kötü de kalmıyor. Ben önceden nefes aldığımın farkında bile değildim. Bu kanserle tanışınca ben doğdum. 'Beslenme, şundan, bundan kanser olunuyor.' diyorlar. Kanserin en büyük düşmanı bence üzüntü. Üzüntüden başka hiçbir şey kanser yapmıyor bizi. İyi olmak zorundayız."
- "Siz de başarabilirsiniz" mesajı vermek istiyor
Kanseri yenmiş kişileri görünce, "Ben de onlar gibi olabilir miyim?" diye kendisine sorduğunu dile getiren Çaltı, 16-17 sene yaşayan hastaları gördüğünde o zaman çok mutlu olduğunu vurguladı. "Onlar kadar inşallah ben de şanslıyımdır' diye dua ediyorum." ifadesini kullanan Çaltı, umudunun her zaman bulunduğunu söyledi.
Kanser hastalarına öğüt değil, sevgi ve şefkat verilmesi gerektiğini vurgulayan Çaltı, hastalığı yendiğinde "Ben başarabildim, siz de başarabilirsiniz" mesajı vermek istediğini belirtti. Çaltı, gezmediği, gitmediği yerleri görmek, her saniyenin tadını çıkarmak istediğini dile getirdi.
Kanser hastalarına ilk önce hayatlarından stresi çıkarmaları tavsiyesinde bulunan Ebru Çaltı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hiçbir şey üzülmeye değmiyor inanın. Bunu hastalıkla öğrendim. Hiçbir şey için değmezmiş. En başta özgür olun. İstediğiniz şeyleri yapın. Sizi bastırmak, susturmak isteyenlerin karşısında susmayın, duygularınızı bastırmayın. Dilediğiniz gibi yaşayın. Evde olmayın, yürüyüş maksadıyla olsa bile dışarı çıkın, hava alın, güneşi, ağaçları, kuşları, Allah'ın yarattığı güzellikleri görün. İçinize huzur dolsun diyorum."