1992 yılında meydana gelen olayda Yaşar Dur, düğün için geldiği Kocaali ilçesi Şerbetpınarı köyünde aralarındaki geçimsizlik yüzünden amcasının oğlu tarafından tabancayla vuruldu. Saldırı sonucunda Dur, omiriliğine isabet eden kurşun nedeniyle felç oldu.
Dur, CİHAN muhabirine yaptığı açıklamada, omiriliğine isabet eden kurşun nedeniyle belden aşağısının tutmadığını söyledi.
16 yıldır cezaevi hayatı yaşadığını anlatan Dur, başına gelenleri şöyle anlattı, "Amcamın oğluyla aramızda husumet vardı. Olay zamanı ben ailemle köy dışında yaşıyordum. Düğün için köye geldiğimde amcamın oğlu kahvede beni tabancayla vurdu. Olay sonrası Adapazarı ve İstanbul'daki hastanelerde 5-6 kez ameliyat oldum. Omiriliğimdeki kurşunu çıkardılar. Dalağımıda aldılar. Doktorlar omiriliğime gelen kurşunun sinirleri zedelediğini ve bir daha yürüyemeyeceğimi söylediler. O an dünyam yıkıldı." dedi.
16 yıldır yatağa mahkum olduğunu ve büyük zorluklar çektiğini ifade eden Dur, yürüme umudunu kaybetmediğini dile getirdi.
En çok yürümeyi ve arkadaşlarıyla dolaşmayı özlediğini anlatan Dur, eşinin en büyük destekçisi olduğunu kaydetti. En iyi hayat arkadaşının sazı olduğunu bildiren Dur, "En çok arkadaşlarla gezmeyi dışarı çıkmayı ve yürümeyi özledim. Eskiden çok sağlıklıydım, çok hızlı biriydim. Şimdi ise yatağa mahkum haldeyim. Her türlü zorluğu çekiyorum. Dışarı çıkamıyorum. Cezaevinde yatar gibi dört duvara bakmak zor geliyor. Boş vaktimde saz çalıyorum. Tek hayat arkadaşım, eğlencem bu. Sazla avutuyorum kendimi." diye konuştu.
37 yıldır aynı yastığı paylaştığı eşinin yatağa mahkum olmasının kendisini çok üzdüğünü söyleyen Remziye Dur (54) ise eşinin sakat kalmasından sonra 7 çocuğuna hem annelik hemde babalık yaptığını vurguladı. 11 yıl eşini sırtında taşıdığını ve bu nedenle bel fıtığı olduğunu belirten Dur, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eşim sakat kaldıktan sonra aile olarak çok şey yaşadık. 7 çocuğumun hem anası hem babası oldum. Bütün zorluklara göğüs gerdik. Eşimin her şeyi ile ilgileniyorum. Onu hiç yanlız bırakmıyorum."