Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 581. hafta açıklamasında Ortadoğu’da yayılmak istenen mezhepçilik fitnesinin İslam ümmetini parçalarken; ABD’nin bölgedeki çıkarlarına hizmet ettiğini söyledi
Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 581. hafta açıklamasında Ortadoğu’da yayılmak istenen mezhepçilik fitnesinin son günlerde Türkiye’de de etkinleştirilmek istendiğine dikkat çekerek, bu tür ayrımcı söylemlerin İslam ümmetini birbirine düşürdüğünü ve bu durumun bölgede ABD’nin ve müttefiklerinin çıkarlarına hizmet ettiğini söyledi. Platform adına Diriliş Saati Dergisi’nden Ali Fethi Gürler’in okuduğu açıklamada, “Musul operasyonu bahanesiyle mezhebi ayrışmaya dönük söylem Türk medyasında zirve yapmış durumda... Nefret söylemi elbette başta Irak olmak üzere tüm Şii dünyasında infial uyandırmaya devam ediyor. Türkiye karşıtı söylem hızla yayılıyor… Yakılan bu mezhebi ayrışma ateşi tüm ümmeti yakacaktır. Bu ateşten yarar sağlayacak olanlar ise Amerika ve bölgedeki müttefikleri olan Suudi Arabistan ve İsrail'dir. Ümmeti parçalamaya ve Şiileri/Alevileri şeytanlaştırmaya dönük bu operasyon konusunda tüm halkımızı uyarmayı kendimize bir borç biliyoruz.” dedi.
Açıklamada, daha önce İngiliz politikasının bir oyunu olarak bölgeye sürülen mezhepçi politikaların yol açtığı sorunlara da dikkat çekilerek, özellikle son dönemde Suudi Arabistan’ın izlediği politikanın bu oyunun devamı olduğu belirtildi ve “18. yüzyıldan itibaren İngilizlerle işbirliği yaparak Osmanlı'ya ihanet eden zihniyetin yönetimindeki Suudi Arabistan nasıl oluyor da ülkemizde baş tacı ediliyor?.. Yoksa Vahhabilik ülkemizin resmi mezhebi oldu da bizim mi haberimiz yok? 15 Temmuz darbe girişiminde efendisi Amerika ile birlikte sükut ederek darbeyi zımnen destekleyen Suudi yönetimi değil miydi? Hükümetin ve Cumhurbaşkanı'nın Musul üzerinden geliştirdiği mezhep ağırlıklı söylemin değişmesi gereklidir... Bölgemizde mezhepçilik fitnesini tutuşturmak ya da alevlendirmek adına atılan adımlara karşı uyanık olmaya tüm sorumluları davet ediyoruz. Komşu ülkelerle olan gerginlikleri müzakereler yoluyla gidermeliyiz. Aksi takdirde bu gidiş başta Türkiye olmak üzere tüm bölge ülkelerine ciddi zararlar verecektir… Allah barışın sesini yükseltenlerin yar ve yardımcısı olsun.” ifadelerine yer verildi.
581. Hafta Basın Açıklaması
'Mezhep Kışkırtıcılığına Hayır!'
'Musul operasyonu kısmen başladı.
Musul operasyonu bahanesiyle mezhebi ayrışmaya dönük söylem Türk medyasında zirve yapmış durumda. Özellikle iktidara yakın medya işi öyle ileri götürdü ki Şii milislerin öldürdükleri Sünnilerin ciğerlerini ve kalplerini sökerek yediklerine kadar işi vardırdılar.
Bu nefret söylemi elbette başta Irak olmak üzere tüm Şii dünyasında infial uyandırmaya devam ediyor. Türkiye karşıtı söylem hızla yayılıyor. Türk mallarına ambargo uygulanıyor.
Yakılan bu mezhebi ayrışma ateşi tüm ümmeti yakacaktır. Bu ateşten yarar sağlayacak olanlar ise Amerika ve bölgedeki müttefikleri olan Suudi Arabistan ve İsrail'dir.
Biz Türkiye'deki bazı medya organlarının ve köşe yazarlarının tek taraflı ve şedid manada ayrıştırmacı bir dil tutturmalarında Suudi Arabistan ve Körfez sermayesinin devrede olduğuna inanıyoruz.
Evet, Suudi ve Körfez sermayesi Türkiye'de bazı medya organları ve kalemşörlerini ciddi paralarla destekleyerek , bir algı operasyonu yürütüyor.
Ümmeti parçalamaya ve Şiileri/Alevileri şeytanlaştırmaya dönük bu operasyon konusunda tüm halkımızı uyarmayı kendimize bir borç biliyoruz.
Musul üzerinden yürütülen bu mezhepçi algı operasyonunun zararını bertaraf edebilmek için tüm halkımızı bu operasyona karşı bilinçli olmaya ve cephe almaya davet ediyoruz.
18. yüzyıldan itibaren İngilizlerle işbirliği yaparak Osmanlı'ya ihanet eden zihniyetin yönetimindeki Suudi Arabistan nasıl oluyor da ülkemizde baş tacı ediliyor?
Türkiye'nin cari açığını petro dolarları ile kapatıyor olması mı bizi bu ihanet devletine mahkum ediyor?
Yoksa Vahhabilik ülkemizin resmi mezhebi oldu da bizim mi haberimiz yok?
15 Temmuz darbe girişiminde efendisi Amerika ile birlikte sükut ederek darbeyi zımnen destekleyen Suudi yönetimi değil miydi?
Hükümetin ve Cumhurbaşkanı'nın Musul üzerinden geliştirdiği mezhep ağırlıklı söylemin değişmesi gereklidir.
Siz mezhepçi tutumlara karşı bazı endişelerinizi gündeme getirebilirsiniz, eleştiride bulunabilirsiniz. Ancak bu eleştirinin ifade edileceği yer bizatihi Irak hükümeti ile yapılan veya yapılacak olan müzakerelerdir.
Halkın önünde yapılan bazı eleştirilerin dozajına dikkat edilmemesi durumunda, Suud destekli medya organlarının ve kalemşörlerinin de özel çabasıyla bu söylemler ümmetin önemli bir parçası olan Şiileri şeytanlaştırmaya kadar varacaktır.Bugün yaşadığımız tam da budur.
Hatırlanacağı üzere Irak'ta mezhep ağırlıklı söylemi ilk başlatan Amerika'dır. Amerika 2003'te Irak'ı işgal ettikten sonra oluşan direnişi parçalayabilmek ve halkları birbirine düşürmek adına mezhep kartını son derece şeytanca operasyonlar üzerinden kullanmıştı.
Irak'ta yaşayan halklar Amerikan işgaline kadar mezhep eksenli ciddi hiçbir olay ile yüzleşmediklerini değişik platformlarda ifade etmişlerdir.
Bütün bu gerçekliği dikkate alarak bölgemizde mezhepçilik fitnesini tutuşturmak ya da alevlendirmek adına atılan adımlara karşı uyanık olmaya tüm sorumluları davet ediyoruz.
Komşu ülkelerle olan gerginlikleri müzakereler yoluyla gidermeliyiz. Aksi takdirde bu gidiş başta Türkiye olmak üzere tüm bölge ülkelerine ciddi zararlar verecektir.
Suriye politikası konusunda hükümeti bu meydandan defalarca uyarmıştık. Suriye'de ne tür bir bataklığın bizi beklediğini defalarca anlatmaya çalıştık. Zaman platformumuzun haklılığını ortaya çıkardı.
Aynı yanlışları Irak'ta tekrarlamamalıyız. Aksi takdirde büyük pişmanlık duyacağımız bir gelecek ile yüzleşmemiz kaçınılmazdır.
Temennimiz bölgemizde ve ülkemizde silahların susması ve barışın tesisidir.
Allah barışın sesini yükseltenlerin yar ve yardımcısı olsun.
Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergis'