Migren denince akla ilk olarak saatlerce, bazen günlerce süren korkunç baş ağrısı atakları geliyor. Oysaki migren sadece baş ağrısı değildir; baş ağrısı migrenin belirtilerindendir.
Nörolojik bir hastalıktır, atak sırasında beyin damarlarının iltihaplanması ağrıyı yaratır. Baş dönmesi, mide bulantısı, kusma, sese ve ışığa duyarlılık gibi, migrenin başka birçok belirtisi vardır. İstatistiki bilgilere göre migren, 18-65 yaş arası her 100 kişinin 16'sında görülüyor. Kadınlarda görülme oranı erkeklere göre 3 kat daha fazla. Lodos, az ya da fazla uyku, âdet dönemleri, yorgunluk, açlık, beslenme alışkanlıkları gibi çeşitli etkenlerin tetiklediği migren, ağrı kesiciyle tedavi edilemiyor. Sadece belirtiler engellenmeye çalışılabiliyor.
Migrenin tetikleyicileri
Migren atağının çok çeşitli tetikleyicisi var. Bunlardan bazıları kontrol edilebilir, bazıları kontrol edilemeyen nedenler. Hava koşullarını veya âdet dönemlerini kontrol etmek mümkün değil, ama ses ve ışık düzeyini, beslenme alışkanlıklarını veya alkol kullanımını değiştirebilmek mümkün. Migrenli hastaların tümüne genel olarak verilebilecek öğüt; düzenli uyku uyumaları, düzenli beslenmeleri, öğün atlamamaları, aç kalmamalarıdır. Bunların yanında bir de ne yedikleri önem taşıyor. Tip3 testi sayesinde, diyet değişikliğinin migrenin seyrinde ciddi bir fark yarattığı kanıtlandı. Kişinin duyarlı olduğu gıdaları bilip, diyetini de buna göre düzenlemesi, migrenin etkisinin hafiflemesini sağlıyor. Bazı hastalarda ise ataklar tamamen ortadan kalkıyor.
Test nasıl yapılıyor?
Kanımızdaki şekeri ölçtürdüğümüz test gibi herkese kolaylıkla yapılabilecek bir test. Test hastaya çeşitli gıdalar verilerek yapılmıyor, kandan bakılıyor. Hastanın kanında 266 gıdaya karşı antikor aranıyor. Düzeyi yüksek bulunan antikorlar, duyarlı gıda olarak kabul ediliyor.
*İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi
***
Migrenin potansiyel düşmanları
Migrenin, beynin nörotransmitterleri ve kan damarlarındaki değişikliklerden kaynaklandığına inanılıyor. Bu değişimlerin nedenleri hâlâ araştırma ve tartışma konusu olsa da, migren ataklarını tetiklediğinden şüphenilen etkenler de var:
Yemek yememe veya nadir yemek yeme. Uyku düzenindeki değişiklikler. Monosodyum glutamat, kafein, tiramin ya da alkol içeren gıdalar. Aşırı yorgunluk (fiziksel veya zihinsel). Hormonal faktörler (adet kanamaları, doğumkontrol hapı ya da menopoz). Aşırı fiziksel aktivite. Yüksek ses, ışık, yoğun parfümler gibi çevresel faktörler. Rüzgar, aşırı sıcak veya soğuk gibi iklim faktörleri. Stres.
***
ID migren testi
Son üç ayda iki kere şiddetli baş ağrıları yaşadıysanız, aşağıdaki üç soruyu kendinize sorun. İkisine veya üçüne "evet" diyorsanız, migrenli olma ihtimaliniz yüzde 90'ın üzerinde:
1. Baş ağrısı sırasında hiç bulantınız oldu mu?
2. Hiç ışıktan rahatsız oldunuz mu?
3. Baş ağrınız nedeniyle işe, okula veya alışverişe gidemediğiniz oldu mu?
Dikkat: Bu bir tanı testi değil, ancak bu bir fikir verme testidir. Doğru tanıyı almak için hekime danışmak gerekiyor. Migrende esas olan nörolojik muayenedir. Bunu da hekim yapmalıdır, çünkü bazen başka beyin rahatsızlıkları da migren belirtileri gösterebilir.
***
Ağrı kesici bağımlılığı
Migren çoğunlukla baş ağrısı ile karıştırılıyor. Hastalar, migrenlerinden habersiz olduğu için atak geçirdiklerinde ağrı kesici kullanıyor. Yıllarca ağrı çekip hiç doktora gitmemiş hastalar da var. Ama migren ağrısını ağrı kesici ilaçlar her zaman geçirmez, aksine ağrıya karşı olan fren mekanizmalarını köreltir. Migren herhangi bir baş ağrısı değildir, beyinde oluşan iltihaplanmadan kaynaklanır. Bunu da iltihabı önleyen migrene özel geliştirilmiş ilaçlar geçirir. Doktora gelenlerin oranı yüzde 40'ın altında iken reçetesini doktordan alanların sayısı ise yüzde 30. Ağrı kesiciler bırakın migreni geçirmeyi, migrenin kronikleşmesine neden oluyor ve bağımlılık yapıyor. Bu yüzden sık ağrı çeken kişilerin migren olup olmadığının teşhis edilmesi gerekir.