Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 472. hafta açıklamasında IŞİD’in uyguladığı vahşet politikalarını kınarken, bu politikaları örtük biçimde destekleyerek kendi müdahalesi için fırsata çeviren ABD’nin müdahalesi de protesto edildi.
Sakarya’da 10. yılına giren eylemlerin ilk açıklamasında Adalet ve Özgürlükler Platformu, “Ne IŞİD, ne ABD” mesajı verdi. Platform adına Diriliş Saati Dergisi’nden Muhammed Emin Duman’ın okuduğu 472. hafta basın açıklamasında “IŞİD tehlikeli bir örgüttür ve yaptıkları asla İslam’a mal edilemez. Ancak bu örgütün Amerika’nın bölgesel planları dâhilinde Suudi Arabistan tarafından kurulduğu, desteklendiği ve güçlendirildiği asla unutulmamalıdır. Dolayısıyla asıl hedefe konulması gereken Amerika ve onun sadık taşeronu Suudi Arabistan’dır. Amerika ve Suudi Arabistan başta olmak üzere müttefikleri bazı kırmızı çizgileri aştığı için kendi yarattıkları IŞİD canavarını ortadan kaldırmaya ya da etkisiz hale getirmeye karar vermişlerdir. Amerika son operasyonlarla bir taşla birkaç kuş vurmaya çalışmaktadır… Yakın bir gelecekte sınırların yeninden çizildiği, bölünmelerin yaşandığı bir Irak ve Suriye ile karşılaşacağımızı söylemek kehanet olmaz.” uyarısında bulunuldu.
IŞİD’in beslendiği ideolojik kaynaklarla mücadele edilmeden kesin bir çözüm alınamayacağı da ifade edilen basın açıklamasında bu konuyla ilgili olarak “IŞİD’in ideolojik kaynağı Suudi Arabistan kökenli Vahhabilik’tir. Vahhabilik, siyasi bir ekoldür. İngilizlerle işbirliği yaparak Osmanlı İmparatorluğu’nun Ortadoğu coğrafyasında çöküşüne hizmet eden bu ekol, bugün Amerikalılarla işbirliği yaparak tüm İslam coğrafyasının mezhepçilik ve buna bağlı tekfircilik bataklığına gömülmesine hizmet etmektedir… Suudi Arabistan menşeli bu garip ilişki zincirinin tüm İslam ülkelerinde sorgulanması gerekmektedir. IŞİD’e veya El-Kaide’ye sempati duyan tüm gençlere bölge ülkelerinin politik çelişkilerinin anlatılmasının ve onları içinde bulundukları algı dünyasından kurtararak hakikat ile yüzleşmelerini sağlamanın önemli bir görev olduğunu düşünüyoruz.” denilirken, basın açıklamasında Türkiye’nin ABD tarafından kurulan koalisyonun yaratacağı kaosa ortak olmaması çağrısı yapıldı.
EMPERYALİST MÜDAHALEYE HAYIR!
Amerika ve müttefikleri düğmeye bastı ve Irak ile Suriye’de IŞİD’e ait olduğu iddia edilen mevzileri bombalamaya başladı. Bombalamalarda çok sayıda sivilin de öldüğü belirtiliyor. Ölenler arasında çocuklar ve kadınlar var.
İki hafta önceki basın açıklamamızda da ifade etmiştik: Amerika, Saddam Hüseyin’i destekleyip güçlendirerek önce İran’a saldırtmış, akabinde Kuveyt’e girmesine göz yummuştu. Sonra da haddi aştığı iddiasıyla Irak’ı işgal etmiş ve Saddam Hüseyin’i öldürmüştü. Bugün Amerika benzer bir uygulamayı IŞİD’e reva görüyor.
IŞİD’i destekleyip güçlendiren faktörleri doğru analiz etmek gerekiyor. IŞİD’in ideolojik kaynağı Suudi Arabistan kökenli Vahhabilik’tir. Vahhabilik, siyasi bir ekoldür. İngilizlerle işbirliği yaparak Osmanlı İmparatorluğu’nun Ortadoğu coğrafyasında çöküşüne hizmet eden bu ekol bugün Amerikalılarla işbirliği yaparak tüm İslam coğrafyasının mezhepçilik ve buna bağlı tekfircilik bataklığına gömülmesine hizmet etmektedir.
Ezilmiş, dışlanmış Müslüman kitleleri ve özellikle de genç Müslümanları kışkırtarak birçok Müslüman’ın cihad amacıyla İslam coğrafyasının sorunlu bölgelerine götürülmesine ve El-Kaide, IŞİD gibi örgütlerin organize edilmesine Vahhabi Suudi Arabistan yönetimi siyasi ve ekonomik destek sağlamıştır, sağlamaya da devam etmektedir. Suudi Arabistan ve Körfez iktidarlarından ve zenginlerinden beslenen El-Kaide/IŞİD gibi örgütlerin militanları her neden ise bu rejimlerin Amerika’nın bölgedeki en güvenilir müttefiklerinden olduğunu ve halklarına zulmeden diktatöryal yapıda olduğunu hiç umursamamakta ya da görmezden gelmektedir. Amerika ile işbirliği noktasında ümmete ihanetin zirvesinde olan Suudi ve Körfez rejimlerinin değiştirilmesinin tüm Müslümanların birincil görevi olarak addedilmesi gerekirken, söz konusu örgütler bu gerçeği görmeye hiç yanaşmamışlar, bu konuda kıllarını dahi kıpırdatmamışlardır.
Suudi Arabistan menşeli bu garip ilişki zincirinin tüm İslam ülkelerinde sorgulanması gerekmektedir. IŞİD’e veya El-Kaide’ye sempati duyan tüm gençlere yukarıda belirtilen çelişkilerin anlatılmasının ve onları içinde bulundukları algı dünyasından kurtararak hakikat ile yüzleşmelerini sağlamanın önemli bir görev olduğunu düşünüyoruz.
Ülkemizde de son yıllarda Suudi ve Körfez sermayesinin bazı fikir adamlarını etkisi altına aldığını, Vahhabiliğin halkımız nezdinde meşrulaştırılmaya çalışıldığını gözlemliyoruz. Bu tehlikeli gidiş ile ilgili olarak tüm halkımızı uyarıyoruz.
Biz Kur’an’ın esaslarına iman eden her kişinin mezhebi ne olursa olsun Müslüman olduğuna inanıyoruz. Biz Sünnilik, Şiilik, Selefilik gibi tüm mezheplerin İslam’ın bir zenginliği olduğuna inanıyoruz. Ümmetin birliğinin mezhepçilik yapılarak zedelenmesine karşı mücadele edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Vahhabiliğe olan karşıtlığımız bu ekolün Selefiliği önceleri İngiliz işbirlikçiliği, şimdilerde ise Amerikan işbirlikçiliği için kullanarak tefrikacı ve tekfirci bir zihniyetin tohumlarını ümmetin içine ekmesinden kaynaklanmaktadır.
Evet IŞİD tehlikeli bir örgüttür ve yaptıkları asla İslam’a mal edilemez. Ancak bu örgütün Amerika’nın bölgesel planları dahilinde Suudi Arabistan tarafından kurulduğu, desteklendiği ve güçlendirildiği asla unutulmamalıdır. Dolayısıyla asıl hedefe konulması gereken Amerika ve onun sadık taşeronu Suudi Arabistan’dır.
Amerika ve Suudi Arabistan başta olmak üzere müttefikleri bazı kırmızı çizgileri aştığı için kendi yarattıkları IŞİD canavarını ortadan kaldırmaya ya da etkisiz hale getirmeye karar vermişlerdir.
Amerika son operasyonlarla bir taşla birkaç kuş vurmaya çalışmaktadır. Bu operasyonlarla hem IŞİD’in devre dışı bırakılması, hem de Irak ve Suriye’nin yeniden dizayn edilmesi hedeflenmektedir. Yakın bir gelecekte sınırların yeninden çizildiği, bölünmelerin yaşandığı bir Irak ve Suriye ile karşılaşacağımızı söylemek kehanet olmaz.
Amerika İslam coğrafyasında ateşle oynamaktadır. Mezhebi ve etnik ayrışmayı körükleyerek bölünmüş ve zayıflatılmış bir İslam coğrafyası oluşturma peşindedir. Böylece hem İsrail’in güvenliği hem de petrolün ve doğalgazın geleceği garanti altına alınmış olacaktır.
Amerika için bölgede akan kanın ve gözyaşının önemi yoktur. Öyle olsa idi Gazze’de devreye girer, tavır alırdı. Amerika ve Batılı müttefikleri için sadece çıkarlarının önemi vardır. Son IŞİD operasyonunun nedeni de bölge halkının yaşadığı sefalet ve zulüm değil, sadece ve sadece Amerika ve Batılı müttefiklerinin çıkarlarının zarar görmesidir.
Amerika’nın ve müttefiklerinin Irak ile Suriye’ye müdahalesine karşı olduğumuzu bir kez daha deklare ediyoruz. Bataklığı oluşturanların bataklığı kurutma rolüne soyunmalarını kabul etmiyoruz. Oyunun farkındayız ve tüm halkımızı bu oyunu fark etmeye, müdahaleye karşı çıkmaya davet ediyoruz.
Buradan hükümete sesleniyoruz: IŞİD canavarının oluşmasında sizin de dolaylı katkınızın olduğu açık bir gerçek… Yanlışlarınıza bir yanlış daha ekleyerek bu müdahaleye katılmak gibi bir gaflete düşmemeniz gerekir. Cumhurbaşkanının son Amerika demeçleri müdahalede ön safta yer alacağımız izlenimi veriyor. Bu tür bir pozisyon almak tarihi bir hatayı beraberinde getirir. Kardeş Arap halkları nezdinde onlarca yıl silinemeyecek kötü bir sicil oluşturmamızı sağlar. Türkiye bu müdahalenin tarafı olmamalıdır. Aksi takdirde Amerika’nın oyununa gelerek operasyonun içinde yer almanın hesabını hem bu dünyada hem de ahirette veremezsiniz.