Gazeteci Sezai Matur dün geceki darbe girişiminin olduğu saatlerde valilikte yaşananları yazdı.
Dün akşamüzeri Çınar ateşlendi. 39’u aşan ateşi nedeniyle gece gitmeyi planladığım 2 düğüne gidemeden saat 10 gibi çarşıdan eve dönüyorduk.
Benim de hiç halim yoktu. Arabayı eşim kullanıyordu. Telefonlar gelmeye başladı. İstanbul’da boğaz köprülerinin asker tarafından kapatıldığı, bu konuda bir bilgim olup olmadığı soruldu.
İnternetten baktım.
Ancak çok kısa spot bilgiler dışında bir ayrıntı yoktu.
Eve geldik. Yukarı çıkarken bu kez bizim Valiliğin basıldığı söylendi. Ancak daha 3-4 dakika önünden geçtiğim valilik önünde bir hareketlilik görmemiştik.
Çınar’la annesi ilgilenmeye çalışırken “ Ben bir bakayım “ diye dışarı çıktım.
Valilik önüne yaklaştığımda yolun askerler tarafından kapatıldığını gördüm.
Beyaz midibüslerle yol kapatılmış bir asker bana gidemeyeceğimi söyledi.
Arkadan bir subay “ Ordu yönetime el koydu, sokağa çıkma yasağı var. Lütfen evinize gidin” dedi.
Ben hemen Valiliğin arka tarafından dolanıp tekrar Valilik girişine yaklaşmaya çalıştım.
Ancak o taraf da kapatılmıştı.
Ortada da kimseler yoktu.
Ne yapacağımı şaşırdım.
Telefonla Yazı İşleri Müdürümüz Şener Sak’a bilgi verdim.
Gelişmeleri internete girmesini istedim.
Sonra 2 polis ekibi geldi.
Ancak onlar da ne olduğunu anlamamıştı.
Sonra polis ekiplerinin sayısı arttı. Işıklarda trafik kapatıldı. Bu arada iki araç dolusu asker daha geldi.
O askerler arkadaşlarına destek vermek için geçmek istediler. Ancak polisler ve vatandaşlar engel oldu. Burada asker havaya ateş açtı. İlk kez silah sesleriyle durumun vehametini anlamaya başlamıştım.
Kalabalık toplanıyor ancak polis de ne yapacağını pek bilmiyordu.
Bu arada merkezde vatandaşların Kent Meydanı’nda toplandığını öğrendik.
Oradan vatandaşlar arabaları ve belediye otobüsleriyle Camili’ye geldiler.
Bu arada sık sık o iki arabadaki askerlerle ve vatandaşlar karşıkarşıya geldi.
Hatta bir astsubay arkadaşlarından ayrılıp polislerin yanına gitti.
Askerler görüntü almaya çalışan gazeteciler Zafer Tokuş ve Aziz Güvener’i sert bir şekilde tehdit ettiler.
Kalabalık iyice arttı. Bu arada Vali Hüseyin Avni Coş’un güvenli birde yolduğu bilgisi geldi.
Protokol Müdürü Abdullah… geldi. Bu arada kalabalık Valiliğe yürümeye başladı. Biz de kalabalığın arkasında valiliğe yürürken silah sesleri gelmeye başladı. Bu arada telefonum şarzı bitti. . Bu arada bilgileri Şener’e aktaramadım.
O esnada Abdullah… Beye gelen telefonda valilik bahçıvanının vurulduğunu öğrendik. Daha hızlı koşmaya başladık. Valilik bahçesine girdiğimizde gelen silah seslerinin nedenini anladık.
Çok sayıda yaralı vatandaşlar tarafından hızlı bir şekilde taşınıyordu.
Sanki bir film içinde gibiydik.
Valilik önüne geldiğimizde vatandaşların askerleri yakalayarak etkisiz hale getirdiklerini gördük.
Vatandaş yakaladığı askeri polise teslim ediyordu.
Bir taraftan da valilik kapısı zorlanıp giçeri giriliyordu.
Bu esnada içerideki askerler toplantı salonuna geçerek kayıpı kayatmışlar.
Biz içeri girdiğimizde toplantı odasının kapısı polisler tarafından kontrol altına alınmıştı.
Yukarı da Ali İnci’yi gördüm. Camdan valiliğin ele geçirlidiği belirterek vatandaşların sakin olmasını istedi.
Yukarı çıktık. Bir anda Valililk makamı büyük bir kalabalıkla dolmuştu. Makam masanın üzerine çıkanlar darbenin bitirildiğini belirterek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlılıklarını bildiren sloganlar atıyordu. Ali İnci de masaya çıktı. Sükünet çağrısı yaptı.
İçeride nefes alacak bir hal yoktu.
Milletvekili Recep UNcuoğlu’nu gördüm, Mustafa İsen’i gördüm.
Dışarıya çıkıp bakayım dedim. İnerken toplantı odasının kapısının zorlandığını gördüm. Burada Serdivan Belediye Başkanı Yusuf Alemdar kalabalığı sakinleştirmeye çalışıyordu.
İçeri girip askerlere saldırmak isteyen kalabalığı sakinleştirmek hiç de kolay değildi.
Dışarı çıktım. Arabamı bıraktığım yere zorlukla gittim. Arabanın önüne park eden araçlarlın açılmasını beklerken bir taraftan da telefonumu şarz etmeye çalıştım. Yol biraz açılınca eve gidip yedek şarz aletimi aldım. Arabayı bırakarak tekrar valiliğe yürüdüm. Zorlukla bahçeden içeri gererken Vali Hüseyin Avni Coş’un bir ambulanstan halkla seslendiğini gördüm.
Vali vatandaşlara sakin olmalarını ancak valilik çevresinden ayrılmamalarını istedi. Bunu birkaç kez tekrarladı. Sonra makama çıktı. Herkes Vali Coş’a sarılıyordu.
Makam odası yine doluydu. Şehirde herkesimden insan oradaydı. STK temsilcileri, işadamları herkes oradaydı. Vali saldırıyı püskürtmenin heyecanı içinde polislere yeni talimatlar verdi.
Vatandaşlarla valelik çevresinin koruma altına alınmasını istedi.
Artık bedenim iyice yorulmuştu. Sanırım saat beşe doğru gelirken oradan ayrıldım.
Valilik baskını Tugay Komutanlığı’ndan Merkez Komutanı Albay Mehmet Ay ve emrindeki askerler tarafından gerçekleştirilmişti.
69 asker gözaltına alınmıştı. Biri zırhlı araç olmak üzere çok sayıda askeri araca el konulmuştu. Vatandaşlar ele geçirdikleri askeri araçların üzerlerine çıkarak fotoğraf çektiriyordu.
Polisler artık duruma iyice hakimdi.
Ben kalabalığın arasından geçerken artık vatandaşların da yorulduğunu ve yerlere oturduğunu gördüm.
Sabah hava aydınlanırken evden baktığımda kalabalık hala valilik önündeydi.
Öğrendiğim kadarıyla gözaltına alınan askerlerin bir bölümü Askerlik şubesine bir bölümü ise Emniyet Müdürlüğü’ne götürülerek gözaltı eşlimi uygulanmıştı.
Daha sonra öğrendim ki bir grup vatandaş Çark Caddesi’nde Tugay Komutanlığına yürümüş.
Edindiğim bilgilere göre Jandarmas Alay Komutanlığı'ndan bu darbe girişimine katkı verilmedi. Olaylar yatıştığıda Vali Coş'un yanında ir jandarma komutanı vardı.
Bu darbe girişiminin Fethullah Terör Örgütü tarafından yürütüldüğü belirtildi.
Türkiye genelinde basılan Valilik olarak Sakarya Valiliğinin olduğunu öğrndik. FETÖ'ye karşı verdiği mücadele nedeniyle dikkat eken Vali Hüseyin Avni Coş'un askerler tarafından gözaltına alınmak istediği kaydedildi. Gelen Albayın da bunu açık birşekilde dile getirdiği belirtildi.